Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Savaşkıran

Brandon Sanderson

En Yeni Savaşkıran Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Savaşkıran sözleri ve alıntılarını, en yeni Savaşkıran kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Tuhaf, değil mi?” dedi Işıktını başıyla resim yığınını işaret ederek. “Böyle konduğunda artık hiçbiri güzel görünmüyor. Üst üste yığdığında çöp gibi görünüyorlar.” Llarimar bir kaşını kaldırdı. “Bir şeyin değeri ona verildiği kadardır, Efendimiz. Eğer siz onları çöp olarak görüyorsanız, başka birinin onlara ödeyeceği meblağdan bağımsız olarak çöptürler.”
İnsanları yargılamaktan vazgeçmesi gerekiyordu. Ama mümkün müydü? Sonuçta tüm ilişkiler bir bakıma yargılara dayanmıyor muydu? Vivenna'nın bir insana davranışını o kişinin geçmişi ve tavırları belirliyordu. O zaman cevap, yargılamayı bırakmak değildi. Bu yargılarda esnek olabilmekti.
Reklam
"Biraz daha şarap" dedi Işıktını kupasını kaldırarak. "Sarhoş olamazsınız, Efendimiz" diye hatırlattı Llarimar. "Vicudunuz tüm zehirlere bağışık." "Biliyorum." dedi Işıktını, hizmetkerlardan biri kupasını doldururken. "Ama sarhoş olmuş gibi yapabilirim ve güven bana, -mış gibi yapmakta bayağı iyiyim."
Susebron duraksadı. “Üzgünüm,” yazdı. “Seni kızdırmak istemedim. Ben — ” Siri uzanıp onun koluna dokununca yazmayı bıraktı. “Hayır, hayır,” dedi Siri. “Kızmadım. Cilve yapıyordum sadece. Asıl ben üzgünüm.” “Cilve?” yazdı Susebron. “Hikâye kitabımda böyle bir kelime yoktu.” “Biliyorum,” dedi Siri. “O kitap ağaçlar ve diğer şeyler tarafından
Kazanmak için naptığınızı bilmediğiniz oyunda kasten yenilmek bayağı zordu
Işıktını karşılık vermedi. Ona kalırsa bu ancak oyunun doğasındaki bir kusura işaret ediyor olabilirdi: kuralları ne kadar az bilirseniz o kadar başarılı oluyordunuz. Fakat diğerlerine söylerse bunu nasıl karşılayacaklarından emin değildi. Diğer üçü bu oyuna çok düşkündü ve her hafta oynuyorlardı. Onca boş vakitlerinde yapabilecekleri öyle az şey vardı ki. Işıktını her oyuna çağrılmasının temel sebebinin, eninde sonunda onu yeneceklerini kanıtlamak olduğunu tahmin ediyordu. Eğer kuralları bilseydi, artık davet etmeyi kessinler diye kasten kaybetmeyi deneyebilirdi. Öte yandan sürekli kazanmasının diğerlerinin canını sıkması hoşuna gidiyordu. Her ne kadar bunu asla belli etmeseler ve kibarlıklarını hiç bozmasalar da... Zaten bu koşullar altında istese de oyunu kaybedebileceğine şüpheliydi. Kazanmak için ne yaptığınızı bilmediğiniz bir oyunda kasten yenilmek bayağı zordu.
Denth gülümsedi. “Söylemeye çalıştığım, bir adamın yaptığı şeyi yapmasına sebep olan şeyi anlamadan onu anlayamazsın. Her insan kendi hikâyesinde bir kahramandır, Prenses. Katiller yaptıkları şey için suçlanacak kişinin kendileri olmadığına inanır. Hırsızlar aldıkları parayı hak ettiklerine inanır. Diktatörler, halklarının güvenliği ve ulusun iyiliği için canlarının istediklerini yapmaya hakları olduğuna inanır.”
Reklam
“İş... ” dedi. “Benim bu kelime hakkındaki derin felsefi görüşlerimi duymak ister misin?” “Çağrıştırdığı şeyleri pek onaylamıyormuşsun gibi bir fikre kapıldım nedense.” “Ah, ben öyle demezdim. İş, sevgili Aldokur, gübre gibidir.” “Kokar mı?” Işıktını gülümsedi. “Hayır, ben daha ziyade işin tıpkı gübre gibi varlığını memnuniyet verici bulduğumu söyleyecektim. Ben bulaşmak istemem sadece.”
Bilmemekten kaynaklanan cahillik, bilgili aptallıktan yeğdir.
“Şu kadarını söyleyeceğim, bildiğini sandığın şeylerin yarısı hakkında hiçbir fikrin yok.”
"Avdan önce etrafı kolaçan etmek iyidir. Böylece hayvanları korkutup kaçırma ihtimalin azalır." "Ne yazık ki, Parlin" dedi Vivienna, "insanlarla hayvanlar aynı değil." "Biliyorum" dedi Parlin. "Hayvanlar akla yatkın davranır."
Reklam
Niye Işıktını kendini işe yaramaz bir aptal olarak sergiledikçe insanlar onun içinde gizli bir cevher olduğuna daha fazla ikna oluyordu? Onun içinde olduğunu varsaydıkları gizli erdemlere iltifat ederken aslında aynı anda dolaylı olarak ona yalancı demiş oluyorlardı. Bir adamın hem sevimli hem işe yaramaz olabileceğini niye kimse anlamıyordu? Hazırcevap her soytarı kendini gizleyen bir kahraman olacak diye bir şey yoktu.
"Bu konuda hiçbir düşüncen yok mu?" diye sordu Aldokur nihayet. "Herhangi bir konuda düşüncem olmaması için elimden geleni yapıyorum. Düşünceler başka düşüncelere yol aça ve dikkatlı olmazsan onlar da eylemlere yol açar. Eylemler de seni yorar. Kesin bilgi; biri bir kitapta okumuş."
"Ne olmuş?" dedi Gecekanı. "Kelimelere çok takılıyorsun. Şu rahip... Ona o kadar kelime harcadın, sonra da gitmesine izin verdi. Ben olsam meseleyi bu şekilde ele almazdım." "Evet, biliyorum" dedi Vasher. "Sen olsan ardında bir sürü ceset bırakırdın." "Eh, ben bir kılıcım" diye homurdandı Hecekanı. "Başarılı olduğun şeyde yoğunlaşmak iyidir."
Tabii Gecekanı apayrı bir konuydu. Vasher kının ucunu ardında yerde sürüyerek inanılmaz ağır kılıcı tek elinde taşımaya devam edip kalabalığın içinde ilerledi. Bazı insanlar kılıçtan korkuyla sakınıyordu. Bazıları ise ondan gözünü alamıyordu. Belki de Gecekanı'nı yeniden çantaya koymanın vakti gelmişti. "Ah, hayır, yapamazsın", dedi Gecekanı. "Aklından bile geçirme. Yeterince uzun süre kapalı kaldım." "Senin için ne fark edecek ki?" diye düşündü Vasher. "Biraz temiz havaya ihtiyacım var" dedi Gecekanı. "Ve güneş ışığına". "Sen bir kılıçsın" diye düşündü Vasher, "Palmiye ağacı değilsin." Gecekanı bulun üzerine sessizliğe gömüldü. İnsan olmadığını bilecek kadar akıllıydı ama bu gerçeğin yüzüne vurulmasından hoşlanmazdı. Bunu duyduğunda genellikle öfkeli bir sessizliğe gömülürdü.
“İnsanların beklentilerini karşılayamadığı için suçluluk duyduğunu söylerdi hep. Nasıl karşılayabilirdi ki? Kim karşılayabilirdi?”
Sayfa 446Kitabı okudu
268 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.