Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sınıf Arkadaşım Atatürk - 2

Ali Fuat Cebesoy

Sınıf Arkadaşım Atatürk - 2 Gönderileri

Sınıf Arkadaşım Atatürk - 2 kitaplarını, Sınıf Arkadaşım Atatürk - 2 sözleri ve alıntılarını, Sınıf Arkadaşım Atatürk - 2 yazarlarını, Sınıf Arkadaşım Atatürk - 2 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Merasim nizamında dizil­miş bir tümenin kıtalarını teftiş ediyorduk. Hepsi aslanlar gibi idi. Mehmet Akif, kendinden geçmişti. Dudaklarından kendi yazdığı İstiklal Marşı'nın mısraları dökülüyordu. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım, Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım, Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım. Beni solumdan takip eden Akif'e döndüm. Gözlerin­de yaşlar tanelenmişti. Bu mehabetli manzara karşısında kendisini tutamıyordu. – Akif Bey, siz ağlıyorsunuz, dedim. – Ne yapayım, heyecanımı zaptedemiyorum. Cevabını verdi ve sonra ilave etti : – Fakat sizin de gözleriniz yaşlı, paşam. Arkadaşım doğru söylüyordu. Ben de çok heyecanlı idim. Gözlerimde tanelenenler sevinç gözyaşları idi. Ben zaten hep böyleyimdir. Bu yaşta bile önümden bir alay sancağı geçse heyecandan tıkanacak gibi olurum. Asker ocağı benim her şeyimdir. Bütün gençliğim orada geçti.
Mustafa Kemal içini çekerek: – Ah, Selanik, seni bir daha Türk olarak görecek mi­yim? Dedi. Baktım, ağlıyordu. O altın sarısı saçlarını okşa­dım. Teselli etmeye çalıştım. Ben, Mustafa Kemal'in, bü­tün müşterek hayatımız boyunca bu derece müteessir oldu­ğunu görmedim.
Reklam
İstiklal Harbi'nde Moskova'da Büyükelçi olarak bulunduğum sıralarda, ziyaretime gelen Enver Paşa, bana şunları söylemişti: - Mustafa Kemal mükemmel bir erkanı harp subayı, zeki, cesur ve iyi bir kumandandır. Ben, Birinci Dünya Harbi'nde Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili iken ba­zı kanunsuz hareketleri oldu. Fakat hiçbirini resmiyete ko­yarak cezalandırılması cihetine gitmedim. Bir defasında harbin sevk ve idaresinde gördüğü eksiklikleri, o zaman, işbaşında bulunan Ordu Kumandanlarına açıklayarak ve onları da ikna ederek müşterek bir rapor hazırlamış ve bu­nu Sadrazam Talat Paşa'ya vermişti. Başkumandanlığa da­nışmadan hareket ettiği için kendisine kızdım. Kumandanları topladım. Dedim ki, bu işin müteşebbisi Mustafa Ke­mal Paşa'dır. Siz, fikirlerinizi önce bana bildirmeniz, sevk ve idarenin doğru olup olmadığını benimle münakaşa et­meniz lazımdı. Bunu yapmadınız. Harp zamanında böyle bir hareket kanunsuzdur ve ağır suçtur. Sonra Mustafa Ke­mal'e dönerek dedim ki: Sen çok kabiliyetli bir kumandan­sın, memlekete bugün de, yarın da büyük hizmetler ifa edeceksin. Enver Paşa, bana bunları söyledikten sonra, memleke­ti terk etmek zorunda kalarak yâd illerdeki faaliyetlerine de temas etmiş: – Fuat Paşa, o zaman tahminlerimde yanılmamış oldu­ğumu şimdi daha iyi anlıyorum. Biz dışarıya çıktıktan son­ra Mustafa Kemal olmasa idi, memleket sahipsiz kalacak­tı, demişti.
Enver bir gün dostlarına: “Mustafa Kemal haristir. Ne verseniz az görür, daha fazlasını ister; Kolordu Kumandanı yaparsınız Ordu Ku­mandanlığı ister, Ordu Kumandanı yaparsınız, Harbiye Na­zırlığı'na talip olur.” Demiştir. Belki doğrudur. Fakat Mustafa Kemal'in ih­tirası şahsi değildir; vatana hizmet aşkıdır. Ne kadar büyük vazife alırsa, memlekete o kadar büyük hizmet edeceğine kânidir.
İran'da hürriyet mü­cadelesine atılanlar, büyük başarı kazanmışlardı. Muzaffe­reddin Şah, parlamentoyu açmak zorunda kalmıştı. Ana­yasa ilan edilmişti. Venizelos, Girit'te aynı dava için ortaya atılmıştı. Ali Fethi: – Bizde neden böyle adamlar çıkmaz? Diye hiddetini ifade etti. Hakikaten neden bizde de böyle adamlar çıkmıyor, cesaretle ortaya atılmıyorlardı? Bunun üzerine nedense masada bir sükût hasıl oldu. Mus­tafa Kemal, derin bir düşünceye daldı. Arkadaşlardan biri neden sonra ona döndü: – Ben senin ne düşündüğünü biliyorum. Muhakkak neden ben çıkmayayım, diyorsun. Mustafa kemal, birden atıldı: – Evet, öyle düşünüyo­rum, neden, neden bir Mustafa Kemal çıkmasın?
Mustafa Kemal, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılaca­ğını da ve bu yıkılışın enkazı altında Türklerin ezileceğini de seziyor ve müteessir oluyordu. Diyordu ki: – Nüfusun yarısı Türk olmayan ve halbuki geniş bir saha işgal eden devletin bütün ağırlığı ve müdafaası Tür­kün omuzlarına yükletilmiş, Hıristiyan azınlıklar ise, yal­nız kendi çıkarlarını sağlamakta kalmıyorlar, komşu ve ay­nı ırktaki devletlerle birleşmek için fırsat kaçırmak istemi­yorlar. Geriye kalan Türkler ve Araplar, ayrı ayrı devletle­rin sömürgeleri haline getirilecek, Türkten başka olan un­surlar, düşman devletlerinin tarafını tutacaklar. Şu halde devlet gövdesinin çökmesiyle hasıl olacak enkazın altında ezilip perişan olmak mı, yoksa çoğunluğu Türk olan milli bir sınıra çekilerek burasını mı savunmak daha doğru ve hayırlı olacak?
Reklam
Vatan ve Hürriyet'in Selanik şubesini kuran arkadaşları ikna etmiş, 27 Eylül 1907'de iki cemiyet bir­leşmişti. Mustafa Kemal: – Bu emrivakii kabul zorunda kaldım ve ben de İttiha­dın bir üyesi oldum. Dedi. Benim duyduğum endişeleri o da duymuştu.
Mustafa Kemal : “Dava, yıkılmak üzere bulunan bir imparatorluktan, önce bir Türk devleti çıkarmaktır.”
Atatürk'ün Selanik'e bir daha kavuşamaması..
Mustafa Kemal içini çekerek: - Ah, Selanik, seni bir daha Türk olarak görecek miyim? Dedi. Baktım, ağlıyordu. O altın sansı saçlarını okşadım. Teselli etmeye çalıştım. Ben, Mustafa Kemal'in, bütün müşterek hayatımız boyunca bu derece müteessir olduğunu görmedim.
Sınıf Arkadaşım Atatürk - 2
Sınıf Arkadaşım Atatürk - 2
ss. 208-209. Atatürk bu meselenin çok özlemini yaşamıştır. Yemeklerde, muhabbetlerde adı geçince hüzünlenirmiş. Özlemini yaşattığı o şarkı gelir akıllara: youtube.com/watch?v=O1IAn0n...
Furkan Yorgancı

Furkan Yorgancı

@furkan_yrgnc
·
13 Ocak 23:54
Vazgeçmelerin en acı verenlerinden bir diğeri de yaşadığın yerden vazgeçmek ya da vazgeçmek zorunda kalmak / bırakılmaktır.
Başımızdan siyaset fırtınaları ve aramızdan kara kedi­lerin geçtiği oldu. Fakat dostluğumuz asla bozulmadı. Ölünceye kadar iki yakın arkadaş olarak kaldık. Ben bu ar­ kadaşlıktan daima gurur ve iftihar duydum. Sevgili sınıf arkadaşım, muazzez kardeşim Atatürk, nur içinde yat.
51 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.