En Yeni Tilki, Baykuş, Bakire Sözleri ve Alıntıları
En Yeni Tilki, Baykuş, Bakire sözleri ve alıntılarını, en yeni Tilki, Baykuş, Bakire kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Uyandığımız andan itibaren yaşadığımızı sanıyoruz. Hayır, aslında yaşamıyoruz. Sadece rüyalarımızda gittiğimiz yerlerde var oluyoruz. Rüya görmeyi seviyorum. En azından onların içine girdiğimde, uyanıkken yaşadıklarımdan kaçabiliyorum...
Berk'e göre , vicdan sahibi olmayanların, duyarsız davranarak hayatlarını çok kötü bir şekilde etkiledikleri başka insanlarla yeniden karşılaşıp birlikte yaşamaya mahkum edilmesi en mükemmel cezaydı..
Uyandığımız andan itibaren yaşadığımızı sanıyoruz. Hayır, aslında yaşamıyoruz. Sadece rüyalarımızda gittiğimiz yerlerde var oluyoruz. Rüya görmeyi seviyorum. En azından onların içine girdiğimde, uyanıkken yaşadıklarımdan kaçabiliyorum...
"Bir zamanlar, simsiyah saçları omuzlarından aşağı dökülen, yeşil gözleriyle kendisine bakanları büyüleyen, gülleri, kitapları, rüzgar çanlarını çok seven bir kız varmış. Tilkiler ve baykuşlarla dolu bir evde, insanları imrendirecek kadar güzel giysiler içinde, masallardaki gibi bir hayat yaşarmış. Onu uzaktan tanıyanların gözünde, çok şanslı biriymiş. Oysa bu kızı yakından tanısalar, hiç de şanslı olmadığını, hatta dünyanın en mutsuz insanı seçilebileceğini hemen anlarlarmış. Ancak bu kızı gerçekten tanıyan hiç kimse yokmuş. Hiç kimse... Kız, sonsuz güzellikteki bir gül bahçesinde, yağmur sonrası yaprakları ışıldayan güller gibiymiş ama yapraklarında biriken yağmur damlaları değil, gözyaşlarıymış. Peri masallarındaki kahramanlara benzeyen bu kız, güzelliğini, iyiliğini, masumiyetini her gün biraz daha kaybederek solup sararmış, kış vakti buz tutan güllere dönmüş ve hatıralarda öyle kalmış."
Bir zamanlar, simsiyah saçları omuzlarından aşağı dökülen, yeşil gözleriyle kendisine bakanları büyüleyen, gülleri, kitapları, rüzgar çanlarını çok seven bir kız varmış. Tilkiler ve baykuşlarla dolu bir evde, insanları imrendirecek kadar güzel giysiler içinde, masallardaki gibi bir hayat yaşarmış. Onu uzaktan tanıyanların gözünde, çok şanslı biriymiş. Oysa bu kızı yakından tanısalar, hiç de şanslı olmadığını, hatta dünyanın en mutsuz insanı seçilebileceğini hemen anlarlarmış. Ancak bu kızı gerçekten tanıyan hiç kimse yokmuş. Hiç kimse... Kız, sonsuz güzellikteki bir gül bahçesinde, yağmur sonrası yaprakları ışıldayan güller gibiymiş ama yapraklarında biriken yağmur damlaları değil, gözyaşlarıymış. Peri masallarındaki kahramanlara benzeyen bu kız, güzelliğini, iyiliğini, masumiyetini her gün biraz daha kaybederek solup sararmış, kış vakti buz tutan güllere dönmüş ve hatıralarda öyle kalmış.