Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yüzbaşı Şerafettin'in Eşine Mektupları 1911-1922

Sevgilim Güzel Hasine'm

Şerafettin Özdemir

En Eski Sevgilim Güzel Hasine'm Sözleri ve Alıntıları

En Eski Sevgilim Güzel Hasine'm sözleri ve alıntılarını, en eski Sevgilim Güzel Hasine'm kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hâkime-yi ruhum (ruhumun hâkimi), "İnsan sevdiği için her meşakkate katlanır ve katlanıyormuş" diyorsun. Pek doğrudur. Demek ki sen de aşkı hissetmişsin.
Sayfa 27
Balkan Savaşları 1912–1913
“Gözlerimdeki kırmızılığı anlatayım. Gayz ateşi gibi parlayan bu renk, intikam eliyle çektiğim kan sürmesindendir. Cismimde Cengiz’in ruhu, bileğimde Attila’nın kuvveti, azmimde Fâtih’in, Yavuz’un metâneti var. Ey dağlar, ¹şahikalarınızda parlayan fosforlar, şehit dedelerimin çürümüş kemiklerindendir. Sarı ²şulelerinin ³tersim ettiği ‘intikam’ yazıları, tâ buradan görüyor ve okuyorum. Yarın değilse öbür gün beni üstünüzde görürseniz şaşırmayınız. Topraklarımızın her zerresi şanlı dedelerimin ⁴mezâr-ı hüceyrâtıdır. Ben onların mezarını çiğneyen ayakları kırmak için geliyorum…”
Sayfa 17 - Cümle Yayınları ﴾¹doruk, ²alev/kıvılcım, ³resmettiği, ⁴hücrelerinin mezarı﴿
Reklam
1.Mektup ﴾3 Mayıs 1911﴿
“Kim bilir belki siz derin ve tatlı uykularınızda masumâne rüyalar görüyorsunuz. Bir de beni düşününüz veyahut görmek kabil olsa da görünüz bakınız sizin için bütün geceler uykusuzum, ağlıyorum.”
Sayfa 41 - Cümle Yayınları
1.Mektup ﴾3 Mayıs 1911﴿
“Size bütün kalbimi dolduran şeyleri yazmak istesem, kocaman bir roman olur.”
Sayfa 42 - Cümle Yayınları
Zaten öyle olması gereken bir şeyi, bir zamanlar nasıl tabu karşılıyormuşuz.
“(…) Gerek Fransızlarda gerek ¹sair milel-i mütemeddinede, mütefekkir aileler bir âşık tarafından gelmiş bir mektubu, bir ²refikasından gelmiş gibi telakki ederek kızlarına teslim eder ve kızın bu husustaki fikri ne ise bildiği gibi hareket etmesinde ³muhtar bırakırlar. Kız, isterse mektup gönderene mukabelede bulunur, isterse bulunmaz. Bu kendine ait bir vazifedir kimse müdahale edemez.”
Sayfa 47 - Cümle Yayınları ﴾¹başka medeni milletler, ²dost, ³özgür﴿
2.Mektup
“Çünkü hakikati itiraf etmek kadar acı bir şey yoktur.”
Sayfa 48 - Cümle Yayınları
Reklam
2.Mektup
“Benimle sevişecek bir kızın mutlaka gayet güzel terbiye ve tahsili olmalıdır. Benimle sevişecek bir kızın benim kadar çalışmış ve malumatlı olmasını isterim. ¹Vakıa kızların erkeklere nispeten malumatları daima noksan bulunuyor. Bu kusur kendilerinde değil maarifimizin ²noksaniyetindedir. Fakat oldukça tahsil görmüş bir kızın ³teşrik-i hayat edeceği genç eğer malumatlı olursa o kız da onun kadar çalışarak onun kadar malumatlı olur. O zaman ikisinin malumatı bir seviyede olacağından mesut bir aile hayatı teşkil ederler.”
Sayfa 49 - Cümle Yayınları ﴾¹gerçi, ²eksiklik, ³birlikte yaşayacağı﴿
2.Mektup
“Siz pek insafsızsınız. Kalbinizin *rikkate meyyal olduğunu zannederdim. Fakat demirden daha sert imiş. Çünkü yumuşamıyor. Acımıyorsunuz.”
Sayfa 55 - Cümle Yayınları ﴾*inceliğe yönelik﴿
3.Mektup ﴾6 Temmuz 1918﴿
“(…) Fakat bir asker zevcesi oldun. Bir asker kalbini, bir asker metanetini, bir asker cesaretini taşımaya gayret etmelisin. Sen bir Türk kızısın. Türk kızlarına yakışan *hasletler bunlardır.”
Sayfa 57 - Cümle Yayınları ﴾*huy/yaradılış﴿
3.Mektup ﴾6 Temmuz 1918﴿
“Vakıa ayrılmak, pek çirkin pek acı pek ızdıraplıdır. Ayrılıkta hayatın ümit edilmeyen birçok elemleri, mükedderleri vardır.”
Sayfa 58 - Cümle Yayınları
Reklam
4.Mektup ﴾8 Ağustos 1918﴿
“Seninle tatlı *hasbihâl-i garâm ettiğimiz köşeyi, orada geçen neşeli dakikaları öleceğim dakikaya kadar unutamayacağım. Sen de unutmayacaksın değil mi Hasine’m?”
Sayfa 64 - Cümle Yayınları ﴾*aşk sohbeti﴿
7.Mektup ﴾16 Ekim 1918﴿
“(…) Fakat vücudumu harap eden, hayatımı ölüme doğru sevk eden bu müthiş azaplardan kurtulmak için çırpındım. Çabaladım. Fakat hiçbir şeye muvaffak olamadım. Günden güne zayıf düştüm, perişan oldum. Sen de zayıflığımı, perişanlığımı gözlerinle gördün. Evet Hasine, ben yaşayan bir ölü, canlı bir cenazeden farklı değilim. Sen mektuplarında bana sitem ediyor ve bana diyordun ki: “Şeref, şayet gittikçe senden bana karşı soğuk bir hareket görecek olursam benim de olan muhabbetim eksilecek gibi geliyor…” Bu sözlerinden ne anlaşılıyor bilir misin Hasine: Demek benim sevdiğimi, senin için harap ve perişan olmakta bulunduğumu anlayamamıştın. Gözlerin benim bu hâllerimi görememişti. Sana soğuk hareketlerde bulunuyorum zannediyordun. Ve sevmek insanın elinde imiş gibi: “Benim sana muhabbetim eksilir” tarzında beyân-ı hissiyat etmiştin. Fakat aşk nedir bilir misin sevgilim? Aşk öyle bir yoldur ki *müntehası görünmez. Uçurumları, tehlikeleri var mı yok mu bilinmez. Bir defa insan yürümeye başlayıp biraz da ilerledi mi ne kadar tehlikeler görünse de dönemez, mütemadiyen yolunda sebatla devam eder. İşte aşk budur. Yoksa istendiği zaman dönebilmek elde olunca buna aşk denilmez. Buna, gönül eğlendirici bir muhabbet denilir. Evet, insanlar bazen sevdiğinden ebedî ve kati surette ayrılır. Bir daha görmemek üzere ayrılır. Fakat kalbindeki aşk sönmüş olmaz. O ölünceye kadar yalnız sevdiğinin hayaliyle yaşar. Ayrılmalarındaki sebep ekseriya bir izzetinefis meselesi olabilir. Fakat ayrılık başka, kalpteki aşk ve muhabbetin de silinmesi başka…”
Sayfa 73 - Cümle Yayınları ﴾*sonu﴿
7.Mektup ﴾16 Ekim 1918﴿
“Bazı mektuplarında: “İnsan sevdiği için her meşakkate katlanır ve katlanıyormuş” diyorsun. Pek doğru. Demek ki sen de aşkı hissetmişsin.”
Sayfa 74 - Cümle Yayınları
7.Mektup ﴾16 Ekim 1918﴿
“İnsanın en kıymetli şeyi hayatı, canı iken hayatını, canını bile feda ettikten sonra dünyada neler feda edilmez.”
Sayfa 74 - Cümle Yayınları
7.Mektup ﴾16 Ekim 1918﴿
“Ah, artık şu sulh olsa da bir kere terhis olunsak, belki o zaman bu feci ayrılık ızdıraplarından kurtulur, saadet, ¹meserretlerle yaşardık. Ah bir kere sulh olsa… Bütün ümitlerim bu noktadadır. Ah sulh, sulh… Bizim saadet kavuşmaklığımıza ²bais olacak sulh… Çabuk, pek çabuk imdadımıza yetiş… Ah bir kere şu sulh olsa da seninle birleşsek Hasine. Nereye gideceksek gitsek, kendi evimizde kendi kendimize mesut yaşasak, etrafımızda fazla görüşüyorlar, âlem söz ediyor diye ortalığı altüst edecekler bulunmasa… Mesut bir hayat-ı zevciye yaşasak… Her günümüz, her dakikamız sevinçle geçse… Güneşe baksak güneş, kamere baksak kamer, yıldızlara baksak yıldızlar, hülasa deniz, ağaçlar, çiçekler, çimenler, kuşlar, her şey, her şey bizi neşelendirse… Güldürse… Eğlendirse… Ah, o zaman ne vakit ³hulul edecek. O mesut günlere ne zaman kavuşacağız. Mesela seninle odamızda pencerenin önünde otururken ağaçlarda şevk u ⁴şetaretle öten bir bülbülün sesini duysak, sonra sen de ud veya piyanonu çalsan, ben ise mesut ve ⁵pür-sürur senin yanında meftun nazarlarımla sana baksam, sonra iki muhabbetkâr kollarımın arasında seni uzun uzadıya sıksam, okşasam, sevsem… Ooh, ne mesut hayat değil mi sevgilim, değil mi güzel Hasine’m. Düşün, düşün…”
Sayfa 76 - Cümle Yayınları ﴾¹sevinç, ²neden, ³gelecek, ⁴neşe, ⁵sevinç dolu﴿
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.