Spinoza’nın, döneminin felsefesine “bir bedenin ne olduğunu” bilmediklerine ilişkin yönelttiği eleştiri, yalnızca onların bedene sâhip bir varlık olarak insanı biyolojik yönüyle tanıma açısından eksikliklerine işâret etmez. Daha önemli olan, onun bedene ve maddeye yaptığı bu vurgunun etik ve politik boyutudur: İnsanın eylemlerini, onun “doğal” hakkını bilmek, onun bedeninin yapabileceklerini, gücünü bilmeyi gerektirir.