Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Türkiye'de Devlet ve Sınıflar

Çağlar Keyder

Türkiye'de Devlet ve Sınıflar Gönderileri

Türkiye'de Devlet ve Sınıflar kitaplarını, Türkiye'de Devlet ve Sınıflar sözleri ve alıntılarını, Türkiye'de Devlet ve Sınıflar yazarlarını, Türkiye'de Devlet ve Sınıflar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Abdülhamid döneminde merkezî devletin aygıtlarını güçlendirme yolunda önemli adımlar atılmıştı. 1908 Anayasası'nın parlamenter demokrasiye sağladığı katkı 1925-1946 arasında cumhuriyetin sağladıklarından çok daha fazlaydı.
İletişim Yayıncılık 2014 Sayfa: 111
19. yüzyıla gelindiğinde, imparatorluğun gayrimüslim nüfusunun bir bölümü, köylü üreticiler ile yabancı sermaye arasındaki bağlantıyı kuran bir komprador sınıfa dönüşmüştü. Âyanın yenilgisiyle, toprak sahibi bir oligarşinin doğması önlenmişti; bürokrasi ise merkezî otoritenin yeniden tesis edilmesi öncesindeki döneme göre daha etkindi. Bu yüzden, 19. yüzyıldaki sınıf yapısının, bağımsız köylü üreticiler ile bürokrat sınıftan oluşan klasik bir tarımsal imparatorluğun dünya ekonomisiyle bütünleşmesi sonucu ortaya çıktığı söylenebilir.
İletişim Yayıncılık 2014 Sayfa: 34
Reklam
Osmanlı İmparatorluğu'nda devlet sınıfı ile tüccar arasında bir çatışma vardı. Köylülüğün kendi kontrolünden çıkıp pazara kayması, bürokrasinin isteği hilafına oluyordu. Köylü üreticilerin ihracata dönük ticarileşmesi, siyasi otoritenin desteğiyle değil, siyasi otoriteye rağmen gerçekleşmişti.
İletişim Yayıncılık 2014 Sayfa: 30
267 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Çağlar Keyder - Türkiye'de Devlet ve Sınıflar
Hakikaten güzel bir kitap. Osmanlı'nın yarı-sömürge ülkeye dönüşmesinden 60'ların ithal ikameciliğine kadar pek çok önemli not aldım, özellikle ayanlar kısmı ve komprador burjuvaziyi iyi anlatmış. Ama son iki-üç bölümü beğenmedim, kitapta olmasa da olurmuş. Puan olarak 9/10 veriyorum. Siyaset bilimiyle ilgilenenlerin okumasını tavsiye ederim.
Türkiye'de Devlet ve Sınıflar
Türkiye'de Devlet ve SınıflarÇağlar Keyder · İletişim Yayıncılık · 2007126 okunma
İthal lkameci Sanayileşme formülü kullanılmıştır. Bilindiği gibi, llS'nin tanımlayıcı özelliği, daha önce ithal edilen mallan imal eden yerli sanayinin gümrük duvarları arkasında korunmasıdır.
Türkiye’de yabancı sermaye yatırımlarının nispeten az olmasının nedeni geleneksel olarak bürokrasinin antipatisine bağlanmıştır. Gerçekten de, Maliye Bakanlığı, Türk Parasını Koruma Kanunu’na ilişkin mevzuatı kullanarak, yatırım izinlerini ve kâr transferlerini geciktirebilir veya önleyebilirdi.
Reklam
Kapitalist bir ekonomideki klasik kriz eğilimleri iki temel sonuçtan birini verir: Düşük tüketim –pazardaki talep yetersizliği– veya azalan kâr oranı –üretici yatırımın yetersizliği–.
1945’ten beri Türkiye, Sovyetler Birliği sınırında Batı’nın sadık bir ileri karakolu görevini istekle üstlenmişti. Menderes hükümeti DP’nin bağlılığını daha büyük bir gösterişle kanıtlamak için, önce Kore’ye asker yolladı, NATO’ya katılmakta ısrar etti, sonunda da ABD’ye askerî üsler verdi. ABD’nin siyasal ve askerî yayılmacılığı Türkiye’nin işbirliği isteğiyle birleşince, Amerikan nüfuzu hızla arttı. Sokaklarda görülmeye başlanan Amerikan askerlerini taklit etmek moda oldu. Amerikan elçiliğine ve yardım kuruluş yetkililerine neredeyse genel vali statüsü verildi.
Demokrat Parti’nin 1950’de iktidara gelmesi, hangi açıdan bakılırsa bakılsın Türkiye tarihinde esaslı bir dönüm noktasıdır. Halk ilk defa seçmen olarak kendi siyasal tercihini dile getirmiş ve yüzyılların devletçi geleneğine karşı oy kullanmıştı.
1950 seçimleri Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır. O zamana kadar siyaset seçkinlerin işiydi; iktidar ya da bürokrasi içinde devredilir ya da sayıları yüzyüze pazarlığa elverecek kadar az olan burjuvalarla paylaşılırdı.
Reklam
Hanedan, 1909’dan sonra yokolma raddesinde zayıflamış ve halifenin kişiliğinde sahip olduğu dinsel konumu da “Arapların ihaneti”yle yıkılmıştı. Hanedan hiçbir zaman kendini millî bir hanedan olarak görmemiş ve göstermemiş olduğundan, ideolojik vesayetinde ancak dine dayanabilirdi. Bununla birlikte, dinî düzen içinde Padişah ve sarayın pek belirli olmayan bir yeri vardı. 19. yüzyılda dinî kurumlar gittikçe politikleşmiş ve hanedandan uzaklaşmıştı. Ayrıca, dinî kurumların bir bütün olarak reform düşüncesine karşı olması da söz konusu değildi.
Borç emperyalizmi çoğu zaman, Osmanlı devletine dayatılan imtiyazları kabul ettirme veya istenen tedbirleri ve politikaları uygulatma amacına hizmet etti. Zamanla, bürokratlar borç verenlerin insafına kaldıklarını gördüler.
Osmanlı devletinin Avrupa siyasi sistemine katılması 18. yüzyıla kadar gerçekleşmemişti. O zamana kadar Osmanlı İmparatorluğu bir korku ve merak kaynağı olmuştu, ama her şeyden önce, ancak savaş kaçınılmaz olduğunda mücadele edilecek yabancı bir güçtü.
1980 müdahalesi
İstenen restorasyon değil, radikal yenilikti. Bu yüzden de cumhuriyetçi elite fazla görev düşmedi; teknokratik yönetim ve hukuki-kurumsal alanlarda kökten değişiklikler gündeme geldi. Hummalı bir yasama faaliyetiyle, 60 yıllık bürokratik ve popülist mirasın idari sistemi kısa bir sürede tasfiye edildi.
Sayfa 262Kitabı okudu
İktisadi büyüme, istenen toplumsal dengeleri kurmak için yeter şart olarak görülmüş ve kalkınma formülü bölüşüm ve diğer kaygıların yerine geçmişti.
Sayfa 245Kitabı okudu
78 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.