Biz dünyanın içinde dünyaya geliriz ve dünyanın içinde dünyadan çekip gideriz. Dünyanın içinde, zaten dünyevi olanın
altında sınıflandırılmışızdır. Kurtuluş yoktur.
...Böylece Tanrı, tematikleştirilmiş olarak ve varlığın akışı içinde sürüklenerek "felsefeye girer". Oysa bizim burada aradığımız Tanrı inanılmaz bir şekilde varlığın ötesi anlamına gelir. Dolayısıyla, insan ile onu aşan şey arasında bir ilişki nasıl olabilir? Aşkınlığı içinde varlığın ötesi nasıl düşünülebilir? Felsefenin tarihi aşkınlığın yıkımıdır, içkinliğin savlanmasıdır ve temelde ontolojik olan rasyonel teoloji yükseklik zarflarıyla bu aşkınlığı ifade eder: Tanrı yüksek düzeyde var olur, bütün yüksekliklerin üzerinde bir yüksekliği belirtir.
Fakat bu yükseklik de hâlâ ontolojiden mi kaynaklanmatadır? İçkinlikten bir kopuş değil midir? Yüksekliğin kipliği, başlarımızın üzerinde uzanan gökyüzünden alınmamış mıdır? "Üzerimdeki yıldızlı gökyüzü ve içimdeki ahlak yasası"; bu Kantçı formül tematikleştirilemeyen'i söylemiyor mu?
...Söylemek, ben'in kendi kimliğinin ötesinde kendini ikâme ederek ve böylece biricikliğini ortaya serrek geri dönüş içinde soyunduğu tek tarzdır. Bu durumda özne, eşitlediği dünyaya açılımı içinde aşkın öznellikle eşdeğer görülemez. Söylemek, bilincin ya da yükümlülük almanın içinde durmaz ve hitap ettiği kimseyle bir bağlantı belirtmez. Kendini sonuna kadar sergilemenin, sınırsızca sergilemenin bir tarzıdır.
Rehin olan öznenin başlangıcı yoktur: her mevcudiyetin berisindedir. Bu nedenle bellek öznelliğin senkronize etmeyi başaramaz. Asla şimdiki zaman olmamış bir geçmişe, kökensellik-öncesi duygulanım olan çok eski bir geçmişe öteki tarafından göndermedir. Bu öznellik, yakının yakınlaşması olarak yakınlığın düğümünde içerilmiştir. Paradoksal yakınlaşmadır bu; çünkü bu yakınlaşmayla birlikte, mesafe yakınlaşma ölçüsünde artar ve ne kadar yakın olunursa o kadar uzak olunur. Fakat bu paradoks Sonsuz'un şanını genellikle özneler-arası olarak adlandırılan ilişkinin içine dahil eder. Bu ilişkiden Sonsuz, muzaffer olarak ayağa kalkar.