Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Türkçeye Yansıyan Türk Kültürü

Doğan Aksan

Türkçeye Yansıyan Türk Kültürü Gönderileri

Türkçeye Yansıyan Türk Kültürü kitaplarını, Türkçeye Yansıyan Türk Kültürü sözleri ve alıntılarını, Türkçeye Yansıyan Türk Kültürü yazarlarını, Türkçeye Yansıyan Türk Kültürü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Erkek Mefhumu ve Türk Erkeği
Elimizdeki en eski metinlerde er, şu manalara geliyordu: Adam, erkek, asker, kişi, kimse. Bu kelimenin kullanılışıyla ilgili birkaç misal verelim. Köktürklerin yaptığı savaşları, faaliyetleri anlatan Orhun yazıtlarında, İlteriş Kağan'ın, Türk milletinin yok olmaması için başkaldırışı anlatılırken, kenttekilerin dağa çıktıkları, dağdakilerin kente inip önce 70, sonra da 700 kişi oldukları şöylece dile getirilir: "Yeti yüz er bolmış" (Kül Tigin Abidesi Doğu Yüzü 13. Satır) - Türkçeye Yansıyan Türk Kültürü, Doğan Aksan, Sayfa 38
Sayfa 38 - Bilgi Yayınevi
Ağızların türetme gücünün bir örneği olarak “çirmiklenmek “ eylemi de bulunuyor ki , yoğurdun mayalandıktan sonra pul pul olmasını anlatıyor.
Reklam
Arapçadan 'kebâb' sözcüğü girmeden önce Türklerin buna 'söklünçü' dedik­leri, eti kurutma (kaklatma) yolunu, pastırma (yaz ok et) yapmayı bildikleri görülmektedir.
Bilgi Yayınevi Birinci BasımKitabı okudu
Türk toplum yaşamının kimi özelliklerinin İslam dininin benimsenmesinden sonra da sürdüğünü göstermektedir. Adaklı ve yavuklu sözcük­lerinin çok eski olduğu, Farsçadan gelen 'nişan'dan türetil­miş nişanlı'nın sonradan genelleştiği de görülüyor.
Bilgi Yayınevi Birinci BasımKitabı okudu
Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde, aynı kökten tü­remiş ölet 'salgın halinde ölüm', ölezimek 'ölecek hale gelmek', ölmesiz 'ebedi', 'ölümeri 'fedai' gibi sözcük ve tamlamalar kullanılmıştır
Bilgi Yayınevi Birinci BasımKitabı okudu
Uygur Türkçesinin zengin sözvarlığı içinde, ölmek eyleminin ölütçi, 'katil', ölürgü 'öldürme', ölümlüg 'fani' gibi türevleriyle karşıla­şılmaktadır
Bilgi Yayınevi Birinci BasımKitabı okudu
Reklam
X. yüzyıldan başlayarak İslamlığın yerleştiği yüzyıllar boyunca Türklerin, Allah ve Tanrı sözcüklerinin yanı sıra, aynı kavramı anlatan çeşitli öğeleri kullandıkları görülüyor. Arapçada 'sahip, efendi' anlamlarına da gelen ve 'Tan­rı' anlamında da kullanılan Mevla, Uygur döneminden bu yana metinlerde gördüğümüz idi 'sahip, efendi' sözcüğüy­le karşılanmıştır.
Bilgi Yayınevi Birinci BasımKitabı okudu
Farsçadan alınan peynir sözcüğü Türkçeye girmeden önce Türkler bu yiyeceğe uyutma adını ve­riyorlardı.
Sayfa 122 - Bilgi Yayınevi Birinci BasımKitabı okudu
Türklerin yaşamında ve Türk maddi kültüründe en önemli kavramlardan biri, "ekmek"tir. Sözvarlığımızı, en eski metinlerimizden bugüne, titizlikle inceleyen bir araş­tırıcı, deyim, atasözü ve çeşitli kalıplaşmaları biraraya ge­tirdiğinde bu gerçeğin kanıtlarını da ortaya koymuş olur.
Sayfa 103 - Bilgi Yayınevi Birinci BasımKitabı okudu
"Anne"
Bu kavramı dile getiren en eski Türkçe sözcük, ög'dür; bugüne kadar, ancak annesi olmayanı anlatan öksüz sözcüğünde yaşayarak gelmiştir.
Sayfa 84 - Bilgi Yayınevi Birinci BasımKitabı okudu
Reklam
Yaşar, Duran, Dursun, Durmuş, Durali, Ömür, Hayat gibi adlar da ailelerin, çocuklarının yaşaması dileğini yansıtmaktadır.
Sayfa 83 - Bilgi Yayınevi Birinci BasımKitabı okudu
Eski Anadolu Türkçesinde 'gebe kalmak' anlamında oğ­lana kalmak, 'doğum sancısı' için de oğlan burusu deyim­lerinin kullanıldığını görüyoruz.Burada, oğlan ve oğul sözcüklerinin Eski Türkçe döneminden bu yana hem kız, hem de erkek çocukları anlattığını, erkek çocuk kastedildiğinde urı ogul ya da irkek ogul den­diğini anımsamak gerekir.
Sayfa 81 - Bilgi Yayınevi Birinci BasımKitabı okudu
Kaşgarlı, kitabında(1429),bir kadın doğum yaptığında ebeye şu sorunun sorulduğunu yazar: Tilkü mü togdı azu böri mü? (Tilki mi doğdu, yoksa kurt mu?) Bununla öğrenilmek istenen, doğan çocuğun kız mı, oğlan mı olduğudur.Ancak Kaşgarlı, "kıza, aldattığı ve yal­taklandığı için tilki, erkeğe de yiğitliği nedeniyle kurt den­diğini" belirtir.
Sayfa 77 - Bilgi Yayınevi Birinci BasımKitabı okudu
"Yiğitliğin onda dokuzu kaçmaktır" biçimindeki atasözün­ de, zaman içinde meydana gelen değişim incelenince, burada geçen kaçmak sözcüğünün eski kaynaklarda "hile" olarak kullanıldığı görülüyor. Burada anlatılmak istenenin savaş sırasında başarı kazanmak için yanıltıcı davanışların, hilelerin önemli rolü olduğudur.
Sayfa 44 - Bilgi Yayınevi Birinci BasımKitabı okudu
Karı hasta olacağına ben olsam, ben öleceğime karı ölse (Safranbolu)
Sayfa 36 - Bilgi Yayınevi Birinci BasımKitabı okudu
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.