1995 yılında, sinemanın 100. yılı nedeniyle Burçak Evren'in "Türkiye'ye Sinemayı Getiren Adam/Sigmund Weinberg" adlı bir kitabını basmış (AD Kitapçılık) ve editörlüğünü yapmıştım. Burçak her zaman, herkesin düşünmediği, yazmadığı alanlarda kitaplar üreten sevdiğim bir arkadaşımdır. Gerçekten bugüne kadar Sigmund Weinberg'le ilgili bir kitap yazılmamış olması da, aslında biraz üzücüdür. Bizler sinemaya gideriz, lunaparka gideriz, uçağa bineriz, telefon kullanırız ama bunları bizlere kimler armağan etmiştir bir gün olsun üzerinde durup araştırmayız. İnsanı geliştiren eğilimlerin başında merak gelir. Meraksız olmak, kaygısız olmak; anlama ve öğrenme merakı olmayan insan olarak değerlendirilir. Yine Burçak'ın kitabında, ülkemizde ilk sinema gösterisini izleyen ünlü yazarlarımızdan Ercüment Ekrem Talu'nun anılarından alınmış ilk gösteriyle ilgili ilginç bir bölüm var: "Çocuktum, sekiz-dokuz yaşlarında vardım. Tam senesini söyleyemeyeceğim ama galiba 1896-97 sıralarındaydı. Bir cumartesi günü rahmetli ağabeyim Nejat'la beraber mektepten çıktık. Cihangir'deki evimize gidecektik. Nehari (yatılı okumayan) arkadaşlarımızdan biri yolumuzu kesti: 'Haberiniz var mı?' dedi. 'Şurada, Sponek Salonu'nda bugün sinematograf göstereceklermiş. Pek meraklı bir şey diyorlar. Yeni icat olunmuş. Fotoğrafın canlısı gibi bir şeymiş.'