Savaşkıran
Brandon Sanderson
Yorumlar ve İncelemeler
Nihayete erdim ve bir Brandon kitabının daha sonuna geldim.
Yazarın hayal gücü sınır tanımıyor gerçekten. Bu seferki fantastik dünyanın gücü nefesler ve renklerden geliyor. Metal gördük, kum gördük, nefes, renk... Daha neleri kullanacak çok merak ediyorum.
Konuya değinmeyeceğim. Keyfini rahat rahat yaşayın kendiniz çöze, öğrene, şaşırarak filan. Ama temelde savaş, din ve inanç ağırlıklı ilerlediğini söyleyebilirim.
Şaşırdığım yerler var, olmasını beklediklerim, olanlar, olmayanlar, tutan tahminler, tutmayan tahminler. E tabii ki ters köşeler!
Kitap çok sert değil. Bir Sissoylu aksiyonu veya Fırtınaışığı Arşivi derinliği beklemeyin. Daha çok Elantris kıvamındaydı. Sakin, bilgi dolu, karakter gelişimleri ve değişimleriyle süslenmiş ve sonlarda aksiyonun kol gezdiği klasik Brandon kurgusu.
Kapak Gecekanı'nı tam olarak yansıtmıyor ama ben bu halinden de memnunum. Orijinal kapaktan çok daha iyi bence.
Ek olarak kitabın tekrar editör elinden geçmesi gerek. Yazım hataları az biraz gözümü tırmaladı ne yazık ki. 2-3 kadar da çeviri hatası var dikkatimi çeken.
Peki memnun muyum halimden? Eveeeet!
Okuduğuma değdi mi? KESİNLİKLE EVEEETT!!
Sevgili arkadaşlarım, canlarım 
Kristal Kitap ve 
Secretworldbooks la birlikte okuduk. Bu iki canla okumak her zaman keyifli ve eğlenceli oluyor. Çok teşekkür ediyorum ikisine de bana eşlik ettikleri için.
Hazır mısınız, 
Brandon Sanderson yine harika bir kitap kotarmış. Okumayanın kendi kaybı. İki prensesin iki ülkenin kaderini belirleyen olaylarda rol alıp süreçte olgunlaşmalarını ve büyümelerini zevkle izledim.
Şimdi, insanların ölüp-dirilip tanrı olduğu bir ülke hayal edelim. Bu tanrılar kendilerini başkası uğruna feda edene kadar sonsuz hayat ve güce sahip. Halk her gün onlardan lehlerine hayatlarını rica etmek için dilekçeler sunuyor.
Ülkenin kralı da bu tanrılardan, yalnız o hakkını doğuştan kazanmış, yani bir önceki tanrı kralın oğlu aynı zamanda çocuk sahibi olma yeteneğine sahip tek tanrı. En önemlisi de güç bakımından diğer tüm tanrılardan üstün.
Sahnenin bir tarafı bu. Diğer tarafta da iki ülke arasındaki sözleşme gereği tanrı kralla evlendirilmek üzere doğduğu andan itibaren hazırlanan prensesin, babasının son anda yerine dünyadan bihaber, yabani küçük kız kardeşini gelin olarak göndermesi. Garip rahipler, saray hayatı, entrikalar, halk isyanı, bir de kan düşkünü, canlı bir kılıç ve onun ilginç sahibi.
Daha bir çok ilginç öge var ama onları da okuyanların keşfine bırakmak lazım. İyi okumalar...
