Toprağın Altında kitaplarını, Toprağın Altında sözleri ve alıntılarını, Toprağın Altında yazarlarını, Toprağın Altında yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yalnız kaldığında hiçbir cevap bulamamasına karşın, yaşamdaki eşitsizliklerin neden hep yoksulların başına geldiğini sorgulardı. Neden birkaç kişinin işe yaramaz ihtişamını lüksünü sağlamak uğruna kan ter içinde kalmaları gerekiyordu?
Tüm mazlumlar birleşip zalimlerin üzerine elleri arkadan bağlı bile yürüse, bugün kanımızı içenlerin, iliklerimizi emenlerin gururunu bir anda yıkarız. 
Emek…
Ne kutsal bir kelimedir..
Bazen uzun bir zamana yayılan, çoğu zaman yorucu, titizlikle üstüne titrenilen bir işin yapılması için harcanan beden ve zihin gücüdür, emek.
Peki emekçi …
Üretim araçlarından yoksun olan ve “emeğini” anamalcılara bir ücret karşılığında satarak geçimini sağlayan kimse.
Şili edebiyatının en büyük isimlerinden biri olan yazar, dilimize çevrilen bu ilk eserinde odağına “emekçiler”i almış.
Ekmeğini yerin metrelerce altında çalışarak kazanan, yaşamları “çile” ölümleri “kader” madencilerin hayatını dillendirmiş.
Çocuk işçiler, bedelini canıyla ödeyen babalar, açlık ve sefalete direnen anneler emeğin öznesi.
Çekilen acının, verilen mücadelenin ve emekçinin emeğinin karşılığını alamamasının evrenselliği ise insanlık ayıbı.
Bizim de hiç yabancısı olmadığımız tanıdık hikayelerin, tanınmayan karakterleri…
Şili kömür endüstrisinin başkenti olan Lota’da doğan ve çalışmak için okulunu erken yaşta bırakarak bir maden işletmesinin deposunda işçilik yapmış olan yazarın
sinematografik anlatımı tam da bu yüzden doğrudan gözlem, karakter tahlili ve duyarlılık arz ediyor.
Toprağın Altında / Baldomero Lillo
Çeviren: Banu Karakaş
Şili edebiyatının en büyük isimlerinden Baldomero Lilli’nun Banu Karakaş çevirisi ile dilimize kazandırılan ilk eseridir #toprağınaltında. Yazarın Sub Sole (Güneşin Altında) ve Sub Terra (Toprağın Altında) isimli eserlerinin birleştirilmesinden oluşan on altı öykü içeren bir derleme
Kaderin tersliklerine karşı mücadele içinde olan herkes tarafından terk edilmişliği ve kendilerine karşı her türlü adaletsizliğe, kötülüğe izin verildigini kabul etmek lazımdı.
Öyküler...
Şili Edebiyatı'ndan uzun zamandır okuma yapmadım. O yüzden bu öyküler hem çok dokundu hem de üzerinde düşündürdü. Yazarın özellikle 1867 doğumlu olması benim ayrıca ilgimi çekiyor çünkü o yıllarda yaşamış bir insanın öykülerinde neler anlattığını her zaman merak etmişimdir.
Kitabın içinde çok çeşitli konularda öyküler var ama beni en çok madencilerle ilgili olanlar etkiledi diyebilirim. Ben de hayatımda ilk kez bir öykü yarışmasına katıldığımda konu madencilerdi. Ne çok hikaye çıkıyor düşününce. Bir de 12 Numaralı Kapı öyküsündeki küçük çocuğu düşündüm okurken. Yaşamda ne çok onun gibi hayatı olan çocuklar var, başka çaresi olmayan.
Düşününce yaşamın işçileriyiz bizler de, kimi yerin altında kimi üzerinde mücadele ediyor. Herkesin hikayesi biraz aynı biraz farklı. Kiminin yüzü kömür karası kiminin yazgısı... Günün birinde ise herkesin öyküsü bir yerde son bulacak ama önemli olan bu yolculuktaki manzaramız ve yol arkadaşlarımız olacak belki de kimbilir aklımızda son kalan.
Öykülerdeki o yoksunluk, yoksulluk ve bir şeylerin eksikliğini hissediyorsunuz. Ama insan yaşamın içinde yol almaya devam ediyor. Arzuları, istekleri ve her tür duygularıyla.
Şili edebiyatının önemli yazarlarından,
eleştirel gerçekçiliğin temsilcisi olarak tanınan #baldomerolillo ‘nun babası José Nazario Lillo Robles ,servetine servet katmak için bir dönem altın madenlerinde çalışmış. Lillo’da gençlik yıllarında madenlerde çalışıp madencilerin zorlu yaşam koşullarına bizzat şahit olduğu için gördüklerini
O canavar ki daha büyümemiş çocukları anaların kucağından koparıp alıyor, efendilerin acımasız dayağını da bu eğri büğrü tünellerdeki kayaların dokunuşunu da aynı metanetle kabul eden kölelere çeviriyordu.
“Fikrin, o ilahi tohumun asla filizlenemeyeceği köle beyinlerinin karanlığında tek bir entelektüel kıvılcım dahi çakmadan, durmaksızın çalışan sefiller, ebedi bir göreve mahkum edilmiş birer Sisifos’tu adeta.”