Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Vahiyden Kültüre

Celaleddin Vatandaş

Vahiyden Kültüre Sözleri ve Alıntıları

Vahiyden Kültüre sözleri ve alıntılarını, Vahiyden Kültüre kitap alıntılarını, Vahiyden Kültüre en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Katılıyorum
Tasavvufta belirtildiği gibi mutlaka her şeye rağmen bir mürşide itaat şartsa, buna Resullah’ın sevgili arkadaşları olan seçkin sahabelerden başkası daha lâyık değildir.
Sayfa 212 - Pınar Yayınevi
İnsan psikolojik yapısı gereği genellikle güçlü olana karşı ilgi duyar. Güçlü olanın doğru ve haklı olduğu anlayışı, düşüncede yer etmiştir. Elbette ki yanlış bir düşüncedir bu. Ancak pratikle gerçek her zaman birleşmez. Bu özellik nedeniyle Kasidiye Savaşı'nın yenilgisinden sonra, Farslıların bazıları, güçlü, galip müslümanlara meyleder ve bu fatih insanların dini olduğu için İslâm'ı benimserler. Ancak bunların yanısıra, İslâm'ı garip tarafın dini olduğu için değil de, hak din olduğu için iman edip benimseyenler de vardır. Fakat bu sonuncular azınlıkta kalırlar. Çoğunluğu, İslam'ı galip tarafın dini olduğu için benimseyenler oluşturur. Bunlar yeni mensubu oldukları dinin özelliklerinden inanmakta ve yaşamakta zorlandıkları özellikleri değiştirip, kendilerini İslam'a değil, İslam'ı kendilerine uydururlar. Böylelikle Farslının kafasına özgü bir İslam oluşur.
Sayfa 22
Reklam
Farslı'nın düşmanlık ve saldırılarının hedefini, düşman oldukları dinin merkezi oluşturur; Yani Kur'an ve Sünnet. Kur'an'ı değiştirmeye, ona alternatif Kur'an'lar(!) oluşturmaya çalışanlar bile olur. Ancak ilahi kanun gereği bunu başaramazlar. Bu sefer çalışmalarının yönünü biraz değiştirip, Kur'an'ın insanlar tarafından görünen-dış (zahir), gizli-görünmeyen (batın) anlamları olduğu anlayışını temel alarak, konunun boyutunu değiştirip, yaygınlaştırırlar. Bu alanda yalnız da değildirler. Yahudiler birinci derecede yardımcıları olurlar. Her türlü sapık, yanlış, batıl bilgiyi Kur'an'ın bâtın anlamı diye cahil insanlara sunmaya başlarlar. Çalışmaları öylesi boyutlara ulaşır ki, Müslüman kimliği altında Allah'ın varlığı ve sıfatlarını bile tartışma konusu haline getirirler. Bunun sonucunda oluşan inanç kaosu içerisinde, bütün boyutlarıyla Zerdüşt olanlar bile kendilerini Müslüman olarak lanse etmeyi başarılar. Varlıklarını da uzun süre devam ettirirler. Bunların gerçek kemiklerini bilen Müslümanlar, Müslüman olmadıklarını belirtmek için onlara Zındık ismini verirler.
Sayfa 26
Celaleddin rumi (mevlana(!)) şirk sözleri
“Bu kitap,mesnevi kitabıdır.mesnevi,hakikate ulaşma ve yakîn sırlarını açma hususunda din asıllarının asıllarının asıllarıdır. Tanrı'nın en büyük fıkhı, Tanrı'nın en aydın yolu, Tanrı'nın en açık bürhanıdır. Mesnevi, içinde kandil bulunan kandilliğe benzer, sabahlardan daha aydın bir surette parlar... Kalblere cennettir; pınarları var, dalları var, budakları var. O pi- narlardan bir tanesine bu yol oğulları Selsebil derler. Makam ve kerâmet sahiplerince en hayırlı duraktır, en güzel dinlenme yeridir. Hayırlı ve iyi kişiler orada yerler, içerler... Hür kişiler ferahlanır, çalıp çağırırlar. Mesnevi Mısır'daki Nil'e benzer; Sabırlılara içilecek sudur, Firavun'un soyuna sopuna ve kafirlere hasret. Nitekim Tanrı'da "Hak onunla çoğunun yolunu azıtır, çoğunun da yolunu doğrultur" demiştir. Şüphe yok ki, Mesnevî gönüllere şifadır, hüzünleri giderir, Kur'an'ı apaçık bir hale koyar, rızıkların bolluğuna sebep olur, huyları güzelleştirir. Şanları yüce, özleri hayırlı katiplerin elleriyle yazılmıştır, temiz kişiden başkasının dokunmasına müsade etmezler. Mesnevî Alemlerin Rabb'inden inmedir; Bâtil ne önünden gelebilir, ne ardından. Tanrı onu korur gözetir; Tanrı en iyi koruyandır, merhametlilerin en merhametlisidir. Mesnevî'nin bunlardan başka lakabları da var, o lâkabları veren de Tanrı'dır. Fakat biz bu az lakabları anarak lafı kısa kestik. Az çoğa, bir yudum su göle, bir avuç tane büyük bir harmana delalet eder.231
Din tahripçileri, istismarcıları
Dini, kabuğa, örtüye benzeten bu kişilerin, sahip oldukları veya ifade ettikleri söz ve inançlarını , hakikatin ifadesi olarak niteleyip, kurtuluşun bunlara uymakla gerçekleşeceğini söylemeleri, İslam'daki değişmenin en açık göstergelerinden olur.
Sayfa 73
Kuran hiç bir fonksiyona sahip görülmeden kuru kuruya okunup durulmuştur sadece...
Reklam
Ne yazık ki..
"İlim öğrenen amel için öğrenmiyor. Fıkıh öğrenmek dünyalık oldu. Ahiret hatıra getirilmez oldu. Büyükler horlandı, küçükler öne geçirildi. Kötüler yükseldi, iyiler aşağılandı. İlim adamına uyulmuyor, halim selim insanlardan haya edilmiyor. Bid'atler Sünnet oldu, Ömer gelse değiştiremez oldu, ölüm alimlere kızıl altından sevimli oldu. Cahiller alimlere, bayağı insanlar hayalılara galebe çaldı. Din işlerini ehli olmayanlar üstlendi. Cehalet ölçüsünce, her cahil aşırı çirkinlikler yapar oldu.
Yunus Emre ise yazmış olduğu birçok güzel şiirinin yanısıra, sayıları az da olsa şeriatı aşağılayan bir tavır ve düşünceyle de bazı şiirler yazmış batınî yönünü bu şiirlerinde açığa vurmuştur.
Sayfa 74 - Pınar
Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır.(bestami şirk sözleri)
Beyazıd bistami ;şathlarına örnek verecek olursak, o şunları söyler: “Öyle bir deniz geçtim ki, Peygamberler onun kıyısında durdu.", "Cehennem dediğin nedir ki? Onu görsem hırkamın ucuyla söndürüveririm.", "Kendimi noksan sıfatlardan tenzih ederim." Ne de büyük zuhurum var.' Allah beni bir defa yük- seltti, önüne oturttu ve bana şöyle dedi: Ey Ebû Yezid, yaratıklarım seni görmeyi arzuluyorlar." Bunun üzerine ben dedim ki; "Beni vahdaniyetinle donat ve Sen'in benlik elbiseni bana giydir ve beni ehadiyetine yükselt, ta ki, yaratıkların beni gördüklerinde diyebilsinler: "Seni (yani Allah'ı) gördük ve Sen O'sun" Fakat Ben (Ebû Yezid) orada olmam", Hakkı Hak'la gördüm, ve bir zaman Hak'da Hak'la birlikte oldum. Ne nefes, ne dil, ne kulak, ne başka birşey vardı. Vakta ki, Tann kendi nûrundan bana göz verdi, o zaman O'na O'nun nûruyla bakum ve O'nu kendi bilgisiyle gördüm, O'nun lütfunun diliyle, kendisiyle gö rüştüm: "Seninle benim hâlim nasıldır?" dedim. Bana "Ben seninle senim. Senden başka Allah yok" dedi...
Yunus Emre'nin düşüncelerini daha değişik biçimlerde Celâleddin Rûmi'de de bulabilmekteyiz. Fakihlere karşı tavır onda hakaret niteliği kazanır: (Camiye hürmet eden aptallar, durmadan gönül ehlini incitiyorlar! Ey Eşekler, o mecaz, bu hakikattır. Büyüklerin ve gönül ehlinin derunundan başka mescit mi var?) (Biz Kur'an'ın özünü, ruhunu, içini ve cevherini aldık. Postunu köpeklerin önüne attık.)
Sayfa 74 - Pınar
440 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.