Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Selefilik Adı Altındaki Görüşlere Selefice Cevaplar

Seyyid Ali Hoşafçı

Selefilik Adı Altındaki Görüşlere Selefice Cevaplar Sözleri ve Alıntıları

Selefilik Adı Altındaki Görüşlere Selefice Cevaplar sözleri ve alıntılarını, Selefilik Adı Altındaki Görüşlere Selefice Cevaplar kitap alıntılarını, Selefilik Adı Altındaki Görüşlere Selefice Cevaplar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Naksiben tarikat şeyhi Mahmut ustaosmanoglu söyle demiştir: "Hakiki, tarikat, cihat ordusuna asker yetiştiren ocaktır."
tasavvuf nedir.
İbn Haldun’a göre tasavvuf, Müslümanlar arasında ortaya çıkmış şer’i ilimler olup, sahâbe, tabiîn ve onları izleyen Selef’in davranışlarında mev­cuttur. Aslı, ibadette yoğunlaşma Allah (Celle Celalühü) ile birlikte olma, dünya zevk ve süslerinden uzak durma, zevk, mal ve şöhrete karşı zûhd, halktan uzaklaşıp ibadet amacıyla halveti tercih etmedir. Bu tarz yaşantı sahâbe ve Selef’in genel manada tercihi olmuştur.
Sayfa 480Kitabı okudu
Reklam
Oy kullanmak
Hz. Yusuf(aleyhisselam) un Mısır melikinden görev istemesini örnek gösterdiğimizde buna karşı çıkanlar şöyle diyorlar: Hz. Yusuf (aleyhisselam) ın Mısır melikinden görev istemesinin parti hareketi için bir delil teşkil edemeyeceğini çünkü Hz. Yusuf (aleyhisselam)'ın, söz konusu görevi isterken inandığı doğruları hayata geçirme yetkisi de aldığını ileri sürmektedirler. Oysa İbn Teymiyye, Hz. Yusuf (aleyhisselam)'ın, bahse konu göreve talip olurken böyle bir yetkiyle donatılmadığını söylemektedir. (MecmûutFetâvâ, XX, 56.) İbn Teymiyye: "Necași Kral olmasına rağmen, Allah'ın hükmünü hristiyan olan halkına tatbik edememiştir. Ömer bin Abdulaziz Rahimehullah adaleti tatbik etmek için yoğun çaba sarfetmiş, fakat büyük zorluklarla karşılaşmış ve bir görüşe göre bu yüzden zehirlenerek öldürülmüştür. Zamanımızda moğolların ele geçirdikleri İslam ülkelerinde görev yapan Müslüman hakimler, istemelerine rağmen her zaman Allah'ın indirdikleriyle hükmedemiyorlar. Onun için bu konuda sorumluluğun ölçüsü güç ve kudretin yetmesidir." (Mecmuu'l-Fetava 19/217) bu sözlerden sonra İbn Teymiyye Bakara 286. Ayetini zikretmiştir. Necaşi ve benzerleri tatbikine güç yetiremedikleri İslam hükümlerini uygulamadıkları halde cennette mutluluk içindedirler. Zira onlar, uygulamaya güç yetirebildikleri hükümleri uyguluyorlardı." (Minhac'us Sünne c: 5 s: 111-114)
İmâm Mâlik’in Tevessül Hakkındaki Görüşü: İbn Humeyd’in bildirdiğine göre, Abbâsi halifesi Ebû Câfer hacca Me­dine’ye gittiği zaman, Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in me­zarını ziyarete vardığında, orada bulunan İmâm Mâlik’e: — “Yâ Ebâ Abdillah! Yönümü Kıble’ye dönüp de mi duâ edeyim?” de­diğinde, İmâm Mâlik: — “Niçin
Sayfa 149Kitabı okudu
Tevessül
Muhammed b. Abdulvahhâb’ın Tevessüle Dair Görüşleri: Muhammed b. Abdulvahhâb’a, bazı âlimlerin yağmur duâsı hakkında açıklama yaparken “Salih kullarla tevessül etmekte bir sakınca yoktur” sözlerinden ne kastettiklerini, “bir mahlûktan yardım (istiğase) dilenemez” hükmüne rağmen nasıl olup da İmâm Ahmed’in: “Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve
Sayfa 127 - yasinKitabı okudu
"Allah'ın mahlûkatı hakkında tefekkür edin. Allah'ın zatı hakkında tefekkür etmeyin. Zira siz onun kadrini takdir edemezsiniz"
Sayfa 230Kitabı okudu
Reklam
Müslüman olduğunu söyleyen, (Kelime-i şehadet) okuyana, şüphe ile küfür damgası basılamaz. Müslüman olduğunu söyleyen bir kimsenin bir işinde veya sözünde birçok küfür ihtimali ile bir iman ihtimali veya küfür olması şüpheli olan bir ihtimal bulunsa, buna kâfir dememelidir. Çünkü Müslüman iyi zan olunur... Redd-ül-Muhtar..
Hadîs-i şerîfte vârid olduğu üzere: "Dini iyi anlamak, yalnızca Allah'ın kendileri hakkında hayır dilediği kimselere nasiptir." Artık "Ben vefatından sonra, Resûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve sellem)'ın istiğfârından bir şey ummuyorum" diyene, "İnkârcının nasibi ancak mahrûmiyettir" demekten başka ne denebilir? Oysa görüldüğü üzere; biz, vefâtından sonra da, sağlığındaki gibi Resûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve sellem)'in duâ ve istiğfarından faydalanmaya devam etmekteyiz.
es-Seyid Sıddık Hasan Han "er-Ravdatu'n-Nediyye" isimli eserinde eş Şevkânî'nin "es-Seylu'l-Cerrar" eserindeki şu sözünü nakletmiştir: "Bil ki, bir Müslümanın İslâm dininden çıktığına ve küfre girdiğine hükmetmeye yönelmek gündüzün güneşinden daha açık bir delil olmadıkça, Allah'a ve ahiret gününe iman etmiş olan hiçbir Müslüman için gerekli değildir. Çünkü sahâbeden bir grubun tarikiyle rivâyet edilmiş sahih birçok hadislerde, "Her kim kardeşine "ey kâfir" derse, mutlaka ikisinden biri bunu hak eder." ibâresi sâbit olmuştur.
Batılılar yıllardır, İslam'ı bölmek, Müslümanları birbirine düşürmek için İbni Teymiyye'nin fikirlerini gündemde tutup dolaylı destek verdiler. Bunun yanında kendilerinden başka düşünenleri kafir sayan Şiileri de desteklediler. İki tekfirci düşünce ne kadar güçlenirse o kadar çok Müslüman birbirini öldürecekti. Batılıların yüzyıllardır planladıkları bu projeyi günümüzde gerçekleştirdiler.