Tanzimat ve Bulgar Meselesi kitaplarını, Tanzimat ve Bulgar Meselesi sözleri ve alıntılarını, Tanzimat ve Bulgar Meselesi yazarlarını, Tanzimat ve Bulgar Meselesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Vidin isyanı genel
bakımdan, içtimai olduğu
kadar millidir de. Asilerin başları bütün Bulgaristanı ayaklandırmaya çalışmakta ve Sırbistan gibi muhtar bir Bulgar beyliği kurmak gayesini
gütmekte idiler, onlar durumları hakikaten çetin ve isyana elverişli olan Vidin köylüleri gibi bütün Bulgar köylü kitlelerini arkalarından sürükleyeceklerini umuyorlardı. Gerçekten isyan sırasında
yayılan haberler bütün Bulgarlar arasında heyecan uyandırmakta idi.
İsyanın umumiyetle Tanzimat tarihi bakımından önemli neticelerinden biri de, hükümetin aynı tarihlerde, idari sahada aldığı
birtakım yeni İslâhat kararlarıdır. Meselâ böylece bütün İmparatorluk dahilinde valilerin mahallî meclisler karşısında salâhiyetleri
genişletilmiş, Bosna ve Vidin gibi bir toprak aristokrasisinin hakim olduğu yerler sıkı bir şekilde merkeze bağlanmış ve neticede
bu tarih, Tanzimatın İmparatorluğu merkezileştirme politikası bakımından da mühim bir tarih olmuştur.
Nihayet son olarak işaret edelim ki çıkarılan hattı hümâyûnlar
ve nizâmnâmeler üzerinde yapılan incelemeler, bizi Tanzimat tarihinin içerisine
ulaştırmaz; Tanzimatı
hakikî olarak ancak
onun, İmparatorluğun türlü bölgelerinde her türlü hususî şartlarla
kaynaşarak meydana çıkan canlı vakıalarında görebiliriz.
Araştırmalarımız bize, XIX. uncu asrın ilk yarısında da Bulgarların bir millet olma yolunda büyük gayretler
yaptığını, Bulgar milletinin çöküş devrinde
Osmanlı tarihinin
gidişi üzerinde kuvvetle müessir bir âmil olarak meydana
çıktığını göstermektedir. Bilhassa asrın tam
ortasında, yabancı
tarihlerde olduğu kadar bizim tarihlerde de pek bahsi geçmeyen,
fakat her bakımdan büyük önemi olan Vidin
ayaklanması
bunu bütün açıklığıyla ortaya koymaktadır.
işte Vidin havalisinde bu zahirî Islahat teşebbüsünden on sene
sonra baş gösteren ayaklanma, doğrudan doğruya bu toprak meselesine bağlıdır. Esasen bu on sene zarfında da vaziyet iyileşeceğine
reaya aleyhine daha ziyade kötüleşmiştir. Tanzimatçılar, fiilî neticelerini düşünmeden toprak siyasetinde tatbika çalıştıkları liberal
prensiplerle, mirî arazi mutasarrıflarının haklarını, tam mülkiyete
yaklaşacak şekilde genişletme yolunu tutmuşlardı. Meselâ 7 Cema-
ziyülûlâ 1263 (23 nisan 1847) tarihli bir resmî tebliğle mirî arazi
üzerinde kız evlâtların da erkek evlât gibi veraset hakkı tanındı.
Daha sonra çıkarılan diğer kararnamelerle bu istikametteki cereyan
inkişaf etmiş ve mirî toprak üzerindeki tasarruf hakkı mutlak mülk
telakkisine gittikçe daha çok yaklaşmıştır. Böylece vaktiyle toprağı işletmek üzere tasarrufu altına alan
mirî arazi sahipleri ve
tabiî bu arada Vidin ağaları yavaş yavaş bu köylerin hukuken de
hakikî sahibî vaziyetine geçmeğe başlamışlardır. Neticede bu tedbirler, esasen gergin olan İçtimaî
münasebetlerin daha
ziyade kötüleşmesine yardım etmekten
başka bir sonuç vermemiştir.
Gerçekten
reayanın asıl maksadının da ağaları kaldırarak toprağı kendisine
verecek bir inkılâp olduğu 1850 Vidin isyanında açık bir şekilde
görülmektedir.
Bütün bunlar gösteriyor ki, gayeleri bütün bulgaristan ayaklandırarak hiç olmazsa Sırbistan gibi muhtar bir idare temin etmek olan bu komiteciler, garbî Bulgaristan'da ve
Sırbistan'da oldukça geniş bir teşkilât kurmuşlardı ve 1850 Vidin
isyanının çıkması ile doğrudan doğruya alâkadardılar, isyan es
nasında hükümetçe bunlardan en azılıları tevkif edildiyse de hoşnutsuzluğun artıp hadisenin büsbütün büyümesine meydan vermemek
için bütün işe karışmış olanların tevkifine gidilmedi.Sonradan
G o s p o d a r l ı k meselesi
yüzünden reaya arasında heyecan
devam ederken de bu komiteciler yeniden bir isyan çıkarmağa
yeltendiler, fakat muvaffak olamadılar. Hükümet, bunlardan en
azılılarını yakalayıp
Anadolu'ya sürgün etmeği düşündü. Fakat
sonunda yine cezrî bir karar verilemedi. Nihayet tahrikât tesiriyle
heyacan gittikçe arttığından Rıza paşa yeniden bazı tevkiflerde
bulunmak mecburiyetinde kaldı. Bu tarihlerden sonra da Vidin
mıntıkasında tahrikât ve heyacan hiçbir zaman eksilmemiş ve
Babı Ali hemen her bahar yeni bir isyan tehdidi karşısında bulunmuştur.
Gözden geçirdiğimiz vesikalara göre, 1840 yılından 1850
tarihine kadar bu tahrikâtın yine en faal olanı, Sırbistan, Ro
manya ve Besarabya’da yerleşmiş, yahut o taraflardaki ihtilâlcilerle
münasebete
girmiş bulunan bulgar komitecilerinin tahrikâtıdır.
Burada şuna da işaret edelim ki Bulgarların istiklâl faaliyetlerinde
millî maarif hazırlıkları, isyan komiteleri gibi mühim hareketler
umumiyetle Memleketeyn’de teşkilâtlandırılmış olmakla beraber,
Sırbıstanda çalışan komitecilerin de, bilhassa Garbı Bulgaristanda
görülen isyan hareketlerinde, büyük rolleri olmuştur.
En büyük tahrikât yine bizzat bulgar komitacıları tarafından
gelmekle beraber Rusyanın bu tarihlere duğru Balkanlarda ajanları
vasıtasile faal surette tahrikâta giriştiğini gösteren deliller de vardır.
Fakat Rusların tesirini yalnız, ajanları vasıtasiyle yaptığı tahrikâta
hasretmek doğru değildir. Çarlığın ananevî Ortodoksluk siyaseti,
Osmanlı devleti ile yaptığı Balkan harpleri, Romanya, Yunanistan
Sırbistan üzerindeki himaye teşebbüsleri, mütemadi müdahaleleri,
Bulgarlar için daha az tesirli bir teşvik ve tahrik kaynağı olmu
yordu. Daha 1807 de, Rus orduları Balkanlara doğru ilerlerken,
yukarda kendisinden bahsettiğimiz bulgar millî mübeşşirlerinden
Vraça peskoposu Sofroni, Bulgaristan’ın kurtarılması için Çar’dan
imdat dilemekte idi.