Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Satranç

Stefan Zweig

Satranç Gönderileri

Satranç kitaplarını, Satranç sözleri ve alıntılarını, Satranç yazarlarını, Satranç yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Kadın bana gülümsedi – bu dünyada hâlâ içtenlikle gülümseyebilen insanlar kalmıştı."
96 syf.
·
Puan vermedi
Satranç
Satranç, Stefan Zweig 'in başyapıtı olarak değerlendirilebilir. Kullanılan motifler, insanı hayatın tekdüzeliğini düşünmeye kolayca yönlendirebiliyor. Satranç tahtası düşünce akışını temsil etmekle kalmıyor, Zweig'ın yaşantısından derin izler taşıyor. Otobiyografik yönleri olan Satranç, hayatın hakikatlerini yalın bir dille anlatırken insana hayatın anlamsızlığını, belirsizlik içersinde kaybolmuş bir hayatı hissettiriyor. Bunun dışında , Zweig'ın kullandığı dilin kitabı oldukça akıcı bir hale getirdiğini belirtmek yararlı olabilir.
Satranç
Satranç
Satranç
SatrançStefan Zweig · Ezr Yayıncılık · 0236,7bin okunma
Reklam
“Dünyaya geldik ve bir hiçliğin ortasında bulduk kendimizi. Evet, büyüdük, çalıştık, eğlendik, nadir de olsa mutlu olduk ama yaşadıklarımızın hepsi bir hiç olacak. Ve bir hiçliğin içerisinde yaşadığımızı bilmek, insan ruhuna vurulmuş en büyük darbedir.”
Ondan nefret ediyordum ancak yinede aşkla sarılıyorum
“Gördün mü bak, insan deli gibi koşmak istediği yere adım bile atamıyormuş.”
İyilikle gülümseyebilen insanlar vardı hâlâ.." .
Reklam
Satrancın çekiciliği aslında stratejisinin iki farklı beyinde, farklı gelişmesi bu tinsel savaşta siyah beyazın manevralarını bilmemesi ve sürekli tahmin edip engellemeye çalışması, öte yandan beyazın da siyahın gizli amaçlarını geçip karşılık verme çabasıdır. Şimdi, siyah ve beyaz tek ve aynı kişide oluştursalardı o zaman tek ve aynı beynin, aynı anda bir şeyi bilip bilmemeli, beyaz rakip olarak hareket ettiğinde komut üzere Bir dakika önce siyah rakip iken ne yapmak istediğini ve amaçladığını tamamen unutabilmesi, tamamen mantıksız bir durum oluştururdu. Böyle bir çifte düşünme aslında bir bilincin büsbütün bölünmesini, beyin işlevinin sanki bir mekanik aparatmış gibi istendiği zaman açılıp kapatabilmesini şart koşar; yani satrançta kendi kendine karşı oynamak istemek kendi gölgesinin üstünden atlamak gibi bir paradoks demektir.
Sayfa 67
Bu aslında talihsiz hal, dört ay sürdü yani dört ay, çok kolay yazılabilir, sadece birkaç harf çok kolay dile getiriliyor: dört ay, iki hece! saniyenin dörtte birinde dudaklardan hemen böyle bir ses çıkar. Ama hiç kimse ne başkasına ne kendine, mekansızlıkta, zamansızlıkta zamanın ne kadar sürdüğünü tanımlayamaz, ölçemez, canlandırarak anlatamaz ve insan hiç kimseye etrafındaki hiçlik üstüne hiçliğin ve yine hiçliğin, bu sürekli sadece masa ve yatak ve leğen ve duvar kağıdı ve bu suskunluk, yüzüne bakmadan yemeği içeri iten hep aynı gardiyanın, hiçliğin içinde deli edene kadar o şeyin etrafında dönen hep aynı düşüncelerin insanı içten içe nasıl yiyip bitirdiğini açıklayamaz, anlatamaz.
Sayfa 54 - Venedik yayınları
Ve sürekli etrafımda sadece masa dolap, yatak, duvar kağıdı, pencere hiçbir oyalanma yok ne bir kitap, ne bir gazete, ne bir yabancı yüz. Bir şeyler yazmak için ne bir kurşun kalem, oynamak için ne bil kibrit çöpü, hiçbir şey hiçbir şey hiçbir şey. Bu otel sisteminin ne kadar psikolojik yönden öldürücü olduğunu daha yeni algılamıştım. Toplama kampında olsa belki insan elleri kanayana ve buz tutana kadar el arabasında taş taşımak zorunda olurdu ki düzine insanla istiflenmiş şekilde kir ve koku içinde yatıyor olurdu. Ama insan yüzü görmüş olurdu bir tarla, bir el araba, bir ağaç, bir yıldız herhangi bir şey herhangi bir şeye gözünü dikilebilirdi. Oysa burada hep aynı şeyler vardı. Hep aynı korkunç aynılık. Burada benim düşüncelerimden, kuruntularımdan, hastalık derecesindeki tekrarlamalarından uzaklaştıracak bir şey yoktu. İstedikleri tam da buydu, düşüncelerim beni bogana kadar böğür, böğür böğürmemi, nihayetinde son çare onları kusmamı, her istediklerini anlatmayı, en sonunda bütün bilgileri ve insanları teslim edene kadar.
Sayfa 51
Tek bir fikre saplanıp kalmış monoman insanlar oldum olası ilgimi çekmiştir çünkü bir insan kendini ne kadar sınırlarsa o kadar sonsuzluğa yakındır, asıl böyle görünüşte dünyadan kopuk insanlar, o özel maddelerinde kendilerine akkarıncalar gibi dünyanın garip gayet eşsiz minyatürünü inşa ederler.
Reklam
İyilikle gülümseyebilen insanlar vardı hâlâ .
Sayfa 76 - Ezr yayınları
Yeryüzünde beni sorguya çekmeyen bana, acı vermeyen bir insan kalmış mıydı hâlâ gerçekten ?
Sayfa 76 - Ezr yayınları
"Rüya görüyorsun! Sakın açayım deme gözlerini ! Bırak bu rüya biraz daha sürsün .."
Sayfa 74 - Ezr yayınları
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.