Tarih Boyunca Yemek Kültürü

Murat Belge

En Beğenilen Tarih Boyunca Yemek Kültürü Gönderileri

En Beğenilen Tarih Boyunca Yemek Kültürü kitaplarını, en beğenilen Tarih Boyunca Yemek Kültürü sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Tarih Boyunca Yemek Kültürü yazarlarını, en beğenilen Tarih Boyunca Yemek Kültürü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Gilead'da bir merhem var / Yaralıyı iyi eder / Gilead'da bir merhem var / ruhtan günahı siler" *Gilead, Şeria'nın doğusundaki eski Filistin topraklarının adı.
İnsanlar her zaman ağaçlardan daha zararlıdır.
Reklam
Bir Çinli yediği yemeği bıçak filan gibi kesici aletlerle mıncıklamayı, yemeğe karşı bir saygısızlık, bir günah sayar. Bu nedenle, yenecek şeyler önceden kesilip hazırlanır (yani bu zorunlu ''barbarlık'' sofra öncesine alınmış olur), sofraya her şey bir lokmada yenecek boyda gelir. Yemeğe bu saygının yanında, Çinli, nesnelerin özüne saygı duyan, bu özü bozmamaya çalışan bir kişidir.
Marie Antoinette'in, "ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" sözü, dolayısıyla, her bakımdan aydınlatıcıdır. Olup bitenleri bütün çelişkileriyle anlatır. Tek kusuru, bir durumu kusursuz özetleyen çoğu söz gibi, aslında söylenmemiş olmasıdır. Kraliçe "brioche" demişti. Bu, pasta gibi pahalı bir şey değil, mayalı bir ekmek cinsiydi.
Boğma rakı kokusu!...
Ellilerin sonlarında olmalı, kaçak rakı yapan bir çetenin mahkemesi haberini gazetede okuduğumu hatırlıyorum. Çok ilginç bir bilirkişi raporunu gazete iktibas etmişti. Adamlar belli ki "Rakıyı kendimiz yapmadık, Tekel rakısını satıyorduk" diye savunmuşlar kendilerini. Bilirkişi de rakının Tekel'den çıkmadığını kanıtlıyor. Bir kere bu rakının 45 derece olduğunu söylüyor ve Tekel'de değil Yeni Rakı, Kulüp'ün bile aslında nadiren bu dereceye çıkabildiği bilgisini veriyor. Buna ele geçen rakının iyi dinlenmiş olduğunu ekliyor ve Tekel rakılarının hiç bu kadar dinlenme imkânının bulunmadığını belirtiyor. Sonuç olarak, bu rakı her bakımdan nitelikçe Tekel rakısından üstün olduğu için ancak kaçak olabilir diyor ve adamların suçluluğu kanıtlanıyor.
Yemek yerken okumayınız!
Doğada hayvanların çoğu bulduğu her şeyi yemeyi öğreniyor, öğrenmek zorunda kalıyor (hele güçsüzse); yani, bir anlamda, "et"ten "ot"tan önce, "obur" oluyor; dolayısıyla atalarımız da, herhalde, "avlanmak" diye tanımlanacak bir etkinliğe girecek aşamaya gelmeden önce, bunu gerektirmeyen boyda bosta başka -yakalayabildikleri- hayvanları yemekte kusur etmiyorlardı. Atalarımızın bu alanda yaptıkları, şimdiki "yemek zevki" ölçülerinden bakıldığında bir hayli mide bulandırıcı olmalıydı. "Yemek için mi yaşamalı, yaşamak için mi yemeli" sorusuna değinmiştim. İmdi, ilk insanlar kesinlikle yaşamak için yiyorlardı. Ben "ne yediklerini" anlatmaya devam ederken, siz de o soruya vereceğiniz cevabı yeniden gözden geçirin. Evet, böcek yediklerine kesin gözüyle bakabiliriz. Hem konuyu "bilimsel" açıdan ele alınca bunun bir sakıncası yok, tersine faydası var: Böceklerde protein oldukça fazla. Bugün de bazı bölgelerde yaşayan Araplar ve bazı Afrika kabileleri büyük bir zevkle çekirge yiyor. Elime geçen bir Kenya yemek kitabında çekirgenin bazı tariflerini görmüştüm - yapmayı denemedim. Biraz daha midenizi bulandırmak üzere, "leş" yemelerinin de kuvvetle muhtemel olduğunu ekleyeyim. Kaldı ki, eti pişirerek yumuşatma yöntemleri icat olunmadan önce, zaten avlarını bekletmek, yani bir anlamda "leş" haline getirmek durumundaydılar. Öyleyse, buldukları leşi niçin reddetsinler?
Reklam
62 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.