Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Siyah Köpekler

Ian McEwan

Siyah Köpekler Sözleri ve Alıntıları

Siyah Köpekler sözleri ve alıntılarını, Siyah Köpekler kitap alıntılarını, Siyah Köpekler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bütün bu anne-babalar sadece benim olmadıkları için mi bana çekici geliyorlardı?
Sayfa 11 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
Yardım etmek için yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu. Beslenecek ya da serbest bırakılacak hiç kimse yoktu. Ya buraya gelip umutsuzluğa kapılırdın ya da ellerini ceplerine koyar, içindeki sıcak ve yumuşak değişikliği kavrayarak, kendini kabus görenlere bir adım daha yaklaşmış bulurdun. Bu bizim kaçınılmaz utancımızdı, sefaletteki payımız. Biz öbür taraftaydık, şimdi burada, daha önce kumandanın ya da onun politik üstünün yürüdüğü gibi özgürce yürüyor, onu bunu karıştırıyor, gelecek öğünümüzden kesin olarak emin olmanın rahatlığıyla dışarıya giden yolu biliyorduk.
Sayfa 112 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
Reklam
Okullu çocuklardan oluşan bir grupla, içinde ayakkabılarla dolu tel kafesler olan bir kulübeye girdik. Kurutulmuş meyveler gibi yassılmış ve kıvrılmış onbinlerce ayakkabı. Başka bir kulübede daha fazla ayakkabı daha fazla ayakkabı ve bir üçüncüsünde inanılmayacak kadar daha fazla, artık kafeslerde değil, tüm yeri kaplayacak şekilde dökülmüş. Çivili bir çizmenin yanında, tozda körpeliği hâlâ görünen bir çocuk ayakkabısı. Hayat bir mekik oyasına döndü. Dışa dönük sayısal ölçekler, söylenmesi kolay sayılar -on ve yüz binler, milyonlar- düşünceyi, yakın hissetmeyi, çekilen acıyı gerçekten kavramayı reddediyordu ve insan, sinsice zulüm edenlerin terimlerine çekiliyordu; insan hayatı ucuzdu, yığınlar halinde teftiş edilecek hurda. Yürümeye devam ederken duygularım öldü. Yardım etmek için yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.
Sayfa 111 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
Kasabanın, tüm Yahudilerini, nüfusunun üçte birini tüketen kampa ne kadar yakın olduğunu tam olarak anlayamadım. Yan yanaydılar, Lublin ve Majdanek, olayın içinde olan ve olmayan. Ana girişin dışındaki bir tabelayı okumak için durduk. Burada yüzbinlerce Polonyalı, Litvanyalı, Rus, Fransız, İngiliz ve Amerikalının öldüğünü yazıyordu. Çok sakindi. Görünürde kimse yoktu. İçeri girmek için bir anlık bir isteksizlik duydum. Jenny'nin fısıldayışıyla irkildim. "Yahudiler'den hiç söz edilmiyor. Görüyor musun? Hâlâ devam ediyor. Üstelik bu resmi bir şey." Sonra, daha çok kendi kendine söyler gibi ekledi, "Siyah köpekler."
Sayfa 110 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
Kayıt cihazı kullanmama izin vermezdi. Sanırım, aynı zamanda oranda hem sevdiği hem de rahatsız olduğu Bernard hakkında kaba şeyler söylerken rahat olmak istiyordu. Bernard ona gideceğimi bildiği zamanlar beni arar, "Sevgili oğlum, ruh hali nasıl?" diye sorardı. Bununla, Hume'un ondan sözedip etmediğini, ya da ne şekilde söz ettiğini öğrenmek isterdi. Bana gelince, June'un sık sık düşüncesizce sarf ettiği sözlerle dolu olacak kasetlerle uğraşmak zorunda olmamaktan memnundum. Örneğin, anıları yazma fikri ortaya çıkmadan çok önce, bir kez aniden sesini alçaltarak, " Bernard'ın penisinin küçük olduğunu" söylemişti. Bunu, onun tüm kusurlarının anahtarı olarak görüyordu. Bu sözü gerçek anlamında alıp yorumlamaya yönelmedim. O gün Bernard'a kızgındı, ayrıca, gördüğü tek penisin onunki olduğundan da emindim.
Sayfa 29 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
Akılcı ve mistik, komiser ve yogi, katılımcı ve çekimser, bilim adamı ve sezgici, Bernard ve June iki zıt kutup, iki aşırı yöndü. Benim inançsızlığım bu iki kutup arasında uzun süre gidip geldi. İnançsızlığım hiçbir zaman huzura ermedi. Bernard'la konuşurken, her zaman onun dünyasında eksik bir öğe olduğunu hissettim, bu konuda anahtar June'daydı. Bernard'ın şüpheciliğinin güvencesi ve yenilmez ateizmine tedbirle yaklaşıyordum, çok kibirli, çok fazla sınırlı, çok fazla inkârcıydı. June'la konuşurken de, kendimi Bernard gibi düşünürken buluyordum, onun iman ifadelerinden bunalıyor ve bütün inananların sadece inandıkları için iyi oldukları varsayımından, imanın erdem olduğu ve bunun uzantısı olarak inançsızlığın değersiz ya da acınacak bir şey olduğu düşüncesinden rahatsız oluyordum.
Sayfa 18 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
Reklam
Anne, Baba, Çocuklar
İki yıldan fazla bir süre boyunca çok sık olmayan ziyaretlerimi tek başıma yaptım. Jenny ve annesi yirmi dakikalık bir sohbeti bile bir zorlama olarak algılıyorlardı. June'la yaptığım dolambaçlı konuşmaların sonucunda yavaş yavaş benim yazacağım bir anı kitabı oluşturma olasılığı ortaya çıktı. Bu düşünce ailenin diğer üyelerini utanca boğdu. Jenny'nin erkek kardeşlerinden biri beni vazgeçirmeye çalıştı. Unutulmuş kavgaları gündeme getirerek, güçlükle sağlanmış anlaşmayı tehlikeye atmak isteyeceğimden kuşkulanıyorlardı. Çocuklar, anne-babalarının aralarındaki farklar gibi alışılmış bir konunun nasıl cazip olabileceğini kavrayamıyorlardı.
Sayfa 28 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
Bernard, ona acı verse de, Sovyetler'in 1956'da Macaristan'ı işgaline dek Parti üyesi olarak kalmakta ısrar etti. Sonra istifasını çok gecikmiş olarak değerlendirdi. Bu değişim iyi belgelenmiş bir mantığı, tüm bir kuşak tarafından paylaşılan bir hayal kırıklığını temsil ediyordu.
Sayfa 23 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
fotoğraf, June ve Bernard'ın Graton Street'teki parti merkezinde Büyük Britanya Komünist Partisi'ne üye olarak kaydoldukları gün çekilmişti. İşlerini bırakıyor ve savaş sırasında duraksayan bağlılıklarını ilan etmek için özgür oluyorlardı. Şimdi, bazıları Parti'nin kararsızlıklarından şüphe duyuyor -savaş, özgürleştiren, anti-faşist, asil bir hareket mi, yoksa soyguncu, emperyalist bir saldırı mıydı?-, bazıları da parti üyeliklerini yineliyorlardı. June ve Bernard da bu işe girişmişlerdi. Makul, adil, savaş ve sınıf baskısından uzak bir dünya umutlarının ötesinde, Parti'ye ait olmanın onları genç, hayat dolu, zeki ve cesur olan herşeyle birleştirdiğini hissediyorlardı. Kanal'ın ötesine, herkesin gitmemelerini örgütlediği Kuzey Avrupa'nın kaosuna yöneliyorlardı. Yeni, kişisel ve coğrafik özgürlüklerini denemeye karar vermişlerdi. Calais'den Akdeniz baharını yaşamak için güneye gideceklerdi. Dünya yepyeni bir dünyaydı ve barıştaydı, faşizm, kapitalizmin yaşadığı son krizin çürütülemez bir kanıtıydı, şiddetsiz devrim eldeydi, onlar genç, yeni evli ve aşıktılar.
Sayfa 23 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
İnsanın sonraki yaşamla ilgili evrelerin ayrımına varmaya başladığı döneme ben kırkımda ancak ulaştım. İnsanın altmış yaşındayken hasta ve ölüyor olmasını hiç trajik bulmadığım zamanlar oldu, bana göre bu yaşlarda hastalık ya da ölümle mücadele etmenin ya da onlardan yakınmanın hiç anlamı yoktu. Yaşlılar ölürdü. Şimdi görmeye başladım ki insan her evrede -kırk, elli, seksen- ölüme yenilinceye kadar, yaşama sıkı sıkıya sarılıyor.
Sayfa 28 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
180 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.