Yemek yemek de başlı başına bir kültür, bir yaşam biçimi aslında. Hani "Bana ne yediğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim" denecek kadar belirgin farklar var her toplumun yemek kültüründe. İnsanoğlu var olmaya başladığından itibaren doğada gördüğü her canlıyı nasıl yiyeceğe dönüştürebileceğinin hesabını yapmış sanki. Doğal olan her şeyin ilk haliyle yenmesi mümkün değil muhakkak, hatta öldürücü zehirler taşıyanı bile var.
İlk yenmeye başlayan bal mesela, düşünün kaç kişi telef oldu o balı tatmak için arıdan korunmayı öğrenene kadar. Zehirli bitkileri zehirlerinden arındırıp yemenin yolunu bulmak için insanoğlunun gösterdiği inat da olasılıkla büyük zaiyata sebep oldu. Ama sonuçta, bin bir yol deneyerek, her kültür bugünkü zengin yemek yeme alışkanlıklarını yarattı. Şimdi bütün dünyada birbirinden lezzetli, zengin yemek kültürleri var, ama kaynaklar artık o kadar zengin degil, bu da bizim açgözlülüğümüzün bir sonucu.
Latif Demirci'nin çizgileriyle zenginleştirdiği Tarih Boyunca Yemek Kültürü bizi belli başlı bütün yemek kültürleri konusunda bilgilendirirken eğlendiriyor da. İştahımızı açtığı da ayrı bir konu tabii..