İlk defa ilkokul 4. Sınıfta okumuştum. Yılbaşı çekilişinde arkadaşımın almış olduğu bu kitap yıllardır benimle. Bakar mısınız bir de jelatinle paketlemişim ve ilk sayfasına adımı soyadımı yazmışım. Ne güzel şey çocuk olmak ve ne güzel şey en güzel hediyenin bir kitap olması.
Kesinlikle bir çocuk kitabı değil, her yaş grubuna hitap eden, içindeki çocuk ruhu kaybetmeyen herkesin kitabı. Bu kitap yüreğinize dokunacak. Bir çocuğun gözünden yetişkinlerin yaşantısına, fikirlerine ve hayata bakış açılarına farklı bir pencereden misafir oluyoruz. Kitapta yetişkinlere öğütler ve tavsiyeler veriliyor, monoton hayatlarına eleştiriler yapılıyor.
Bir pilotun uçağıyla kaza yaparak sahra çölüne inmesiyle ve Küçük Prensle yolunun kesişmesiyle hikayemiz başlıyor.Asıl mesleği pilot olan yazarımız, aslında eserde küçük prens olarak nitelendirdiği kahraman kendi içindeki “küçük çocuk“ muş. İç dünyamızdaki küçük çocuk yani özümüz, kendimiz. Eseri okuduğunuz zaman söylemek istediğimi anlayacaksınız.
Her paragrafında, her satırında derin anlamlar taşıyor ve okuduğunuzda şöyle birkaç dakika o paragraf hakkında kendinizi düşünürken buluyorsunuz.
Küçük bir çocuğun gözünden paranın, ünvanın, mevkinin ve dünyada değer verilen birçok şeyin aslında ne kadar değersiz olduğunu gözler önüne seriyor.
Kitaptan en sevdiğim cümle “Çölü güzelleştiren bir yerlerde bir kuyu saklıyor olmasıdır.” Biz yetişkinlerinde içimizde bir yerlerde bir kuyu bulması umuduyla.
Küçük Prens ve gerçekleriyle tanışın çok geç kalmadan.