Bakunin, anarşist düşünürlerin ilk kuşak temsilcilerinden olup bu kitapta ilk aşamada iktidar(devlet) ve din arasındaki ilişkileri analiz etmiş daha sonra da bu bağlamda Marksizm'i değerlendirmiş. Çoğu yüzeysel değerlendirme Marksizm'i Sosyalizm olarak görmesine karşın, Sosyalizm büyük bir ırmaksa, Marksizm bunun bir koludur. Bakunin'in temsil ettiği anarşist görüş ise zaman zaman kendini Devrimci Sosyalistler diye ifade eden ve Marksizmden hedefte değilse de yöntem ve araçlarda oldukça farklılaşan bir hareket.
Her türlü otoriteyi dışlayan, proleteryanın kurtuluşunun yukarıdan aşağıya örgütlenen despotik devlet yapısıyla değil, bilinçlenen ve dayanışma içine giren ezilen sınıfların aşağıdan yukarıya oluşturacakları yapı ile sağlanacağını savunan Bakunin, tek devlette olacak bir devrimin aynı burjuva devletleri gibi despotik bir yapıya bürüneceğini ve diğer devletlerle mücadele zorunluluğunundan ötürü otoriterleşeceği, militarize olacağı ve ezilen kesimi ezmeye devam edecek yeni bir yapı oluşturacağını öngörüyor. Bu öngörüde ezilen ezilmeye devam edecek, yalnızca ezenlerin artık burjuvazi değil proleteryanın temsilcisi olduğunu iddia edenler olacaktır. Şahsi kanaatimce eleştirileri tarih önünde maalesef haklı çıkmıştır. Öte yandan müthiş tespitlere ve tarih önünde kanıtlanmış öngörülerine rağmen ortaya koyduğu ya da koyamadığı çözümün de gerçeklikle çok bağdaşmadığını düşündüm. Bununla birlikte incecik ama içerik olarak çok dolu olan kitabın mutlaka okunması gereken bir eser olduğu düşüncesindeyim.