Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tanrılar Kadınken

Merlin Stone

Tanrılar Kadınken Sözleri ve Alıntıları

Tanrılar Kadınken sözleri ve alıntılarını, Tanrılar Kadınken kitap alıntılarını, Tanrılar Kadınken en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yaratılış 1:3'de "Tanrı 'ışık olsun' dedi ve ışık oldu; Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve aydınlığı karanlıktan ayırdı" yazılıdır.
Simone de Beauvoir, kadınlara uygulanan baskıyı ele aldığı klasik incelemesi Kadın İkinci Cins adlı yapıtında eril dinlerin erkekler için ne kadar elverişli olduğunu alaycı bir duyarlılıkla anlatır. Beau­voir'a göre, "Erkeklerin, yazdıkları yasaları onaylayan bir tanrıya sa­hip olmak gibi bir üstünlükleri vardır; kadınlar üzerinde mutlak yetke­lerini kullandıkları için, bu yetkenin onlara Yüce Tanrı tarafından ba­ğışlanmış olması da bir talihtir. Bütün öbür dinlerin yanı sıra, Yahudi­likte, Hıristiyanlıkta ve Müslümanlıkta erkeğin efendiliği tanrısal bir haktır; dolayısıyla Tanrı korkusu, ezilen kadınların başkaldırıya yöne­lik bütün tepilerini bastırır."
Sayfa 260Kitabı okudu
Reklam
Aslında İ.Ö. yaklaşık 2000 yılları arası Elam'la ilgili yasa belgeleri, kadınların tek mirasçı olduğunu göstermektedir. Evli bir kadın kocasıyla miras ortaklığı yapmaktan kaçınmış, mirasını kızına bırakmayı tasarlamıştı. Bir başka tabletteyse, oğulla kız çocuğunun mirası eşit olarak paylaşması gerektiği belirtiliyor, kız çocuğunun adı önce anılıyordu. Bir kaç tablette de kocanın sahip olduğu her şeyi karısına bıraktığı; çocukların ancak analarına saygı gösterip bakımını üstlenirse miras alabileceklerini anlatılıyordu.
Kararları veren, her şeyin Tanrıçasına, Yakarıları kabul eden Gökyüzü ve Yeryüzünün Ulu Kadınına; Karışıklıkları yatıştıran Ece İsthar. Göklerin Ecesi'ne, Evren'in Tanrıçası'na, korkunç Kargaşa'da yürüyüp Sevi Yasası'yla yaşam getiren Kişi'ye; Kargaşa'dan Uyum getirdi bize; elimizden tutup sen çıkarttın bizi Kargaşa'dan. Babil, İ.Ö. on sekizinci - yedinci yüzyıl
Erkeklerin yazdıkları yasaları onaylayan bir tanrıya sahip olmak gibi bir üstünlükleri vardır; kadınlar üzerindeki mutlak yetkenin onlara Yüce Tanrı tarafından bağışlanmış olması da bir talihtir. Bütün öbür dinlerin yanı sıra, Yahudilikte, Hıristiyanlıkta ve Müslümanlıkta erkeğin efendiliği tanrısal bir haktır; dolayısıyla tanrı korkusu, ezilen kadınların başkaldırıya yönelik bütün tepkilerini bastırır. Simone de Beauvoir Kadın (İkinci Cins) 1949
İsveç Uppla Üniversitesi'nde Doğu dilleri uzmanı George Widengren de şunları yazar: "Musevi din yasaları aracılığıyla bize kadar ulaşan Tevrat'ın İsrail ulusal yazınının bir bölümü olduğunu gözden kaçırmamalıyız - üstelik bu bölümün en önemli bölüm olup olmadığını da bilmiyoruz. Ayrıca bu güne kadar gelebilmiş bu bölümün bazı parçalarının sıkıdenetime uğradığı ve istenmeyen yerlerin temizlenip yok edildiği açıkça görülmektedir."
Reklam
Başlangıçta İsis vardı: Bilgelerin en bilgesi; bütün varlıkları doğuran Tanrıça, O. Yüce Kadın, iki Mısır toprağının, korunakların, göklerin Yaşam Evinin, Tanrı sözünün Ulu Kadını O. Tek ve Eşsiz. Yaptığı büyük ve olağanüstü işlerde, öbür Tanrılardan daha üstün ve daha bilge bir büyücüydü o. Thebes, Mısır, İ.Ö. on dördüncü yüzyıl
İBRANİ erkeklerine bugün bile günlük yakarılarında "Ey beni kadın olarak yaratmayan Rabbimiz Tanrı, Evrenin Başı, Şükürler olsun Sana" demeleri öğretilir.
Büyük Güneş Tanrıçası Arinna, Sen saygın bir tanrısın. Adın öbür adlardan üstün tutulur, senin tanrısallığın öbür tanrılarınkinden üstün tutulur; yalnız bu mu Ey Güneş Tanrıçası, öbür tanrılar arasında da en saygıdeğer yalnız Sensin; Ey Güneş Tanrıçası en büyük yalnız sensin; yok hayır, hiç bir tanrı seninle kıyaslanacak kadar saygın ya da büyük olamaz... Boğazköy, Türkiye, İ.Ö. on beşinci yüzyıl
Bütün öbür eski insanlarda olduğu gibi, Samilerde de asıl akrabalık bağını oluşturan babanın değil, ananın kanıydı; toplumun bu aşamasında eğer kavim tanrısı soy atası olarak düşünülmüşse, o zaman tapım nesnesinin de tanrı değil, tanrıça olması gerekir.
Reklam
Kutsal kitap firavunlardan özgül adlarıyla söz etmediği için, elimizde kesin kanıtlar yoktur. Ama hem İbrahim hem Yusuf dönemleri on sekizinci Hanedan zamanında geçmiş olabilir;
Asurlu dinadamları Ashur'a bu onuru, salt eski Babil yazıtlarından Madruk'un adını çıkarıp, yerine kendi tanrılarının adını yazarak vermişlerdir. Ama bu iş pek dikkatli yapılmamış, bu nedenle de bazı yerlerde Madruk adıyla kalmıştır.
Aslında kadına hep sabreden-yardımcı kişi işlevi verirken, kadın erkek ilişkisinin doğal biçiminin bu olduğuna inandırılırken, erkeğin en büyük, en önemli işleri başaran kişi imgesini nasıl ve neden kazandığını tam olarak anlamak istiyorsak, insanlık tarihinin bu uzak dönemlerine doğru bir yolculuğa çıkmamız gerekir. Araştırıp bulmak zorunda olduğumuz şey, insan uygarlıklarının kökeniyle dinsel kalıpların ilk gelişimidir. Buysa göreceğiniz gibi, hiç de kolay bir iş değildir.
CİLALITAŞ çağıyla tarihin en eski dönemlerinde bile, birçok kent ve yerleşimde insanlar tahta tanrısal hakla çıkmış gözüküyor; dünyada kalan krallıklar bu gün bile doğrusunun bu olduğunu öne sürmektedir. En büyük ayrım, büyük olasılıkla tanrısal hakkın eskiden bir erkek tanrı tarafından değil, Tanrıça tarafından verilişidir.
Binlerce yıl önce gelişip serpilmiş, tarım, tıp, mimarlık, maden işleme, tekerlekli araçlar, seramik ve yazılı dillerle ilgili yeni buluşları en eski zamanlardan taşıyıp getirmiş Tanrıça'ya tapan uygarlıklar yavaş yavaş ezilip yok edilmiştir. Gerçi Hint-Avrupalılar birçok değişikliğe önayak olmuştur ama, sonradan kadın tanrı tapımını yaşatıldığı her yerde bastırıp yok etme görevini, önce İbraniler, sonra da Hıristiyanlar üstlenmişti.
528 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.