Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

1789'dan Günümüze

Türkiye'de Ordu ve Siyaset

William Hale

Türkiye'de Ordu ve Siyaset Sözleri ve Alıntıları

Türkiye'de Ordu ve Siyaset sözleri ve alıntılarını, Türkiye'de Ordu ve Siyaset kitap alıntılarını, Türkiye'de Ordu ve Siyaset en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
AÇIKLAMALAR VE ÇÖZÜMLEME
Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki çatışmanın en ciddi nedeni, kabinede etkili muhafazakâr İslamcı unsurların bulunması ve Evren'e göre Özal'ın bunlara çok daha fazla ödün vermeye hazır olması olgusuydu. Cumhurbaşkanlığı süresi boyunca bu konuda hükümeti sık sık eleştirdi ve kabineye uyarılarda bulundu. Turgut Özal'ın Nakşibendi tarikatına bağlı olması Evren için özellikle tatsız bir şeydi; gerçekte, 1983'te bunu bilmiş olsaydı Özal'ın ANAP'ı kurmasına izin vermeyeceğini anılarında ileri sürüyor. 1986 yazına gelindiğinde, Başbakan olarak Demirel'in daha tercih edilebilir olabileceğini bile düşünmeye başlamıştı; kabul edildiği üzere, muhafazakâr İslami görüşe ödünler vermeye hazırdı, fakat tam boy bir İslami rejim kurmaya çalışanlara prim vermeyecekti ve açıkça Özal'dan daha çok Kemalist milliyetçiliğe bağlıydı.
Sayfa 348 - Alfa | TarihKitabı okudu
13 haziran 1993 dyp toplantısı
Bir kadının Başbakan seçilmesi, Müslüman bir ülkede kendi başına önemli bir dönüm noktasıydı. Bayan Çiller, göreli olarak genç, liberal ve hem politika açısından hem kültür açısından sıkı bir Batı yanlısıydı. Dahası, Demirel'in Cumhurbaşkanlığına seçilmesi, Türk siyasetinde sivilleşmenin başka bir işareti olarak görülebilirdi. İki kez generaller tarafından iktidardan uzaklaştırılan bir adam, şimdi onların üstünde, devletin en üst kademesindeydi. Yeni bir Cumhurbaşkanı ve Başbakan seçme süreci, geçmişle karşılaştırıldığında, pürüzsüz ve demokratik kurallar içinde gerçekleştirilmişti. Türkiye hâlâ şahlanan enflasyonla yüz yüzeydi ve Kürt sorunu, en ciddi iç çatışma olarak duruyordu. Bununla birlikte, başka bir askeri müdahale olasılığı, ülkenin savaş sonrası tarihinde her zamankinden daha uzak bir olasılık olarak görülüyordu.
Sayfa 336 - alfa
Reklam
1957 ile 1963 yılları arasında Türkiye, darbe, karşı darbe, komplo ve subay tehditleriyle sürekli başı belada olan tipik Latin Amerika ya da Ortadoğu'nun muhafız devletleri durumuna düşmeye çok yaklaştı.
Sayfa 214Kitabı okudu
12 MART REJİMİ: SONUÇLAR VE DEĞERLENDİRME
Sıkıyönetim idaresi acımasızca ve siyasi duyarlılıktan uzak siyasi şiddeti bastırırken, rejimin demokratik normlara ciddi bir özen gösterdiğini iddia etmek güçtü. Dahası, uzun erimde teröristleri caydırmaya da yetmedi. Dwight Simpson'ın o zaman ileri sürdüğü gibi, "ordu, merkezci siyaset dışında her tür siyaseti Türk siyasal sürecinden etkin bir şekilde dışlamakla, siyasal yaşam üzerinde öldürücü, boğucu bir etkide bulundu ve tam da ordunun militanca karşı çıktığı 'aşırıcılığın' boy vermesine yardımcı oldu."
Sayfa 259 - Alfa | TarihKitabı okudu
mehmet ali'nin oğlu ibrahim paşa, suriye'de büyük bir kuvvet topladı ve açıkça sultanla son bir hesaplaşmaya hazırlanıyordu. osmanlı kuvvetleri halep'e ilerledi, fakat 24 temmuz 1839'da tamamen bozguna uğradı. tam 6 gün sonra mahmut tüberkülozdan öldü ve yerine 16 yaşındaki oğlu abdülmecid geçti. yeni bir devrin açılmasıyla birlikte, osmanlı reformlarının geleceğinden başka imparatorluğun hayatta kalması da bir kez daha bıçak sırtında görünüyordu.
demirel'in darbe sorusuna cevabı
şu anda ne türkiye'nin atmosferi ne de dünyanın atmosferi bir darbeye uygundur. bugünkü güçlüklerimiz, peş peşe (askeri) müdahalelerimizin biriktirdikleridir. müdahaleler bu ülkede hiçbir şeyi halletmedi. ordudakiler, darbelerin türkiye'ye zarar verdiğini biliyorlar. terörü halletmediler, enflasyonu halletmediler. bu sefer demokrasiyi deneyeceğiz. euromoney dergisi mayıs 1992
Sayfa 336 - alfa
Reklam
CUMHURBAŞKANI İNÖNÜ VE ORDU, 1938-1945
Bununla birlikte İnönü'nün cumhurbaşkanlığı dönemi Atatürk'ün ordunun sivil (ya da sivilleştirilmiş) siyasi kuruma sadık kalması gerektiği ilkesini esas olarak korudu. Aynı zamanda, genç subayların gördüğü radikal siyasi eğitimin uzun erimli önemli bazı sonuçları vardı. Düş kırıklığına uğramış eski bir subayın (ve eski politikacı) yıllar sonra yazacağı gibi: “Türk subaylarının eğitim metodu diğer ordularınkine hiç benzemez. Diğer ordularda subay olmak, diğer devlet memuriyetleri gibi profesyonel bir iştir. Ne var ki, bizde, işten fazla bir şeydir; milli bir görevdir, devlet muhafızlığıdır.” Esasında, genç subayların eğitimi ve toplumsallaştırılması, Tanzimat yıllarında atalarının benimsemiş olduğu aydınlanmanın öncüleri öz-imajını koruyordu. Fevzi Çakmak yönetiminde ordunun zirvesindeki hareketsizlik, galiba alt rütbeli subayların radikalizmini güçlendirdi. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye yeni bir siyasi döneme girerken bu bağlanmalar ve bölünmelerin hassas önemleri olacaktı.
Sayfa 124 - Alfa | TarihKitabı okudu
OSMANLI İMPARATORLUĞU: PATRİMONİALİZM VE PRAETORİANİZM
1950'lerdeki ve 1960'lardaki torunları gibi 1876 ve 1908'in darbecileri de, amaçları bakımından bölünmüşlerdi - 1876'da muhafazakârlar ve anayasalcılar olarak, 1908'de muhafazakârlar, liberaller ve ittihatçılar olarak. 1908'den sonra, Mahmut Şevket Paşa gibi, salt muhafız durumuna getirerek orduyu depolitize etmeye çalışan komutanlarla orduyu "yönetici" bir güce dönüştürmek isteyen Enver Paşa gibi aktivistler arasında bir bölünme daha ortaya çıktı. Bu bölünme, 1960-1961'de ve (daha bulanık olmak üzere) 1971'de de görüldü. Sonuç olarak 1914-1918'in asker-sivil ortak yaşarlığı, Ortadoğu ve diğer yerlerdeki bazı modern devletler de karşılaşılan asker - sivil koalisyonların kimi özelliklerine sahiptir.
Sayfa 357 - Alfa | TarihKitabı okudu
ASKERİ ÇÖZÜLME SÜRECİ
Anayasa'ya göre Genelkurmay Başkanı'nın hâlâ Savunma Bakanlığı'na değil, Başbakan'a karşı sorumlu olması önemli bir faktördü. SHP, birkaç yıldır bu ilişkinin değiştirilmesini önermekteydi; fakat Genelkurmay'ın Savunma Bakanlığı'na bağlanmasının orduyu politikacıların aleti haline getireceği korkusu, pratikte bakanlığı savunma politikasını belirleyenden çok ordunun sekreterlik hizmetlerini yerine getiren düzeyine indirgemek anlamına geliyordu. Yine de, 1990-1992'nin olayları, sivil denetim modeline tedrici bir geçiş olabileceğinin belirtileri gibiydi.
Sayfa 345 - Alfa | TarihKitabı okudu
12 MART REJİMİ: SONUÇLARI VE DEĞERLENDİRME
1972-1973 yıllarında sıkıyönetim, terörü bastırmayı ve günlük yaşamda kanun ve düzeni makul ölçülerde sağlamayı başardı. Böylece Türkiye'ye siyasi şiddetten kurtulup nefes alma imkanı verildi. Ne var ki, bunun dışında, 12 Mart rejiminin sicili, geriye dönüp bakıldığında sefil bir başarısızlık gibi görünüyor. Muhtırada komutanlar, "güçlü ve güvenilir bir hükümet"in kurulması çağrısında bulunmuşlardı. Ne var ki, Türkiye 33 ay süresince 4 tane zayıf koalisyon hükümetiyle idare edildi. Muhtıra "reform kanunları"nın uygulanmasını istemişti; "reform" sözcüğünün en gerici yorumu dışında, bunlardan hiçbiri fiilen yürürlüğe konmadı. Her şeyden öte, sıkıyönetim yetkililerinin yaptığı kitlesel tutuklamalar, işkenceler ve sansür, damaklarda acı bir tat bıraktı.
Sayfa 257 - Alfa | TarihKitabı okudu
47 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.