Herkese selamlar! Bugün sizlere "Sessiz" ismindeki bir polisiye roman yorumu ile geldim. Zilyonuncu kez dedim ama tekrar diyeceğim, ben bir polisiye roman aşığıyım!
Bu kitapta gözüme çarpan tek hata sayfa on beşte geçen "Fırat" ismindeki erkek çocuğunun sayfa on beşten sonraki kısımlarda "Furkan" diye geçmesi oldu. Onun dışında bir hata yoktu.
Kitap oldukça akıcıydı ve katili hemen tahmin edebilmemiz mümkün değildi. Olaylar daha detaylı anlatılmış, katilin şiirler bırakması da olaya ayrı bir gerilim ve gizem katmıştı.
Başkomiser Sonay Taşer'in peşinden koştuğu bu cinayette Renan onu asla yalnız bırakmıyor. Bence harika bir ikili oldular, benden demesi...
Bu arada arka kapakta yazan son cümle bana şey gibi gelmişti. "Ölen mi suçlu öldüren mi?" falan...
#arkakapak
Eril bir dünyada cesareti, çalışkanlığı ve zekâsıyla yükselen bir kadın başkomiser; Sonay Taşer. Arka arkaya işlenen gizemli cinayetler. İpuçlarının peşinde nefes kesen bir kovalamaca. Sessiz, akıcı kurgusuyla okuru içine çeken, şifreleri çözerken merak ve heyecanı diri tutan nitelikli bir polisiye roman.
Erkeklerin hakimiyetindeki bir meslekte her gün yeniden kendini ispatlamaya çalışırken duygusal dünyasında geçmiş acılarını, kadın kimliğini bastıran Başkomiser Sonay, seri bir katilin peşinde adalet kavramını da sorguluyor.
Her katil suçludur. Fakat her maktul masum mudur?