Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

‍zeynep

‍zeynep
@senazeynepb
Sabitlenmiş gönderi
“Şimdi ben gidiyorum. Fakat ne zaman çağırsan gelirim...” dedi. Evvela ne demek istediğini anlamadım. O da bir an durdu ve ilave etti: “Nereye çağırsan gelirim!”
Sayfa 140 - Maria Puder
Reklam
Kimse yokluğunda bunca sevilmedi Kimse yokluğunda ilahlaşmadı bu kadar Saçların böyle daha güzel Sen daha güzelsin Gelecek mutlu günlerin ışığında Her şey daha güzel Ne var ki ayrılığın adı kötüye çıkmış Yoksa bin yıl daha yaşamak isterdim Ve seni bin yıl daha Ayrılıklar içinde sevmek isterdim
Sayfa 105
Hani anlatılmaz duygular vardır Hani şarkılar vardır Sevip söyleyemediğimiz Şiirler vardır unuttuğumuz Aşina çehreler vardır hani Zaman zaman hatırlayamadığımız İşte sen o kadar güzelsin Ve ben o kadar karanlıklar içindeyim ki Şunlar ellerindir diyorum, tutamıyorum Şunlar gözlerindir diyorum, bakamıyorum Düşün, kahrımdan ölmeliyim artık Ölemiyorum
Sayfa 80

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
‍zeynep
Bir kitabı okumaya başladı
Hayatı Yeniden Keşfedin
Hayatı Yeniden KeşfedinJeffrey Young
8.7/10 · 3.676 okunma
152 syf.
7/10 puan verdi
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan LivingstonRichard Bach
8.3/10 · 66,9bin okunma
Reklam
Bir kuşu özgür olduğuna ikna edebilmek niue dünyanın en zor işi?
Sayfa 106
336 syf.
8/10 puan verdi
Öz Şefkat
Öz ŞefkatKristin Neff
8.7/10 · 146 okunma
En derin korkumuz yetersiz olmamız değildir. En derin korkumuz, son derece güçlü olmamızdır. Bizi en çok korkutan karanlığımız değil, ışığımızdır. Kendimize sorarız: Ben kimim ki parlak, muhteşem, yetenekli, muhteşem olacağım? Aslında sen kim değilsin? Sen Tanrı'nın çocuğusun. Göze batmaman dünyanın hayrına değil. Başkaları senin yanında kendini güvensiz hissetmesin diye küçülmenin iyi bir tarafı yok. Hepimiz çocuklar gibi parlamak için varız. İçimizdeki Tanrı’nın yüceliğini tezahür ettirmek üzere doğduk. Bu sadece bazılarımızda değil, herkesin içindedir. Ve kendi ışığımızın parlamasına izin verirken, bilinçsizce diğer insanlara da aynısını yapma izni vermiş oluruz. Kendi korkumuzdan kurtulduğumuzda; varlığımız otomatik olarak başkalarını özgürleştirir. -Marianne Williamson, Sevgiye Dönüş
Sayfa 317
Nasıl aldandık bunca zamandır Nasıl inandık güzelliğine hayatın Bize ne doğan güneşten Büyüyen buğdaydan akan sudan bize ne? Alabildiğine kederliyiz yorgunuz Bize dostluğu öğrettiniz Bize sevmesini öğrettiniz böyle delicesine Sevdikse günahımız Tanrı'nın boynuna Sevilmedikse insanlar utansın kederimizden Ne aradık ne bulduk dünyanızda söyleyin Bir sevgiyi bile çok gördünüz bize Öpüştük uykularımızda, ayıpladınız Kara kara yengeçleri saldınız üstümüze Şimdi de bir yaşamaktır tutturmuşsunuz Rahat bırakın bizi Göğüyle deniziyle Tasıyla toprağıyla O yoktan var ettiğiniz Tanrı’sıyla Dünyanız sizin olsun
Sayfa 56
Senin o kocaman kocaman gözlerin yok mu Nasıl duruyor boşluğunda arzuların anlamıyorum Nasıl nasıl bakıyor bana Böyle merhametten uzak Git diyorsun Nereye gideyim? Ümitlerim ne olacak? Bunca şiirleri kim söyleyecek sana? Kim anlatacak dünyaya sığmayan güzelliğini?
Sayfa 33
Reklam
Feminist devrimin kadınların sahip olduğu rollerin genişletilmesine yardımcı olmasıyla iş dünyasında ve siyasette her zamankinden daha fazla kadın lider görmemize rağmen, kadınların özverili bakım verenler olması gerektiği fikri tamamen ortadan kalkmadı. Sadece kadınların artık evde sevgi dolu eş ve nihai besleyici olmasının yanı sıra, kariyerlerinde de başarılı olması gerektiği düşüncesi ortaya çıktı.
Sayfa 223
Özellikle de kadınlar için. Araştırmamız, büyük ölçüde kendilerini daha sık yargılama ve eleştirme eğiliminde olduklarından, kadınlarun biraz daha düşük öz şefkat düzeyine sahip olma eğiliminde olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda kadınların erkeklerden daha şefkatli, empatik ve başkalarına karşı bağışlayıcı olma eğiliminde olduğunu gösteren çok sayıda araştırma vardır. Kadınlar bakım veren olmak, kalplerini kocalarına çocuklarına, arkadaşlarına ve yaşlı anne babalarna özverili bir şekilde açmak üzere toplumsallaştırılır, ancak kendilerine bakım gösterme konusunda eğitilmezler.
Sayfa 223
Özsaygıyı artırmaya yönelik okul temelli programların çoğundaki sorun, sağlıklı ve sağlıksız özsaygı arasında ayrım yapmamalarıdır. Çocukların özsaygısını arttırmak için ayrım gözetmeksizin övgü kullanma eğilimindedirler. O noktaya nasıl veya neden geldiğine değil, yalnızca çocuğun özsaygı düzeyine odaklanırlar. Sonuç olarak birçok çocuk ne yaparsa yapsın, iltifatı be hayranlığı hak ettiğine inanır.
Sayfa 173
Sen bu ayrılıklar için mi yaratıldın söyle Bu zehir zemberek kederler için mi? Bak bütün orkestralar sustu Bütün ışıkları söndü dünyanın Korkma Haydi uzat ellerini Geçmiş yılları yeniden yaşayalım bir bir Bak dinle Bir seslenen var uzaklardan Bak dinle Kader kapıyı çalıyor Gelme diyorsun Gelme diyorsun Bu gel demektir
Sayfa 20
Bırakalım bu dünya alabildiğine dönsün Ölmekse daha kolay ne var Yaşamaksa sensiz mümkün değil İskender adam edemedi bu dünyayı Biz mi edeceğiz Eflatun çözemedi yaşamanın sırrını Biz mi çözeceğiz Bütün yataklar bir kişilik Git diyorsun Nereye gideyim Birazdan gece olacak
Sayfa 19
Gelme diyorsun Bu gel demektir Birazdan güneş doğacak Doludizgin atlılar geçecek yüreğimden Seni düşüneceğim Gümüş mahmuzların parlaklığınca Yağmur nal izlerini örtmeden Sana geleceğim Bekle beni
Sayfa 5
702 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.