"Geriye dönüp çocukluğuna bakınca kıymetini bilememiş olduğunu fark eden bir yetişkin gibisin. Yetişkin bir adam olarak çocuk odasına geri dönüp oyuncaklarınla oynayamazsın, sırf artık kıymetini biliyorsun diye aynı sevgi ve bakımın sana gösterilmesini bekleyemezsin."
Hem yaşama kelimenin tam manasıyla dişlerini geçiren hem de sonsuz hayatın ne kadar yalnız ve keder dolu olduğunu derinden hisseden vampir Louis' in bakışından vampirliğin hic de romantik olmadığını ögreniyoruz.
İnsanlığını yitirmesine rağmen duygularını muhafaza eden Louis adım adım ustası Lestad' a karşı hem bağlılık hem de nefret geliştiriyor.
Lestad onu elinden kaçırmamak için Claudia isimli küçük bir kızı dönüştürüyor ama yıllar içinde aklı gelişip yetişkin olan ancak bedeni aynı çocuk kalan Claudia ile olaylar beklenmedik şwkilde gelişiyor.
Kelimelerin akarcasına ilerlediği kitapta tüm insani duygular ortaya serilmişti.
Hüzünlü bir kitaptı, sevdim.
Modern vampir hikayelerinin başlangıcı olmus. Seven, kızan, duygulari olan ve insan öldürmek istemeyen kahramanimiz Louis, O'nu vampir yapan Lestat ve kucuk vampir Claudia. Balkanlarda hikaye edilen eski vampirlerden farkli. Insanlarin arasında yaşayip fark edilmeden besleniyor, tiyatroya gidiyor, giyinip kusanip seyahat ediyorlar.Cocuklarin büyük insanlara göre daha acimasiz olduğunu guzel vurgulamış.Ölümsüzlük fazla uzun sürünce bir azap olabiliyormuş.