SİS (EVREN SERİSİ) | AYŞE GÜL
“ bedenimi suya armağan ettim, ruhumu ailemi katledenlere…”
Heyyo geldim dostlarım geldim, Sis kitabının yorumu ile geldim. Kitabı ilk elime aldığımda tereddütlerim vardı sever miyim, klişemi yoksa diye ama tahmin ettiğim gibi olmadı. Klişe yoktu diyemem hatta son sayfaları okurken az çok tahmin ettiğim şeyler oldu. İlk 100 sayfayı okurken kitaba bir türlü ısınamadım ve acaba dedim ama sonradan kitap açıldı ve çok hızlı bir şekilde bitti. Kitap genel olarak distopik, fantastik unsurlar içeriyor. Genel olarak da oluşturduğu evreni sevdim fakat daha ilk kitap olduğu için karakter analizlerini tam oturtamadım. Konusuna gelecek olursak…
Meyra ailesini bir kaza sonucu kaybetmiştir ve Forks’a teyzesinin yanında yaşamaya başlamıştır. Daha ailesinin acısını atlatamamışken başka bir gerçekle yüzleşir ve ailesinin bir suikast sonucu öldürüldüklerini öğrenir. Bunun sonucunda Meyra’nın aklında tek bir şey vardır İNTİKAM …
Meyra’nın yaşadığı şeyler hiç kolay değildi, üstüne üstlük halüsinasyon sandığı yüzü olmayan yaratıklar da ona hiç yardımcı olmuyordu ama bilmediği bir şey vardı ait olduğu evren onu çağırıyordu.
Ama her zaman evdeki hesap çarşıya uymuyordu. Meyra gözlerini hiç bilmediği bir evrende açacak ve doğru bildiği yalanlarla yüzleşecekti ve yanında da hiç beklemediği biri olacaktı Godwin. Tefken kentinin varisi… Meyra için her şey daha karışıktı artık, aklı ile kalbi arasında kalan Meyra öğreneceği sırlar ile daha da çıkmaza girecekti. Peki tüm bu süreci nasıl atlatacaktı? ailesinin intikamını almak isterken ruhunu da kalbini de kurtarabilecek mi?