Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Uğultulu Tepeler
Emily BrontëDüşük Puanlı Uğultulu Tepeler Yorumları ve İncelemeleri
Düşük Puanlı Uğultulu Tepeler sözleri ve alıntılarını, düşük puanlı Uğultulu Tepeler kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
8.110 üzerinden
Böyle aşk olmaz olsun..
Okuduğum en kasvetli havası olan kitaplardan biriydi. Zaman zaman kitapta o evin sıcaklığını, hüznünü hissetmiş olsanız da çoğu zaman bir neslin nefretine, intikamına ve aşkına çok yakından tanık oluyorsunuz. (Neredeyse karakterlerin hepsi ruh hastası!! Tabi isim vermeyeceğim ama bir- iki kişi hariç bence :) )
Tabi kitapta işlenen başka duygular da var. Mesela dostluk(!), sadakat, iyilik(!)... ( Her duyguya değinmiş yazar.)
Kitapta geçen "aşkın" aşk olmaktan çok uzak olduğunu hatta tam bir saplantı olduğunu düşünüyorum. Hangi karakter olursa olsun (Edgar da dahil) kesinlikle o şekilde sevilmek istemezdim :)
Bay Heatcliff, aslında bizim de sıkça gördüğümüz ,hissettiğimiz duyguları hissediyor. Çoğu zaman ona kızsam da hak vermiyor değilim. (Karakterlere pek değinmek istemiyorum okuma heyecanınızın kaçmaması için).
Karakterler çoğu zaman karışabiliyor. Ara sıra geçmiş sayfalara dönüp "bu kimdi ya?" Dediğim oldu. Ancak bir kilit nokta var. Oraya geldikten sonra geçmiş sayfalara dönmenize gerek kalmadan, karakterleri karıştırmayacak biçimde okumaya devam edebiliyorsunuz.
Kısaca bir (çok) aşkın nasıl nefretle kavrularak saplatınya ve intikam planlarına dönüştüğünü görüyorsunuz.
Kitabı bitirince sanki uzun bir koşudan dönmüşçesine mental olarak yorgun hissettim ama buna değdi.. :)
386 syf.
8/10 puan verdi
Kitap, Bay Lockwood ismindeki bir adamın Grange adı verilen bir yeri bir yıllığına kiralayıp oraya yerleşmesiyle başlıyor. Bay Lockwood, oturduğu evden epey uzakta olan, ancak yürüyerek gidilebilen tepede bulunan, Uğultulu Tepeler adı verilen, ev sahibinin oturduğu eve ziyarete gitmeyi alışkanlık haline getiriyor. Fazla spoi vermeyeceğim. Bunlar
Öncelikle söylemem gerekir ki olaylar karışabilir isim yoğunluğundan ve karakter çokluğundan dolayı . İki aile var ,Earnshaw ve Linton ailesi .
Her şey Bay Earnshaw ’un altı yaşındaki Heathchliff'i evlat edinmesiyle başlıyor.
Cathy ve Heathchliff abilerinden baskı altında kalıyor. Cathy ve Heathchliff birbirini seviyor . Cathy ,hizmetçisi ile Heathchliff hakkında konuşurken duyuyor ve kaçıyor.
Sonra Cathy diğer aile mensubu Edgar ile evleniyor . Ve Heathchliff döndüğünde küçüklüğünden sadece kötü huyu hariç, zengin ve çekici olarak dönüyor. Cathy ile görüşürler lakin Cathy hamiledir . Heathchliff gider Linton un kardeşi ile evlenir. Ve kötü şeyler yaşatır kıza . Linton görüşmelerine izin vermeyince Cathy hastalanır ve doğum yaparken ölür.
İntikam ateşi ile yanan Heathchliff daha da kötü olur ve Isabella 'dan olan çocuğunu yani Lintonu zamanı gelince alır ve kötü planlarına dahil eder . Cathy 'in kızı olan Cathy ile evlendirip iki ailenin malikanesini ele geçirir.
Aynı zamanda Heathchliff 'in abisinin oğlunu alır Herotonu kendi yetiştirir.
Bu aralarda da Heathchliff ,Cathy 'in hayaletini görür ve ona kavuşma arzusu ile yanar tutuşur .
Linton hasta ve zayıf bir çocuktur . Cathy ile evlendirilir zorla . Çocuk ölür ve Cathy, Heathchliff ile aynı evde mecburen kalır.
Heroton ile Cathy zamanla akrabalık bağı üzerine birbirlerine yakınlaşırlar .
Heathchliff ölür ve mutlu son.
Merhaba,
Kitabı bizlere anlatan hizmetli Nelly, dinleyici rolünde olan ise Bay Heathcliff’in kiracısı Lackwood.
Asıl hikaye Bay Earnshaw’ın, baş kahraman Heathcliff çok küçükken, tesadüf sonucu onun acınacak halini görüp ona babalık yapma isteğiyle başlar. Heathcliff evde hiç güzel karşılanmaz fakat bu durum zamanla değişir ve Earnshaw’ın kızı Catherine ile birlikte birbirlerine hayat boyu ayrılmak istemeyecek kadar sıkı kenetlenirler. Catherine bir başkasıyla evlenir ve kabus başlar. Bu intikam ve öfke Catherine öldüğünde dahi son bulmayacaktır. Heatcliff’in nefreti Catherin’nin yiğenine, kızına yetecek ölçüdedir. Kendisi ölünceye dek çevresindekilere dünyayı dar eden gözü dönmüş bir aşıktır Heatcliff.
Catherine’nin baldızının oğlu olan Linton sinirlerime en çok dokunan karakterdir. En sevdiğim karakter ise Hareton idi. -Kitabın başından sonuna kadar.-
Akıcı bir anlatımla yoğrulan farklı bir hikaye. Klasikleri okumayı sevenler mutlaka beğenecektir. Okuduğum klasikler arasından adeta parıldıyor.
Okurken verilen saçma sapan kararlara saç baş yoldurtan cinsten bir kitap. Hiç kimseye hak veremiyorsun. Her karakter kendi içinde cok suçlu. Romanda kendi hayatlarını mahvetmek icin davranıyorlar gibi. Sabri olan okusun. Hizmetçi Zillah bile karar alırken romanın baskarakterinden daha mantıklı davranıyor.
1/5 Stars (%13/100)
"Wuthering Heights is one of the most famous love stories in the English language." It is also one of the most boring love stories ever. I don't particularly enjoy romance but there are certain ones that I really liked. Sadly, Wuthering Heights is not one of them. I've read most of the books by Bronte sisters and it is safe to say that I don't enjoy them just like good ol' Jane Austen.
The only thing I liked is the use of the supernatural. Some of the descriptions were also good like the house itself. Other than these, it's definitely a book that I hated for some time.
Emily Bronte’nin ilk ve son romanı. Kitapta yazarın kendi hayatından esintiler mevcut. Bronte’nin yaşadığı yer kilise ve mezarlıkların yakınında olduğu için kitabı okurken bu detaylara fazla maruz kalıyorsunuz.
Romanın çok ağır bir havası var. Okurken beni çok bunalttı. Olay örgüsüne başlarda kendimi veremedim. Karakterlerin hiçbirisine de ısınamadım.
Uğultulu Tepeler bir aşk romanı olarak kabul ediliyor ancak salt bir aşk romanı demek doğru değil bana göre. Her karakterin temsil ettiği bir tipleme var ve karakterlerin birbirleriyle olan ilişkileri sembolik mesajlar veriyor. Bir aşk romanı diye düşünüp elinize alırsanız sizi oldukça sıkacaktır. Keyifli okumalar…
Keşfedilmemiş sır...
Bu kitaba neden "hayallere sığmayan bir aşk hikayesi" denir? Mr. Heathcliff tam olarak hangi yönüyle "hayal edilen âşık" konumuna getirilmiş kadınlar tarafından? Bilmiyorum. Kitabın da, karakterin de kendilerine atfedilen özelliklerle alakası yok. Kendi döneminde sayılı olan kadın bir yazara ait olması haricinde ve belki dönemin gündelik yaşayışıyla gelenekleri hakkında günümüze bilgi taşıması dışında, onu bir efsane sınıfına sokabilecek bir özelliği keşfedemedim.
Belki ben keşfedemedim ve belki de özelliğinin sırrı da aslında buradadır... Zayıf ama mümkün...
Uğultulu Tepeler
Okumak iptiladır, Allah'ın selamı müptelalarının üzerine olsun :))
2022'nin 3. kitabı Emily Bronte'den Uğultulu Tepeler oldu.
Uğultulu Tepeler, Victoria Dönemi (19. yy) İngiliz klasiklerinden biri ve Emily Bronte'nin ilk ve tek romanı.
Son derece kasvetli, iç karartıcı, bunaltıcı bir kitaptı. Başlamışken yarım bırakmamak
Çok kasvetli bir kitap. Okumasaydım aklım kalırdı okudum ama bir an önce bitmesi için çok çaba sarf ettim.
Bu kitabı okuyup destansı bir aşk hikayesi yok efendim şöyle bi aşk gibi yorum yazanlara hayret ettim doğrusu
Kitapta aşk hiç yansıtılmamıştı. Öncesinde aşk güzel yansıtılsaydı belki o zaman Heathcliff’in bu denli kötü olmasına anlayış gösterebilirdik diye düşünüyorum.
Caty’in kuzenleriyle evlenmek dışında farklı bir hayatıda olabilirdi.
Üzgünüm sadece adını sevdim. Nefret dolu bir kitaptı. Çok başarılı bir şekilde nefret yansıtılmıştı.
Merhabalar
"Ahh Uğultulu Tepeler! "diye sitem ederek başlıyorum yorumuma . Kitapla ilgili söylemek istediğim çok şey var aslında. Ama kelimelere dökememekten korkuyorum. O yüzden kitapta beni rahatsız eden bir kaç şey ile başlangıç yapacağım.
Öncelikle kitabı sevmedim. Brontë kardeşlerden ilk Jane Eyre okumuş biri olarak bu kitap büyük bir hayal kırıklığı oldu. Kitaptan sonra yaptığım araştırmaya göre zaten o dönemde de hiç bir zaman Jane Eyre kadar çok sevilmemiş . Ama Brontë soyadı ile oldukça da satılmış.
Kadın karakterler oldukça silikti kitapta. Karakter ve mekan betimlemeleri çok çok azdı. Duygulara sadece kadınlarda çok az yer verilmiş. Özellikle baş karakter Heatcliffe ile Catherina'nın duygularını neredeyse hiç bilmiyoruz. Belki de anlatıcının üçüncü şahıs olması da bu durumu etkilemişti. Ancak onu seviyordu denmiş ve bitmişti. Ne derece sevdiği, ne kadar sevdiği, niye sevdiği ayrıntılandırılmamış . Böyle olunca da dedikodu gibi havada kalmış yazılanlar. Tabi okuyucu ve karakter arasında da bağ kurulamıyor, yani en azından ben kuramadım.
Böyle kitaplarda sonunda vurucu bir son beklersiniz ancak konuşma bitince kitapta bitmiş. Olaylar bi yere bağlandı ancak "Ee ne oldu şimdi?"dedim. Çarpıcı bir son beklerdim.
Biz bu kitabı #okuyorumluyoruz grubu ile okuduk . Gruptaki çoğu arkadaşla aynı düşünce de olmak beni rahatlattı. Baya zorlayıcı bir okuma oldu. Ikinci kez yarım bırakmak istemediğim için bitirdim desem yalan söylemiş olmam.
Tavsiye edemeyeceğim bir kitap oldu. Umarım siz okursanız beğenirsiniz. Sevgiler
Bu kitap Virginia Woolf'un Kendine Ait Bir Oda kitabında bahsedilen kadın yazarlardan Emily Bronte'yi merak etmemle başladı. Uğultulu Tepeler tamamen bir pembe dizi tadında, konu uzatıldıkça uzatılmış, neredeyse okumamın bir ay sürdüğü bir kitap oldu. Merakım geçti ama vaktime de bir miktar üzüldüm. Tepede bir ev, aşağıda bir çiftlik evi, bu yerler arasındaki entrikalar, aşk, ölüm, kavga, gürültü derken benim hiç tarzım olmadığını anlasam da bitirmeye zorladım. Bari sonu sürprizli olsaydı dedim, o da olmadı.
Okumasam daha iyiydim
Uzun zamandır hiç bu kadar sıkılarak okuduğum başka bir kitap olmamıştı. Eski Türk filmlerinden alıştığımız zengin kız fakir oğlan değil de zengin kız ve evlatlık bir de üstüne oldukça kötü, kalpsiz bir oğlanımız var kitap da. Artık kim kimden kopya çekmiş bilemiceğim ama ikisi de birbirinia aratmadı desem yeridir . En çok okunan kitaplar arasında olması ve arkadaş tavsiyesiyle okumuştum ama bu derece trajediyi okumasam da bir şey kaybetmeyecekmişim.
Uğultulu Tepeler*
Emily Bronte'un klasikler arasına girmiş tek eseridir Uğultulu Tepeler. Yazarımızın bildiğim kadarıyla başka bir kitabı da yok.
Kitabımızın konusu iki çocuklu bir babanın iş seyehati dönüşü yetim bir çocuğu evlatlık edinmesini ve bu olaydan sonra ailenin yaşadığı süreci anlatıyor. Evlatlık edinilen çocuk yani Heatcliff kitabın ana karakteridir. Aileye getirildiğinde evin oğlu olan Hindley bu olayı öfke ile karşılar, Heatcliff'e nefret besler. Evin kızı Catherine ise onunla çok iyi dost olur hatta bu dostluk zamanla aşka dönüşür. Fakat babaları vefat ettikten sonra ailenin başına Hindley geçer ve Heatcliff'e bir paçavra gibi davranır. Catherine, Heatcliff e aşık olmasına rağmen yakışıklı, kibar ve zengin Edgar Linton ile evlenir.
Bundan sonra hikaye tam bir intikam hikayesine evriliyor. Heatcliff hayatının sonuna kadar bu kişilerden intikam almakla uğraşır. Ve bu hikayeyi evin hizmetçisi Nelly'den, Uğultulu Tepeler'e yatılı gelen bir misafire anlatmasıyla öğreniyoruz.
Kitap hakkında diğer okurların yorumlarını da yorumlarını merak edip okudum. Çünkü kitap oldukça akıcı olmasına rağmen o kadar kasvetli ve boğucuydu ki acaba yalnızca ben mi böyle düşündüm dedim. İlk kez bir kitapta sevdiğim tek bir karakter bile olmadı. Akıcı olmasına rağmen okuyamadım. Öyle olumsuzluklar ve öyle abartılı kıskançlıklar, intikam hisleri vardı ki... İngiliz Edebiyatında karşılaşabildiğimiz unsurlar olabilir ama bunların içindeki en mübalağalı olanı Uğultulu Tepeler romanıydı.
İlk kez bir kitap için bunu söylüyorum belki ama ben sevmedim. Belki siz seversiniz.