Sergüzeşt, ilk defa okulda 'Romanda İlkler' konusunu işlerken adını duyduğum bir kitaptı. Şimdi okuyunca aynen şöyle düşünüyorum: Nasıl olur da romanda ilkleri öylece sayar geçeriz?.. Neden derslerde büyük yazarlar, büyük kitaplar ayrı bir konu olarak verilmez, birkaç saat üstünde durulmaz...
Kitapta 'halayık', yani köle olarak satılan bir kızın yaşadıklarını okumakla kalmıyoruz, yaşıyoruz. Bağımsızlık, çaresizlik duygusu bu kadar çarpıcı işlenemezdi. Kitabın sonu hiç beklemediğim bir şekilde bitti ve bu kadar hazin, bu kadar etkileyici ve bu kadar güzel bir son yazılamazdı. Sıradan, alıştığımız şekilde biter sanmıştım ama böyle bir sonla karşılaşınca; bu ön tahminlerle yazara ne kadar büyük bir haksızlık ettiğimi fark ettim. O dönemde böyle bir son yazmak, yürek ister çünkü.
Türk Edebiyatı klasiklerini hepimiz okumalıyız bence. Ben bunu sürdürmeye devam edeceğim, eğer siz de bir Türk Edb. klasiği önerisi isterseniz ilk olarak bunu okuyun derim. Gerçekten muhteşem bir kitap. Keyifli okumalar:)