Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Şeytan ve Genç Kadın Yorumları ve İncelemeleri
Şeytan ve Genç Kadın yorumları ve incelemelerini, Şeytan ve Genç Kadın kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Şeytan ve Genç Kadın puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
8.110 üzerinden
168 syf.
9/10 puan verdi
#şeytanvegençkadın Friedrich Dürrenmatt'ın dünyaca ünlü “Der Besuch der alten Dame" adlı oyunundan esinlenerek yazılmış bir hikâye.
Bir gün gizemli bir yabancı, iki yüz seksen bir kişinin yaşadığı ve tanrının bile unuttuğu Bescos köyünün huzurunu bozar. Acı dolu geçmişinin şeytanlarından kurtulamayan silah fabrikatörü gelirken, bir teklif ve on bir altın külçesi ile gelmiştir. İlk kurban olarak kendine Chantal’ı seçer, kimsesiz ve mutluluğu arayan genç bir kadın. Köy halkını, özellikle cesur ve dürüst Chantal’ı ahlâkî bir sınava tabi tutan bu yabancının neden kötü tarafa geçtiğini, yani kendi hikâyesini de öğreniyoruz. İnsanlar, yabancının bu teklifi karşısında açgözlülük, korkaklık ve korku ile bölünüyor. İyi ve kötünün amansız bir mücadele verdiği, herkesin bir şeyleri riske atıp atmayacağına ve hayat boyu hayalleri için kendilerini değiştirip değiştirmeyeceğine kendi karar vermesi gereken yedi gün.
“Der Besuch der alten Dame“ kitabını da okumuştum ve bir insan nasıl bu kadar hasta ruhlu olabilir diye hâlâ düşünüyorum. #paulocoelho sanki iki kitabın kahramanını da yarıştırmaya çalışmış gibi. Dürrenmatt’ın eserinin sonu çok etkileyiciydi, aynısı bu kitabın sonu için geçerli değil. Hikâye güzel başladı, ilerleyen sayfalarda gerilim çoğaldı, ancak sonu biraz hüsrana uğrattı. Kitabı okumak isteyen, ona göre bir beklenti içerisinde olsun.
168 syf.
8/10 puan verdi
Paulo Coelho'dan Şeytan ve Genç Kadın yazarın belki Simyacı'dan sonraki en iyi kitabıdır. İzole olmuş gözlerden uzak bir köydeki tek genç kadın olan Chantal'ın üzerine kurulmuş bir romandır.Ansızın köye gelen yabancı köylülerin hayatını değiştirecek bir öneride bulunup onlara sadece yedi gün süre verecektir...
Bu Paulo Coelho'nun okuduğum ikinci kitabı. İlk okuduğum Simyacı idi... Okuduktan sonra, "ben bu hikayeyi bir yerden biliyorum" demiş, bir süre düşündükten sonra Borges'in "Alçaklığın Evrensel Tarihi" isimli kitabından iki sayfalık bir öykücüğün şişirilmiş versiyonu olduğunu fark etmiştim... Bu deneyimden sonra uzun süre okumadığım Coelho ile yolum, annemden kalma kitapların arasında yeniden kesişti. Bir kitaba yapılacak en kötü şey, onu okumamaktır, diye düşündüğümden; "Şeytan ve Genç Kadın"a bir şans vereyim dedim.
Vasat edebiyat, bariz manevi sömürü, dinsel imgelerle psikolojik zaafların karşılıklı iç içe geçişi, bildiğiniz yüzeysel ve yavan bir konu... Ücra bir köye bir yabancı gelir, yabancı köylüye aralarından bir kişiyi seçip öldürmeleri durumunda altın vaat eder. Ve biz de okuyucular olarak insanın içindeki melek ve şeytanın savaşın izleriz. Yazar da bize bu savaşın dünya ölçeğinde iyi ve kötünün savaşının bir parçası olduğunu defalarca hatırlatmayı ihmal etmez. Bitirdiğim zaman sonuna kadar okumayı başarmış olmamın bir başarı mı yoksa zaafiyet mi olduğu dışında bir düşünce yoktu aklımda... Bildiğiniz dini öykü kıvamında bir kitap. Hatta İsa ve Muhammed ile ilgili okuduğum bazı dinsel hikayelerin çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Uzak durun
“Yaşam, kısa ya da uzun sürebilir; bu onu nasıl yaşadığımıza bağlı.”
Bescos isimli köy, kentten oldukça uzak ve kendini nerdeyse tüm gelişmelerden soyutlamış, kendi efsaneleri ile yaşamaya çalışan, yaşlı nüfusun çoğunlukta olduğu bir yerdir. Köyde bir tane genç kadın vardır, ismi Chantal olan küçük otelin barında çalışan genç ve güzel bir
Kitabın arka kapağında yazdığı gibi; insanların değer yargılarının temelden sarsılmasının zor olmadığı gösteriliyor ve bunu yaparken de bir rahip başrole konuyor. Yıllarca Tanrı’ya hizmet etmiş ama bir karşılık görememiş olan rahip aslında sınanma sırası geldiğinde asıl görevinin kötüye hizmet etmek olduğunu farkediyor. Beni en çok etkileyen karakter buydu.
Genel anlamda güzeldi ama bazı kısımlar hoşuma gitmedi. Örneğin rahip kötüye yenilmemek adına dua ederken şöyle bir cümle kuruyor: “Kutsal toprakları yeniden ele geçirmek için Müslümanları katletmiş olan Haçlıları bağışladığın gibi bizi bağışla.” ??
Yazar birkaç yere İslâmiyet’i sıkıştırmış, yanlış bilgilerle sıkıştırmış. Peygamberlere yer vermiş, yanlış bilgilerle yer vermiş. Tema genel olarak güzel olabilir ama beni çok etkilemedi. Zira ben Hristiyanların bile Hz.İsa’yı doğru anladıklarını düşünmüyorum. Herkesin iyiliği ve kötülüğü içinde, herkesin doğrusu ve yanlışı da kendinde. Ama korku unsurunun -yani ceza alma korkusunun- insanları kötülükten az da olsa vazgeçirdiği konusunda hemfikirim.
Yazarın başka kitaplarını okumam demiyorum ama ilk kez bir kitabını okudum ve beni yakalayamadı.
Sen olsan ne yaparsın ?
Macera severleri okurken heycanlandıracak bazen sonunu bilmek istemeyecek kadar keskin kararlar verilen okurken düşündüğünüz, ben olsam ne yapardım dediğiniz metafor dolu bir kitap umarım doğru şekilde yorumlayabilirsiniz.
Her insanın, içinde hem iyi hemde kötü tarafı vardır.insan hem iyidir hemde şeytandır. insanın içinde bu nedenle hep iyi ile kötünün mücadelesi olmuştur. Bu mücadeleyi kaleme almış yazar 280 kişinin yaşadığı bir dağ köyüne gelen yabancının köy halkının iç mücadelesi anlatılıyor.
Köydeki insanların içlerindeki İyiyle kötünün çatışmasının ve bunun insan benliğinde meydana getirdiği değişim konu edilmiştir.
Akıcı ev sade bir dille yazılmış bu eseri okumanızı tavsiye ederim.
Şeytanı çok fazla uzaklarda aramamak lazım, içimizdeki şeytan, kişiliğimize yapışmış olan kötülüğümüz hiç bir zaman rahat bırakmaz bizi. Biz iyi ya da kötü değiliz.Hayatta hiç bir şey bu kadar sert çizgiler ile birbirinden ayrılmaz. Bizi tanımlayan şey aslında hamurumuzdaki mayanın ne kadarının iyi ile ne kadarının kötü ile yoğrulduğu. Bizi biz yapan hatalarımız ile birlikte ayağa kalktıklarımız. Biz sayıların toplamı değiliz, onları toplarken çıktığımız yolculuğun kendisi bizi tanımlıyor. Lafı çok uzatmadan Yine Paulo Coelho inanılmaz güzel bir hikaye ile çıkıyor karşımıza. Her sayfası ayrı bir hazineydi. Değişen şartların insanları da nasıl değiştirdiğiyle ilgili çok güzel bir hikaye bu. Hep söylerim insanların hangi şartlar altında yaşadıklarını bilmeden onların eksikleri ya da günahları hakkında konuşmayın. Herkes kendi savaşını veriyor. Verdiği mücadelede herkes eşit şartlara sahip değil. Simyacının yazarı yine kendinden beklenen performansı göstermiş harika bir eser çıkartmış ortaya.
Paulo Coelho'nun Simyacı'dan sonra okuduğum ilk kitabı. Bescos isimli az nüfuslu kasabaya Yabancı kod isimli biri yerleşir. İnsanın kalbinde iyi ile kötü hep bir aradadır. Bu tezini kanıtlamak için plan yapar ve köylülere 1 hafta süre verir. 1 haftada köyde bi ölüm olursa köylü zengin olacaktır. Chantal isimli genç kadını da köyde gözüne kestirip oyununa alet eder.Tanrı'nında insanlar kadar iyi ve kötü ruh halinde olduğunu savunur. Doğru yalan, dürüst riyakar, iyi kötü... Derin, ince ayrıntılı cümleleri olan , sorgulayıp aynı anda sorgulatan kaliteli bi eser okudum. Bitince kapağını mutlu kapatacağınız bir eser olmuş.
·
Puan vermedi
Kitabın ilk sayfaları bana manevi değerlerin üstünlügü ve hassasiyeti konusunda hala umut verici şeylerin olduğunu hissettirdi.Hayır insanlar herşeye rağmen iyiliği seçecek doğru yoldan ayrılmayacak ve bu şeytanın tuzagına düşmeyecekti bunu kalpten diledim sonuna yaklaşırken nefesimi tuttum dualarımı yineledim.Ama ahlaki oksijenden yoksun bu insanların gözünü kan bürümüştü bir kere.
·
Puan vermedi
Şeytan ve Genç Kadın , Paulo Coelho' nun Simyacı'dan sonra okuduğum ikinci kitabı.Aynı Simyacı gibi hayata dokunan, düşündüren ve oldukça akıcı bir roman.Din,adalet ve en çok da iyi kötü çatışması üzerine düşündüren, iyi ki okudum dediğim bir kitap.
İyilik ve Kötülüğün Savaşı
Sabahattin Ali'nin kitabında da bahsettiği gibi şeytanın içimizde olduğunu, iyi ile kötünün daima içimizde mücadele içinde olduğunu temel felsefe olarak veren bir kitap olmuş. Teolojik bilgi kitapta bir hayli var özellikle Hristiyanlık adına cok fazla sorgulama verilmiş ancak tüm dinlerin de kendinden birşeyler bulabilmesi mümkün. Kitap boyunca bizi hep bir sorgulama içinde bırakmasi hoşuma gitti.
Konuya gelince küçük bir şehirde 7 günlüğüne geçen olaylar Chantal ve Yabancı karakterleri üzerinden anlatılmış. Yabancı şeytan olarak verilse de içindeki şeytanın ağır bastığı karakter olarak ifade etmek daha doğru, genc kadın Chantal ise Yabancinin kötülüğünü yaymak için kullandığı bir araç olarak görünen yalnız bir genç kadın. Yabancı Chantaldan eğer köy halkı 7 günde birisini oldururlerse elindeki altınları köye vereceğini iletmesini istiyor. Bu fikir başta çok saçma gibi görünse de köy halkinin içindeki şeytanla mücadelesi kolay olmayacaktır.
Sonuna kadar kurgusu çok iyi giden, dusundurme ve heyecan dozu ise oldukça güzel bir çalışma ancak sonu beni tatmin etmedi. Bu kadar güzel bir olay örgüsü sonunda Chantalin halka seslenişinde daha bir yaratıcı, ikna edici birşeyler aradım belkide. Köyün tüm umudu bağlıydı o konuşmaya, evet ikna edici oldu ama daha zekice ve vurucu bir an olabilirdi o an biraz sönük kalmış bu da doğal olarak sonu biraz etkilemiş.
Sonu için olmasa da Teoloji ve Felsefe sevenler için çok doyurucu bir kitap, altını çizecek çok fazla kısım var. Veronica Ölmek İstiyora göre daha çok hoşuma gitti diyebilirim..
Paulo Coelho’yu çok severim. Okumadığım çok az kitabı vardır. Şeytan ve Genç Kadın da onlardan biriydi ve bu aya kısmet oldu. Kasabalarına gelen zengin bir yabancının, içlerinden birini öldürmeleri karşılığında on külçe altın teklif etmesi sonrası yaşananlar ve tüm olayların merkezindeki genç bir kadın… Kitaba bayıldım. O kadar güzeldi ki elimden bırakamadım ve bir günde okudum. Genç kadının iç savaşı çok etkileyiciydi ve okurken merak unsuru kitabın her sayfasına hakimdi. Tempo hiç düşmedi ve her sayfayı merakla, heyecanla okudum.
168 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Son zamanlarda okudugum en etkili kitap kesinlikle. Yazarin ozellikle Dort kitabini gectitigimiz ay okudum ve hep neden beni sarsan bir kitap degil diye hayal kirikligi ile sonradiriyirdum. Çünkü yazardan beklentim büyük ve çoğunlukla etkilemiştir. Her neyse şimdi bu kitabı okuyup inceleme yapma istediğim pik yapmisken neden oldugunu anlayabiliyorum. Kitap iyi ve kotunun hayatinimidaki yerini yer ediniyor. Bu evet klasik ama kitabi klasik yapmayan nokta su : iyi ve kötü bizim nasıl baktığımızda ilgili. İyi ve kötü aynı formda da olabilir. Önemli olan senin ne gördüğün !!! Kesinlikle okunmalı. Söylediğim gibi benim acımdan çarpıcı bir kitap oldu.
Kuytu köşeye saklanmış bir köyde, her gün, hiçbir fark olmaksızın birbirini takip etmektedir. Genç Chantal’ın tek dileği ise bu köyden kurtulup hayatın daha canlı olduğu, uzak şehirlerde yaşamaktır. Günün birinde köye gelen bir yabancı, Chantal’ın ve hatta tüm köyün sakin yaşamını tam tersine çevirecektir.
Yalnızca yaşam da değil, bunca yıldır tek bir kötülüğün işlenmediği bu köyde iyilik ve kötülük dengelerini de sarsacak, herkesi kendi şeytanıyla baş başa bırakacaktır. Tüm bunları tek bir öneriyle gerçekleştirecek ve köy halkının her bir bireyinin içindeki adalet ve dürüstlük terazisini derinden sarsacaktır. Acaba bu köyde, ilk insanlardan beri bizimle olan iyilik ve kötülüğün mücadelesinde hangisi galip gelmiştir?
Şeytan ve Genç Kadın, Yedinci Gün Serisi’nin son kitabı. Bu üçlemedeki karakterler ve olaylar birbirinden bağımsız ancak üçünde de aynı olan şey, kitaptaki olayların bir hafta içerisinde gerçekleşmesi. Yazar bunu Şeytan ve Genç Kadın kitabında şu şekilde açıklıyor: Hayat, bize meydan okurken beklemez, hayat geriye bakmaz. Bir hafta, alınyazımızı kabul edip etmemeye karar vermemize bol bol yetecek bir zamandır.
Üçlemedeki kitapların konuları farklı olaylar üzerinden anlatılsa da benzer: aşk, ölüm, iyi ve kötü. Şeytan ve Genç Kadın’da daha çok iyi ve kötü üzerinde durulmuş. Okurken bazı noktalarda sıkıldığımı itiraf etmem gerekiyor. Ancak alt metni çok güçlü bir roman ve verdiği mesaj hoşuma gitti. Okunması gereken kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum.