Aldatıldığımız önemli değildi yoksa
Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
Gümüş semaverleri ve eski şeyleri
Salt yadsımak için sevmiyorduk
Kötüydük de ondan mı diyeceksiniz
Ne iyiydik ne kötüydük
Durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
Başta ve sonda ayrı olduğumuzdandı
Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza
Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
ÖZDEMİR ASAF
" Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu Birinciliği beyaza verdiler. '
Özdemir Asafın yaşadığı dönemden daha fazla kirlendi sanıyorum şimdi beyazlar. Hatta daha farklı söylersek süt beyazın yerini kirli-beyaz aldı çoktan. Su bulanık, sabun kokusuz .. sanatın içinde; ilk önce insana ulaşabilen araç şiirdi, ki o da artık kiri ve pası aklayamıyor yaşamdan. Beyaz neydi? .. Çocuklar mı, kendini temizleyip - durmadan yenileyen doğa mı, antik kentlerin ya da bir kentin sokaklarında yüzünü gösteren; eski yaşımların -içtenlikli paylaşımcı- üretken görüntüsü mü. sanat ve kültürün - bin bir uğraş ve binbir çabayla; niteliğe varmak için harcanan emeği mi yoksa .. " Seni bir akşam- üstü düşündürebilirim" diyerek sevgiliye seslenen aşk mıydı beyaz? .. Beyaz'dan başlayarak şairin dünyasında gezinmeyi yeğledim ...
Zaman yolculuğunda karşımıza hep iki şeyin çıkmasına alıştık artık. Sen- Ben ..... Üçüncü tekil ve çoğullar ara sıra etkin görünseler de yaşamda geride kaldığının çoktan fakına vardık. Dünyanın- evreninin elbette bir sistemi, onun yanında da her coğrafyanın insanlarının inanışlarına, kültürüne, ekonomisi ve tarihi geçmişine göre belirlediği bir 'ben 'i bir de 'sen' dediği dostu- düşmanı, nefreti ve aşkı vardır. Savaşların nedeni, aşk acılarının, katliamların. barışların nedeni bugün de- Sen- Ben- değil mi?..