Siyaset Ahlakı ve İlkelerine Dair

Siracu'l-Müluk

Muhammed B. Tartûşî

Siracu'l-Müluk Hakkında

Siracu'l-Müluk konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Endülüs'teki İslam medeniyetinin yetiştirdiği Muhammed B. Turtuşi'nin bu eseri yazıldığı zamandan itibaren ilim ehlinin dikkatini çekmiş, yöneticilerin referans kaynağı olagelmiştir. Sirac, sadece bir nasihat kitabı olmaktan öte hukuku eksen alan bir siyaset danışma kitabıdır. Eser, Turtuşi'nin çok yönlülüğünün bir yansıması olarak siyaset, tarih, ahlak felsefesi, varlık felsefesi, fıkıh, kelam, hadis, şiir ve nasihat gibi çok çeşitli konuları içine almaktadır. Zımmilerin haklarından, yöneticinin mesuliyetinden, ordunun nasıl hazırlanacağından, savaş taktiklerinden bahsedilmiş; yeri gelince Alparslan ve Endülüslü kumandanlardan örnek verilerek muhtelif savaş stratejileri gözler önüne serilmiştir.
Çevirmen:
Said Aykut
Said Aykut
Tahmini Okuma Süresi: 15 sa. 18 dk.Sayfa Sayısı: 540Basım Tarihi: Nisan 2011Yayınevi: İnsan Yayınları
ISBN: 9789755745770Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 41.7
Erkek% 58.3
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Muhammed B. Tartûşî
Muhammed B. TartûşîYazar · 1 kitap
26 Cemâziyelevvel 451’de (10 Temmuz 1059) Kuzeydoğu Endülüs’te Turtûşe (Tortosa) şehrinde doğdu. Bir yıl sonra Sarakusta Emirliği’nin (Hûdîler) hâkimiyetine geçen bu şehirde ilk eğitimini aldı. İbn Ebû Rendeka diye tanındı. İbn Hallikân “rendeka”nın Frenkçe olduğunu ve “buraya gel” anlamı taşıdığını belirtir; bazı Batılı araştırmacılar da bu anlamda Fransızca ve İspanyolca iki kelimeden (rend-aca) oluştuğunu söyler (Sirâcü’l-mülûk, neşredenin girişi, s. 12). Turtûşî gittiği Sarakusta’da çeşitli hocalardan ders gördü ve icâzet aldı. Ebü’l-Velîd el-Bâcî’den Arapça, fıkıh, hadis, ferâiz ve hilâf okudu. Makkarî ve İbn Hallikân onun İşbîliye’de İbn Hazm’dan Arap edebiyatı tahsil ettiğini söyler. Ancak İbn Hazm’ın vefatı sırasında (456/1064) henüz beş yaşında olduğuna göre ya bu bilgi yanlıştır veya küçükken onun derslerine götürülmüştür. 476’da (1084) hac görevini yerine getirdikten sonra bir süre Irak, Suriye ve Mısır’ın çeşitli şehirlerinde ikamet ederek âlimlerin ders halkasına katıldı. Bağdat’ta Nizâmiye Medresesi’nde Şâfiî fakihleri Ebû Bekir Muhammed b. Ahmed eş-Şâşî, Ebû Sa‘d Abdurrahman b. Me’mûn el-Mütevellî ve Ebû Ahmed el-Cürcânî’den fıkıh dersleri aldı. Hanefî kādılkudâtı Muhammed b. Ali ed-Dâmegānî, Hanbelî âlimi Ebû Muhammed Rızkullah et-Temîmî, Muhammed b. Fütûh el-Humeydî ve başkalarından hadis dinledi; Basra’da Ebû Ali Muhammed b. Ahmed et-Tüsterî’den Sünen-i Ebû Dâvûd’u okudu. Bu sırada tasavvufa yöneldi. Kudüs’te Gazzâlî ile görüştüğüne veya oraya vardığında Gazzâlî gitmiş olduğundan kendisiyle görüşemediğine dair farklı rivayetler nakledilir. Dımaşk, Kudüs, Cebelilübnan ve Reşîd’de bir süre kaldı. Hac yolculuğuna çıkan Endülüs ulemâsının uğrak yeri İskenderiye’ye geçip oraya yerleşti. Talebesi Ebü’t-Tâhir İbn Avf’ın teyzesiyle evlendi. O sırada babasının ölümü üzerine (487/1094) Fâtımî veziri olan Efdal b. Bedr el-Cemâlî, birkaç ay sonra vefat eden Halife Müstansır-Billâh’ın yerine büyük oğlu Nizâr’ı değil daha kolay etkisi altına alabileceği küçük oğlu Ahmed’i (Müsta‘lî-Billâh) halife ilân edince Nizâr İskenderiye’ye kaçmış, Efdal de onu takip ederek ortadan kaldırmıştı (488/1095). Bu esnada birçok âlim öldürülmüş veya başka yerlere göç etmiş, şehir ilim ve eğitim faaliyetleri bakımından fakir hale gelmişti. Turtûşî, bu ortamda eşinin kendisine ayırdığı evin alt katını medreseye dönüştürüp ders vermeye başladı. Bir kısmı medresede barınan talebelerinin sayısı kısa sürede 100’leri buldu ve şöhreti Mısır’ın dışına yayıldı. Kendisinden ilim tahsil edenler arasında Ebû Bekir İbnü’l-Arabî, Bâcî’nin halkasında ders arkadaşı olan Ebû Ali es-Sadefî, Muvahhidler Devleti’nin kurucusu İbn Tûmert, İbn Zafer es-Sıkıllî, Sadrülislâm Ebü’t-Tâhir İbn Avf, Ebû Hâmid el-Gırnâtî, İbrâhim b. Ahmed el-Gırnâtî, Muhammed b. İbrâhim el-Gassânî, Kādî Sened b. İnân el-Ezdî, İbn Bürtıle (Abdullah b. Mûsâ) ve Ebû Bekir Muhammed b. Hüseyin el-Mayurkī gibi isimler anılmaktadır. Kādî İyâz da kitâbet yoluyla bütün rivayetleri ve eserleri konusunda kendisinden icâzet aldı. İbn Haldûn, Mâlikî mezhebinde Kurtuba, Kayrevan ve Irak mektepleriyle bu sonuncusuna tâbi olan Mısır mektebinden söz ederken Kahire ve İskenderiye ulemâsının Turtûşî vasıtasıyla Endülüs mektebinin esaslarını alarak kendi Mısır ekolleriyle birleştirdiklerine dikkat çeker (The Muqaddimah, III, 16-17). Turtûşî, İskenderiye’de bir taraftan öğretim faaliyetini yürütürken diğer taraftan toplumun ahlâk bakımından ıslahı için çalıştı, İslâmî esaslara aykırı sosyal ve idarî uygulamaları, şehrin kadısının tasarruflarını eleştirdi, yöneticileri uyardı. Bu tavrı yanında çevresinde geniş bir talebe halkasının oluşması ve Bizans’tan getirilen peynirlerin haram olduğuna dair fetvaları sebebiyle kadı Mekînüddevle İbn Hadîd tarafından Vezir Efdal’e şikâyet edilince Kahire’ye çağrıldı. Turtûşî daha önce de Kahire’ye gidip vezire öğütlerde bulunmuştu. Efdal kendisini iyi karşılamakla birlikte Fustat’ta mecburi ikamete tâbi tutup halktan tecrit etti. Efdal’in 515’te (1121) öldürülmesinin ardından vezir tayin edilen Me’mûn el-Batâihî göreve gelince muhtemelen bir yıldan az süren sürgün hayatı sona erdi ve İskenderiye’ye dönerek öğretim faaliyetini sürdürdü. Ertesi yıl Kahire’ye gidip ünlü eseri Sirâcü’l-mülûk’ü Batâihî’ye sundu. Turtûşî, çevresindeki yöneticilere öğüt verdiği gibi muhtemelen 495 (1001) yılında Endülüs’e dönen talebesi Ebû Bekir İbnü’l-Arabî vasıtasıyla Murâbıt Hükümdarı Yûsuf b. Tâşfîn’e de bir mektup yazarak tavsiyelerde bulunmuştur. 26 Cemâziyelevvel 520’de (19 Haziran 1126) İskenderiye’de vefat eden Turtûşî’nin ölüm yılını Dabbî ve Süyûtî 525 olarak kaydeder. Kabri şehrin önemli ziyaret mekânlarındandır. İskenderiye’nin eski kesiminde Turtûşî’nin 516’da (1122) yaptırdığı, içinde kabri bulunan ve kendi adını taşıyan mescid günümüzde de varlığını sürdürmektedir.