Malını mülkünü seven adam, gün geliyor, birtakım uyumsuz nesneler yığını gibi görüyor onu. Karısını seven adam, gün gelir, yalnızca bir kaygı, terslik ve zorunluluk yığını gibi görür sevgiyi. Şu müzikten hoşlanan adam, gün gelir, ondan hiç zevk almaz olur. Gün gelir, şu anda olduğu gibi, yurdumu anlayamam bir türlü, Yurt, zekamın her zaman kavrayabileceği bir bölgeler, adetler, araç ve gereçler toplamı değildir. Bir varlıktır o. Ve gün gelir, ben, varlıkları göremediğimi anlarım.
Kötü bir edebiyat bize insanın kaçma ihtiyacından bahsetti. Elbette, enginliğin izinde yolculuklara çıkarız. Ama enginlik bulunmaz. Kurulur. Ve kaçış insanı hiçbir yere götürmez.