"güneşin bulutları sıyırarak
dünyamı aydınlatmasını bekliyorum
camın arkasında
karşı dağlar kapkara
karanlık kuşlar
bir yerlere kona kalka
ışıtıyor karanlığı
ardından toplaşıp
yumak olup
uzaklaşıyorlar
bilmediğimiz o yere
dünyanın benimle
birlikte aydınlığı beklemesi de
çok anlamlı geliyor bu sabah"
Leyla Erbil'in son romanı Tuhaf Bir Erkek, kendi ifadesiyle Kalan'dan doğma bir anlatı. 2011-2013 yılları arasında ülkenin başında dolanan kara bulutların kaosu şimşek gibi üzerimize çaktığı, çoluk çocuk, ağaç, hayvan demeden hepimizin ölüm fermanının adım adım tek tek imzalandığı yıllar, ne kadar uzak geliyor ama ne kadar yakın değil mi? Topu topu toplasan 10 yıl ediyor altı üstü, 10 yıl koca bir insan ömründe ne kadar çok ne kadar az, 10 yıl bir ülkenin tarihinde ne kadar kanlı ne kadar yaldızlı?
Gorgo hala burada, Mefistofeles misali baş köşesinde izliyor dünyamızı.
Neredeyse bütün eserlerini okudum Leyla Erbil'in, kendine has üslubu hem bireysel hem toplumsal anlattıklarının özleşmesine dair o eşsiz anlatımını her eserinde apayrı hissettim, bu yılın sonunda bütün eserlerini kronolojik olarak tekrar okumak istiyorum.