Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Risale-i Nur Külliyatından/ Büyük Boy - Cilt (Keten) Bezi

Sikke-i Tasdîk-i Gaybî

Bediüzzaman Said Nursî

Sikke-i Tasdîk-i Gaybî Sözleri ve Alıntıları

Sikke-i Tasdîk-i Gaybî sözleri ve alıntılarını, Sikke-i Tasdîk-i Gaybî kitap alıntılarını, Sikke-i Tasdîk-i Gaybî en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dünya Boğuşmaları...
"Âferin çarha ki, çattırdı kuduzu kuduza." Yani, bütün dünya kâfirlerini birbirine musallat ettirdi. (Topal Şükrü Efendi)
Sayfa 25
"Sivrisineğin gözünü halk eden, güneşi dahi o halk etmiştir." RN-Sikke-i Tasdik-i Gaybî/248
Reklam
İşte, fahirden, küfrandan kurtulmak için demeli ki: "Evet ben güzelleştim, fakat güzellik libasındır ve dolayısıyla libası bana giydirenindir; benim değildir."
Bu zaman, şahs-ı manevi zamanı olduğu için böyle büyük ve baki hakikatler, fani ve aciz ve sukut edebilir şahsiyetlere bina edilmez!
Evet, Risale-i Nur'a hücum edenler, vaktiyle kefenini boynuna takınmalı ve rezalete bürünmeli ve manevî cehenneme dünyada girmeyi göze almalı. …
Reklam
"Risale-i Nur ıslah eder, ifsad etmez; imar eder, harap etmez; mesud eder, perişan etmez." diye söylerken "Aksiyle bizi ve Risalei'n-Nur'u ittiham etmek, Hâlık'ın hoşuna gitmiyor." …
Benden bana ben gitmek için Risale-i Nur diye koştum, Nur derdine düştüm de denizler gibi coştum. Bir zerrecik olsun bulayım der de ararken, Düştüm yine derya gibi bir nura bugün ben. Verdim ona ben gönlümü baştan başa artık, Mâşukum odur, şimdi benim, ben ona âşık.
üç mesele var: Biri hayat, biri şeriat, biri imandır. Hakikat noktasında en mühimmi ve en a'zamı, iman mes'elesidir.
Reklam
Hakikaten insan, seyyidinin mütenevvi' hizmetler arasında böyle nurlu ve nuranî hizmette bulundurmasını hissedince, zâten ücretini peşin alan bir köle olduğunu da nazar-ı dikkate alınca, bütün zerrat-ı kâinat kadar dil ile hamdetmek istiyor. Yani kalbinde yanan Elhamdülillah kandili, herşeyi müsebbih ve hâmid gösteriyor..
Sayfa 180Kitabı okudu
Bu asrın acib hâssasındandır ki: Elması elmas bildiği halde, camı ona tercih eder.
Evet, bu dehşetli kainatın fırtınaları ve zeval tahribatları ve bu boşluk nihayetsiz fezada her şey ile alakadar olan insan için teselliyi ve istimdad noktalarını Kur’an veriyor.
Benden Suâl Ediyorsun: "Neden senin Kur'ân'dan yazdığın Sözlerde bir kuvvet, bir tesir var ki, müfessirlerin ve âriflerin sözlerinde nâdiren bulunur. Bazen bir satırda, bir sahife kadar kuvvet var; bir sahifede, bir kitap kadar tesir bulunuyor?.." Elcevap: –Güzel bir cevaptır.– Şeref, i'câz-ı Kur'ân'a ait olduğundan ve bana ait olmadığından, bilâ-perva derim: Ekseriyet itibariyle öyledir. Çünkü: Yazılan Sözler tasavvur değil, tasdiktir; teslim değil, îmândır; mârifet değil, şehadettir, şuhuddur; taklid değil, tahkikdir; iltizam değil, iz'andır; tasavvuf değil, hakikattır; dâva değil, dâva içinde bürhandır.
Beşinci İşaret: Risaleler umumiyetle pek çok intişar ettiği halde, en büyük âlimden tut, tâ en âmi adama kadar ve ehl-i kalb büyük bir veliden tut, tâ en muannid dinsiz bir feylesofa kadar olan tabakat-ı nâs ve tâifeler o risaleleri gördükleri ve okudukları ve bir kısmı tokatlarını yedikleri halde tenkit edilmemesi ve her tâife derecesine göre istifade etmesi, doğrudan doğruya bir eser-i inâyet-i Rabbâniye ve bir kerâmet-i Kur'âniye olduğu gibi, çok tedkikat ve taharriyatın neticesiyle ancak husûl bulan o çeşit risaleler, fevkalâde bir sür'atle, hem idrâkimi ve fikrimi müşevveş eden sıkıntılı inkıbaz vakitlerinde yazılması dahi, bir eser-i inâyet ve bir ikrâm-ı Rabbânîdir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.