İncelemenin başlığını kitap içerisinden bir alıntı ile yapmayı uygun gördüm.
Nereden başlasam bilemiyorum okurken farklı duygular kazandıran bir kitap. Öncelikle bin yedi yüz yirmi dört sayfalık bu kitabı başka meşguliyetlerimden ötürü ortalama iki aylık bir süreçte bitirebildim.
Victor Hugo hikayesini öyle bir anlatıyor ki karakterlerin sefilliğini okurken ben hissettim. O çaresizliği, sıkışmışlığı, hayat mücadelesini başka bir kitap da bu kadar hissedeceğimi zannetmiyorum.
Jean Valjean'ı okurken onunla birlikte toplumdan dışlanan kürek mahkumu oluyorsunuz, Fantine'yi okurken onunla birlikte çaresiz anne oluyorsunuz, Cosette'yi okurken onunla birlikte masum ve öksüz çocuk oluyorsunuz.
Kitaba başlarken, ortalarında ve bitirdikten sonra bambaşka duygular içerisinde buldum kendimi.
Benim için tek olumsuz bulduğum yönü ise önsözünde de belirtildiği gibi "Sefiller" bir roman olduğu kadar aynı zamanda bir tarih kitabı. Yoğun bir şekilde Fransız tarihine maruz kalıyorsunuz. Örneğin hikaye de yolumuz bir kiliseye düşüyor ve 30-40 sayfa bu kilisenin tarihini, cemiyetini, kurallarını okuyoruz. Hikaye'yi bir kenara bırakıp bir şeylerin tarihini okuduğumuz bölümler oldukça fazla ve detaylı. Bu bende bazen kitabın gidişatını sıkıcı hale getirdi ve bitirme süremi uzattı.
Çok da birşey anlatmaya gerek yok okuyun ve Sefiller'i kendiniz deneyim edin.