Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında

Caner Taslaman

Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında Gönderileri

Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında kitaplarını, Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında sözleri ve alıntılarını, Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında yazarlarını, Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsanların doğru veya yanlış uygulamaları metodunuzun temeli olmaz olamaz. İnsanlar ve siyasi sistemler Allah'ın istediklerine göre mi şekillenmelidir, yoksa Allah'ın dini bunlara göre mi şekillendirilmelidir? İnsanların ve siyasi sistemlerin eylemleri Allah'ın dinine uymayınca, Allah'ın dininin hükmünün "tarihsel" olduğunu ve uygulanamayacağını söylemek insanlara ve siyasi sistemlere Allah'ın üzerinde bir değer atfetmek olmaz mı?
Haramlar: Şirk, katillik, çalmak, zina, faiz, içki, kumar, fal okları, leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, anne babanın hakkının çiğnenmesi, rüşvet, ticarette hile, kıacası Kuran'da yasaklanan her şey haramdır ve bunları yapmamak gerekir. Bir tarihselci de bu haramlardan kaçınabilir ama "O dönemde domuz pis olduğu için yenmiyordu, günümüzde temiz olduğu için yenebilir" diyecek birisine, tarihselcinin verebileceği tutarlı bir cevabı yoktur. Bu yüzden "Bir tarihselciden fazla olarak uygula- lan nedir" sorusu boş ve anlamsızdır. Ayrıca tarihselci söyIemlere inanıp da bu haramların bir kısmın işlemeye başladığına tanıklık ettiklerimizin veballeri de tarihselcilerin boyunlarındadır.
Reklam
ibadetler: Abdest, vakitli namaz, zekat, oruç, hac, cihad, Allah'ı çok anmak ve diğer Kuran'da emredilen ibadetler. Bir tarihselci de bunları yapıyor olabilir ama bir tarihselci bunların tarihsel olmadığını neye dayanarak söylüyor, tarihsel olanla olmayanın sınırını nasıl konulması gerektiğini gösteremediğiniz için, kendi yaklaşımınızda bu ibadetleri uygulasanız da mantıki temelin de ne diyorsunuz."O dönemdeki Araplar susuz ortamda pis olduğu için abdest emredilmiş, biz bugün duş alıyoruz, temiziz, abdest o dönemin Araplarınaydı" diye uyduruk bir söyleme bile bu yaklaşımınızla tutarlı bir cevap veremezsiniz.
“O dönemin Arapları çöldeydi, susuzdu; bu yüzden onlara ahirette bahçeler, ırmaklar vaat edildi.” Bu arada ben Bosna kökenliyim; Bosna’nın hemen her yeri çok yeşildir ve her tarafından ırmaklar akar. Ama gidip bir Boşnak’a idealize ettiği ahiret tasvirini sorsanız, o bile size çölden ve susuzluktan bahsetmez, yine suların aktığı, yeşillik bir ortamı ideal bir ortam olarak görür. Bu tip olgular üzerine birazcık düşünselerdi, Kuran’ın hitabında, Arap coğrafyasının değil de insan fıtratının merkeze alındığını rahatlıkla anlayabilirlerdi.
Kuran’daki ayetlerin maksadının çok önemli olduğu kanaatindeyim. Birisi “Ayetlerin maksadı içeriğinden daha önemlidir” derse, buna da itiraz etmem. Ayetlerin maksadını bir kenara bırakıp da hile-i şeriyyelere İslam’ı açmak, İslam’ın içini başka türlü bir boşaltma hareketidir. Fakat birisi, “Ben ayetin maksadına bakarım, ayetin içeriği Allah’tan bile olsa bu içeriği boş veririm” anlamına gelecek şekilde hareket ederse “Orada dur” demek gerekir. Allah bazı ayetlerinde “israf etmeyin” gibi hedefleri koymuş, bu hedeflerin içinin nasıl doldurulacağını insanlara bırakmış, bu hedeflere ulaşmanın yol haritasını bütünüyle vermemiştir. Tarihin değişen koşullarında Kuran’ın koyduğu bu tip hedeflere ulaşmak için değişik yollar izlenebilir; bunlar Kuran’ın tarihsel değişimlere uymasında esnek bıraktığı alanlardır. Ama Kuran’ın içerik verdiği, yani yolun nasıl olduğunu tarif edip de “Yap” dediği hususta, bize düşen “İşittik ve itaat ettik” demektir. Aksi davranışta faiz yasağı, namaz emri, zina yasağı, oruç emri gibi hemen her hüküm için bir maksat düşünülebilir ve birileri bu maksatları söz konusu emir ve yasaklara uymadan da gerçekleştirebileceklerini iddia edebilirler.
77 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
yine caner taslaman ve yine anlaşılır bir dille anlatım diyerek başlamak istiyorum. 77 sayfalık kısa gibi görülen fakat üzerinde durulması ve notlar çıkarılması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. bilmeyenleriniz için öncelikle tarihselcilik kavramından söz etmek istiyorum. tarihselcilik; Kur'an-ı Kerim'in indiği döneme, indiği coğrafyaya, indiği millete ve indiği kültüre özel olduğu, dolayısıyla Kur'an'ın hükümlerinin o günler için o coğrafya için geçerli olduğu, Kur'an'ı Kerim'in hükümlerini günümüze getirmenin, aktarmanın, uygulamanın mümkün olmadığı iddiasıdır. caner taslaman, tarihselciliğin sunduğu iddiaları anlaşılır bir ifadeyle açıklamıştır. zaten kendisi de kitabın amacının "burada sadece Kuran’ın İlahi olduğunu ifade ederken onu tarihsel olarak göstermeye çalışanların çelişkileri gösterilmeye çalışıldı" diye belirtmiştir. kesinlikle okunması gereken kitaplardan biri olduğunu düşünerek, mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum. okudukça keyif alacağımız ve çokça düşüneceğimiz kitaplarla buluşmak temennisiyle. sevgiyle kalın kitap severler
Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında
Tarihselcilik: Çelişkiler BataklığındaCaner Taslaman · İstanbul Yayınevi · 2016211 okunma
Reklam
77 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
''...Birincilerin kutsalı atalarıdır, ikincilerin kutsalı Batı medeniyetidir. Bizim için kutsal Kuran'dır, ne gelenek ne de Batı medeniyeti Kuran Üzeri Kuran'ı değerlendirebilecek bir kaynaktır. Eğer ''Kuran Allah'tandır.'' diyorsanız bu inancın mantıksal gereği budur.''
Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında
Tarihselcilik: Çelişkiler BataklığındaCaner Taslaman · İstanbul Yayınevi · 2016211 okunma
77 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Hemen okuyup bitirdiğim bir kitap oldu. Sanki hemen yazılıvermiş, basılıvermiş izlenimi uyandırıyor. Öyle de olabilir bilemem. Ancak belirtmem gereken önemli bir nokta var. Burada bilimsel yaklaşımı ve tarihsel yaklaşımı bilmeyen insanlar ne yapacaklar? Konuya hâkim olmayan insanlara kesinlikle hitap etmiyor. Konuya hâkim olanlar için de oldukça yetersiz diyebilirim. Müslümanlar birbirini dışlamak ayrışmak yerine bir araya gelmek için çözüm yolları arasaydı daha farklı bir durumda olabilirdik. Bu konuda sözü geçen öncülük edenlerin sorumluluğunu anlatmama gerek yok zaten. Konuyu iyi bildiğim için hocanın demek istediğini iyi anladım. Ama bir çok kişinin anlamayacağına eminim.
Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında
Tarihselcilik: Çelişkiler BataklığındaCaner Taslaman · İstanbul Yayınevi · 2016211 okunma
Evet konu çokeşlilikten kertenkeleye yer sofrasına geldi.(=
s. 70'te "bir şeyler demekle sorunun cevabını vermek arasındaki farka dikkat edin. Bu görüşleri ileri sürenlerin, bu soruya tutarlı bir cevap vermesi mümkün değil. Ama bir de siz deneyin ve sonucu görün..." diyen abi çokeşliliğe cevap veriyor. (= Çok-eşlilik: Tarihselcilerin yaptığı en büyük yanıltmacalardan biri, günümüzde birçok kimsenin uygulamadığı çokeşlilik gibi İslam’ın haram kılmadığı ama İslam’ın emir ve tavsiyesi de olmayan meseleleri, sanki bunları uygulamak İslam’ın emir veya tavsiyesiymiş gibi “Tarihselci olmayanlar haydi çok-eşlilik yapsanıza” gibi bir mugalatayla sunmaktır. İslam’ın tarihin farklı dönemlerine ve farklı coğrafyalarına uygun bir din olmasını mümkün kılan en önemli unsurlardan biri helal dairesinin genişliğidir. İslam’da kertenkele yemek de yememek de, çokeşlilik yapmak da yapmamak da, yer sofrasında oturmak da oturmamak da helaldir. Fakat “Tarihselci olmayanlar haydi kertenkele yesenize” veya “Haydi yer sofrasında yemek yesenize” diyerek, helal olanla emir ve tavsiye olan arasındaki farkı karıştırmak (daha doğrusu aradaki farkı bile bile tahrif etmek) ne kadar bariz bir hataysa, tezleriniz destek kazansın diye çokeşlilik konusundaki mugalatalarınız da böylesi bir tavırdır.
Düşünselerdi derken? Senin Bosna düşüncen gibi mi mesela? (=
“O dönemin Arapları çöldeydi, susuzdu; bu yüzden onlara ahirette bahçeler, ırmaklar vaat edildi.” Bu arada ben Bosna kökenliyim; Bosna’nın hemen her yeri çok yeşildir ve her tarafından ırmaklar akar. Ama gidip bir Boşnak’a idealize ettiği ahiret tasvirini sorsanız, o bile size çölden ve susuzluktan bahsetmez, yine suların aktığı, yeşillik bir ortamı ideal bir ortam olarak görür. Bu tip olgular üzerine birazcık düşünselerdi, Kuran’ın hitabında, Arap coğrafyasının değil de insan fıtratının merkeze alındığını rahatlıkla anlayabilirlerdi.
Reklam
İş bu sözün sahibi profesördür. (=
Dünyadaki bir ülkenin bir şehrini anlatan bir kitap bile Kuran’dan daha kalın olup da yine o şehri tam olarak anlatamıyorsa; Kuran’ın ahiretle ilgili bütün olguları değil fakat bir kısmını aktardığı bellidir. Zaten bunun aksini düşünen de olmamıştır.
Eğer Kuran’ın birçok hükmü uygulamadan kalkacaksa Allah’ın yeni bir din gönderip kendi hükümlerini kendisinin iptal etmesini beklememiz gerekmez miydi?
Nerede Kur'ân'a güvenebileceğini söyleyen bir izah yapılsa, ateistlerden önce bir tarihselci yetişip, izahı boşa çıkarmak için debeleniyor.
105 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.