Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

1789'dan Günümüze

Türkiye'de Ordu ve Siyaset

William Hale

En Beğenilen Türkiye'de Ordu ve Siyaset Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Türkiye'de Ordu ve Siyaset sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Türkiye'de Ordu ve Siyaset kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Oligarşi dünyasında asker bir radikaldir; orta sınıf dünyasında, bir katılımcı ve bir hakemdir; kütle toplumu ufukta görününce mevcut düzenin tutucu muhafızı olur.
Sayfa 386 - Alfa Yayınnları
13 haziran 1993 dyp toplantısı
Bir kadının Başbakan seçilmesi, Müslüman bir ülkede kendi başına önemli bir dönüm noktasıydı. Bayan Çiller, göreli olarak genç, liberal ve hem politika açısından hem kültür açısından sıkı bir Batı yanlısıydı. Dahası, Demirel'in Cumhurbaşkanlığına seçilmesi, Türk siyasetinde sivilleşmenin başka bir işareti olarak görülebilirdi. İki kez generaller tarafından iktidardan uzaklaştırılan bir adam, şimdi onların üstünde, devletin en üst kademesindeydi. Yeni bir Cumhurbaşkanı ve Başbakan seçme süreci, geçmişle karşılaştırıldığında, pürüzsüz ve demokratik kurallar içinde gerçekleştirilmişti. Türkiye hâlâ şahlanan enflasyonla yüz yüzeydi ve Kürt sorunu, en ciddi iç çatışma olarak duruyordu. Bununla birlikte, başka bir askeri müdahale olasılığı, ülkenin savaş sonrası tarihinde her zamankinden daha uzak bir olasılık olarak görülüyordu.
Sayfa 336 - alfa
Reklam
Darbeciler için en büyük tehlike darbeyle saf dışı bırakılan politikacıların öç almasıdır bunu önlemek için: 1) Ölüm veya vetoyla emekliye ayırmak 2) Partisine desteği yok etmek 3) Program ve taklitlerinde köklü değişiklikler yapma
Sayfa 381 - Alfa Yayınları
Anın baskılarına göre yön değiştiren liderler tam anlamıyla hükümete sahip çıkamazlar ve yön veremezler.
Sayfa 242 - Alfa Yayınnları
Ne var ki, daha geniş anlamda Atatürk, siyasetle yakından uğraşmayı subayların askeri performansları önünde ciddi bir engel olarak da görüyordu.
Sayfa 115 - Alfa Yayınları
Seçmenin gözünde en önemli olan şey iç ekonomik başarıdır. Uluslararası başarı Türk seçmenini pek etkilemez.
Sayfa 333 - Alfa Yayınnları
Reklam
AÇIKLAMALAR VE ÇÖZÜMLEME
Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki çatışmanın en ciddi nedeni, kabinede etkili muhafazakâr İslamcı unsurların bulunması ve Evren'e göre Özal'ın bunlara çok daha fazla ödün vermeye hazır olması olgusuydu. Cumhurbaşkanlığı süresi boyunca bu konuda hükümeti sık sık eleştirdi ve kabineye uyarılarda bulundu. Turgut Özal'ın Nakşibendi tarikatına bağlı olması Evren için özellikle tatsız bir şeydi; gerçekte, 1983'te bunu bilmiş olsaydı Özal'ın ANAP'ı kurmasına izin vermeyeceğini anılarında ileri sürüyor. 1986 yazına gelindiğinde, Başbakan olarak Demirel'in daha tercih edilebilir olabileceğini bile düşünmeye başlamıştı; kabul edildiği üzere, muhafazakâr İslami görüşe ödünler vermeye hazırdı, fakat tam boy bir İslami rejim kurmaya çalışanlara prim vermeyecekti ve açıkça Özal'dan daha çok Kemalist milliyetçiliğe bağlıydı.
Sayfa 348 - Alfa | TarihKitabı okudu
SİSTEMİ ETKİLEYEN PARÇALANMA, 1977-1980
Anarşiyi önlemesi gereken devlet organlarının yıkıcı kutuplaşması, siyasi liderler arasındaki bu sürekli sertliğin sonuçlarını daha da ağırlaştırdı. Bu durum, solcu POL-DER ve sağcı POL-BİR olarak iki örgüte bölünen polis teşkilatını özellikle etkiledi. POL-DER sağcı teröristleri yakalayıp solculara dokunmazken, POL-BİR de solcuları yakalayıp sağcılara dokunmuyordu. Bu örgütlerden birine mensup polislerin yakaladığı terör sanığını, diğer örgüte mensup polisler bırakıyordu. Turhan Feyzioğlu gibi merkezci politikacıların her iki örgütü de dağıtma girişimleri başarılı olamadı.
Sayfa 276 - Alfa | TarihKitabı okudu
KOMPLOLAR VE TEMİZLİKLER, 1924-1926
Bu başarı cumhuriyet rejiminin devamlı ilkesi haline getirildi. Ordu siyaset sahnesinden bütünüyle dışlanmadı, fakat muvazzaf subayların merkezi devlet organlarında bağımsız bir güç kullanmalarına engel konuldu. George S. Harris'in belirttiği gibi, "Atatürk'ün orduyla sorunu orduyu siyaset dışında tutmak değil, kendisine ve cumhuriyete bütünüyle sadık kalmasını güvenceye almaktı." Önceki öykü, en dolaysız dışlama nedeninin, 1920'lerde bazı generallerin yükseltmeye çalıştığı muhalefet olduğunu gösteriyor. Ne var ki, daha geniş anlamda Atatürk, siyasetle yakından uğraşmayı subayların askeri performansları önünde ciddi bir engel olarak da görüyordu. Altı günlük konuşmasında açıkladığı gibi: Komutanlar, askeri görev ve sorumluluklarını düşünüp yerine getirirken, siyasi mülahazaların kararlarını etkilememesine dikkat etmelidirler. Unutmamalıdırlar ki, işi siyasi meseleleri düşünmek olan başka görevliler de vardır. Esasında 1923-1926'da Atatürk'ün kavradığı şey, Mahmut Şevket Paşa'nın subayları siyaset girdabının dışında tutma aziz tutkusuydu. Bu başarının yararları sonsuzdu. Jön Türkler yönetiminde ordunun sürekli müdahalesi imparatorluğu harabeye çevirmişti; yeni cumhuriyet yönetiminde Türkiye onyıllardır tanık olmadığı bir siyasi istikrara ulaştı.
Sayfa 115 - Alfa | TarihKitabı okudu
SAVAŞ VE ÇÖKÜŞ, 1914-1918
Pek çok tarihçi, Türkiye'nin Almanya safında Birinci Dünya Savaşı'na girmesinin öldürücü olduğu kadar akıldışı da olduğu konusunda hemfikirdir. A. J. P. Taylor'un belirttiği gibi, "Bu hareket için rasyonel bir motif düşünmek güçtür. Almanya kazansaydı bile Türkler savaştan kazançlı çıkamazdı; gerçekte harap imparatorluklarının hayatta kalmasının tek şansı, bütünüyle savaşın dışında kalmalarıydı."
Sayfa 81 - Alfa | TarihKitabı okudu
47 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.