Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Türkçenin Kurtuluş Savaşı

Tahsin Yücel

Türkçenin Kurtuluş Savaşı Gönderileri

Türkçenin Kurtuluş Savaşı kitaplarını, Türkçenin Kurtuluş Savaşı sözleri ve alıntılarını, Türkçenin Kurtuluş Savaşı yazarlarını, Türkçenin Kurtuluş Savaşı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
96 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 saatte okudu
Türkçenin Kurtuluş Savaşı, daha evvel de bahsettiğim üzere, Dil Devrimi ve Sonuçları kitabındaki ikinci kısımdır. Öbür kitap daha yenidir, bu ise eski basımdır. Bu eski basımda o birleştirilmiş iki kitabın birisi bulunur. Aynı zamanda bu kitap anlatmak istediği konu bakımından da önemlidir, gereken önemin de verilmesi gerekmektedir. Bu büyük dilin, Türkçenin, Türkçemizin toplum içindeki serüveni ve korunması sürecini görmek; anlamak ve açıklamak gerekmektedir. Çünkü günümüzde de kıymetli Türkçemiz art niyetli insanlarca kötüleniyor, beğenilmiyor, hiçbir şey olmasa bile içerisine yabancı kelimeler alınarak dilimiz özünü kaybediyor, kaybettiriliyor. Ve en acı olanı da bunun zamana ayak uydurularak tolere edilerek, umursamayan ve başka dillerden kelimeleri alarak normalmiş gibi kullanan insanların artması. Bizler dil devrimini, Türkçe kabul ve kullanımı zaten zamanında Farsça ve Arapça gibi dile girmiş yabancı kelimeler yüzünden yapmıştık. Bu kadar reformu yeniden yapacak bir insan daha gelmeyeceğine göre, dilimizi korumak zorundayız vesselam. Hepimize iyi ve bilinçli okumalar dilerim..
Türkçenin Kurtuluş Savaşı
Türkçenin Kurtuluş SavaşıTahsin Yücel · Cumhuriyet Kitap · 200013 okunma
Reklam
Ünlü bir Alman dilbilimci, Max Muller, 1861'de yayımlanan yapıtında Türkçenin açıklığını ve düzenliliğini vurguladıktan sonra, gözlemine dayanak olarak " ünlü bir doğubilimci"nin sözlerini anar: "Türkçe öyle düzenli, öyle uyumludur ki insanda bir seçkin bilginler kurulunun yaratımıymış gibi bir izlenim uyandırır. " Muller bu sözlere küçümsenmeyecek bir eleştiri de getirir: "Hiçbir kurul böylesine güzel bir dil yaratamazdı."
Her dil insanoğlunun özgün ve özgül bir zenginliğine tanıklık eder, hepsi de yaşatılmaya ve araştırılmaya değer.
... orta öğretimde yabancı dil öğretiminin neredeyse tek bir dille: İngilizceyle sınırlandırıldığını görüyoruz. Gerçek amaç unutularak yabancı dil öğretimi ekinsel bir gereksinimden çok, toplum içinde yükselme aracı olarak değerlendirilmekte, bu tutum da birtakım siyasal ve ekonomik gerekçelerle doğrulanmak istenmekte. Ancak, en azından Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Rusça ve Almanca gibi önemli ekin dillerinin erişilmesi zor diller olarak kalması, yani ancak çok az sayıda bireyce öğrenilmesi dilimiz ve ekinimiz için gerçekten büyük bir eksikliktir.
Türkiye'de, özellikle şu son yıllarda, düşünür, yazar ya da ozan olmak için olabildiğince gelişmiş özel bir dil yetisiyle donanmış olmak şöyle dursun, ana dilini doğru dürüst bilmek bile gerekmiyor.
Reklam
Dilsel yetiyi doğanın kişiye eksik vermiş olması (ya da dilsel bir sakatlık) ya da kişinin ekin içinde (alıcı ve/ya da verici olarak) bu yetiyi yeterince geliştirmemesi durumunda, özellikle dile bağlı olan kimi etkinlikler, diyelim ki felsefe, diyelim ki yazın, dilden bağımsız olarak, dile boşverilerek ya da çok yetersiz bir sözdizimsel ve sözlükbilimsel birikimle sürdürülebilir mi?
... Aynı biçimde, Melih Cevdet Anday'ın yazılarında kendi yaratımı sözcük'ü kullanması dilimizin en yaygın sözcüklerinden biri olan kelime'nin yerini bu yeni öğeye bırakması için yeterli olur.
1950 yılından başlamak üzere, dil devrimi karşıtlığının gittikçe daha düzenli, gittikçe daha ezici bir baskıya dönüştüğünü de biliyoruz. Böylece, Demokrat Parti iktidarının oyladığı ilk yasalardan biri Anayasa'nın eski diline dönme yasası olur, dil devriminden yana olanlar komünist olarak nitelenir, daha sonra, 1960, 1973 ve 1979 yıllarındaki birkaç aylık soluklanma dönemleri bir yana bırakılacak olursa, tüm iktidarlar dil devrimine karşı bir tutum benimser: herkesçe benimsenmiş yeni terimlerin okullarda kullanımını yasaklayan genelgeler yayımlayan ya da okul kitaplarını yeni kuşaklarca anlaşılması olanaksız osmanlıca terimlerle doldurtan milli eğitim bakanları, kendilerinin de sık sık kullandıkları yeni sözcüklerin bile radyo ve televizyonda kullanılmasını yasaklayan TRT genel müdürleri görülür. En sonunda 1980 askeri yönetimi Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumunu kapatır. Ama tüm bu karşı çabalar hiçbir sonuç vermez: dil devrimi, iktidarlardan bağımsız olarak ve iktidarlara karşın, gelişimini hep sürdürür. Hem de öyle güçlenerek sürdürür ki neredeyse kendine yönelen baskı çabalarıyla beslendiği söylenebilir.
Dil devriminin her zaman karşıtları olmuştur, bugün de var: birtakım aydınlarımız bu devrimi her şeyden önce osmanlı ekininin yadsınması olarak görüyor, tarihsel ve ekinsel zenginliğimizin ayrılmaz parçalarını oluşturan birçok yapıtı unutuluşa gömerek geçmişle bağlarımızı kopardığını söylüyorlar. Hiç kuşkusuz, osmanlı öğretimiyle karşılaştırılması bile haksızlık olacak Cumhuriyet dönemi öğretiminin nicelik ve niteliği göz önüne alınınca, bugün bu eski yapıtları okuyup değerlendirebilecek bireylerin sayısının aynı düzeyde osmanlı uyruklarının sayısından çok daha fazla olduğu ileri sürülebilir. İçinde bulunduğumuz şu doksanlı yıllarda, altı ayda yayımlandığımız kitap sayısının osmanlı dönemlerinde yayımlanan kitap sayısından daha fazla olduğu da ileri sürülebilir.
Reklam
1928'de gerçekleştirilen abece devrimi "özellikle sesliler açısından çok yetersiz olan arap yazısı"nın atılması ve "Latin abecesinden yola çıkılarak Türkçenin ses düzenine uyacak biçimde hazırlanan yeni Türk abecesi"nin benimsenmesidir.
Türk dil devriminin amacı halkın yüzde doksan dokuza yaklaşan bir çoğunluğu için erişilmez kalmış yapay bir ekin dilini bırakıp kendi anadiline dayalı bir ekin dili oluşturmakken, onlar tüm halkın konuştuğu dili bırakıp yapay bir ekin dili kurmak olduğunu ileri sürebiliyor, hatta öncüsünün kişisel iktidarını güçlendirme yolunda bir çaba olarak niteleyebiliyorlar.
96 syf.
·
Puan vermedi
·
18 saatte okudu
Kurtuluş Savaşı'nın muharebe dönemi elbette çok ama çok önemli ancak en önemli yanının "esas" kurtuluş çabaları olduğunu ve doğru anlaşılması gerektiğini düşünenlerdenim. Dil devrimi de bu olgulardan biri. Anlamak için okunacak kaynaklardan sadece biri. Elbette yetmez, başka kaynaklara da uğramak lazım. “Türk dilinin kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için, bütün devlet örgütümüzün, dikkatli, ilgili olmasını isteriz.” ATATÜRK-Kasım 1937 “Ulusal duygu ile dil arasındaki bağ çok güçlüdür. Dilin ulusal ve zengin olması, ulusal duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, bilinçle işlensin.” ATATÜRK-2 Eylül 1932 “Türk demek dil demektir. Ulusun çok açık niteliklerinden birisi de dildir. Her şeyden önce ve kesinlikle Türkçe konuşulmalıdır.” ATATÜRK-1932 “Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” ATATÜRK-1 Kasım 1932 “Türk dili, Türk milletinin kalbidir; beynidir.” Mustafa Kemal Atatürk ...
Türkçenin Kurtuluş Savaşı
Türkçenin Kurtuluş SavaşıTahsin Yücel · Cumhuriyet Kitap · 200013 okunma
Dilimizin kendi içinde de birtakım sorunları yok mu? Var kuşkusuz. Örneğin son yıllarda “dil kirlenmesi” olarak adlandırılan olgu, yani özellikle günlük dilimize çok sayıda olmasalar da çok kullanıldıklarından çok sayıdaymış gibi görünen yabancı sözcük ve deyimlerin girmesi, kimi harf ya da harf kümelerinin İngilizce okunuşlarının yeğlenmesi, mağaza adlarının ve markaların büyük çoğunluğunun yabancı sözcüklerle oluşturulması da bu sorunlardan biri. Böyle bir durumu onaylamak kolay değil. Ne var ki kirlilik bedenin kalıcı bir durumu olmadığı gibi dilin de kalıcı bir durumu değildir. Günlük dilde yoğun bir biçimde kullanılan çoğu aykırı (ya da yapı dışı) deyim ve sözcüklerin zamanla silinip gittiklerini biliyoruz ama örneğin Karacaoğlan’ın dilinin hiçbir zaman kirletilemediğini, örneğin Melih Cevdet Anday’ın dilinin hiçbir zaman kirletilemeyeceğini de biliyoruz.
Cumhuriyet KitapKitabı okudu
Dil konusunda...
Tarihinin hiçbir döneminde sömürge konumuna düşmemiş bir ülkenin öğretimde dört elle çağ dışı bir sömürge koşuluna sarılmasını anlamak zordur.
Cumhuriyet KitapKitabı okudu
43 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.