Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Varoluşun Psikiyatrisi

Erol Göka

En Eski Varoluşun Psikiyatrisi Gönderileri

En Eski Varoluşun Psikiyatrisi kitaplarını, en eski Varoluşun Psikiyatrisi sözleri ve alıntılarını, en eski Varoluşun Psikiyatrisi yazarlarını, en eski Varoluşun Psikiyatrisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Otantik bir varoluş, doğaya, başkalarına ve kendisine açıktır; onları çatıştırmamaya, bir bütün içerisinde toparlamaya çalışır. Yani otantik bireyler, tüm bu ilişki düzeylerine açık olmaları nedeniyle, kendilerinden herhangi bir şeyi gizlemeden, yaşamın önlerine serdiği olanakların çok daha farkında olarak seçimlerini yapan kimselerdir. Otantik bir varoluş, göstermek istemediğim yanlarım açığa çıkar gibi bir korku taşımadığından başkalarıyla ilişkilerinde, daha kendiliğinden ve daha özgürdür. Otantik ilişkilerde insanlar, birbirleriyle gerçekten bizzat o kimseler oldukları için ilgilenmektedirler ve bu ilişkilerde, işitilmek istenene değil de gerçek olanın söylenmesine ağırlık ve prim verildiği için, ortaya çıkan güven de gerçek bir güven olmaktadır. (Prochaska, 1984; M ay, 1958b).
Ölüm, zamanımızın; kazalar, gücümüzün; verilecek kararlarla ilgili kaygılar, bilgimizin; anlamsızlık tehdidi, değerlerimizin; yalıtılmışlık, eşduyumumuzun ve reddedilme olasılığı, diğer insanlar üzerindeki denetimimizin sonluluğunu yansıtmaktadır. (Kişilik Teorisi)
Reklam
'Başkalarıyla-olan-varlık' yanımızı, tüm diğer yanlarımızın önüne geçirmeden, kendimizi başkalarına teslim etmeden dünya-içerisindeki-varlık'ımızı sürdürmemiz olanaklıdır. Fakat tarihin belli bir zamanında, belli bir yerde, belli bir genetik yapıda dünyaya gelmek gibi yaşam verilerimiz, özgürlüğümüzün gerçek sınırları olarak her zaman bizimledirler. Bu gerçeğin farkında olan varoluşçular, otantik olmak için yaşadığımız toplumdan aşkınlaşmak gerektiğini kabul ederler fakat bunun için mutlaka toplum -karşıtı olmamız gerekmediğini de söylerler. Ne kurallara bağlı olmak, ne de kuraldışı olmak varoluşçuların sorunu değildir. Önemli olan, yaşamımızdaki kuralları kimin koyduğudur. Bu nedenle varoluşçu terapistler, danışanın kendi yaşam kurallarını seçmede özgür olduğunu özellikle vurgularlar. Kimileri için, bazılarına daha hedonistik görünen bir yaşama tarzı otantik olabilir; kimileri ise dünyevi haz ve arzularından vazgeçerek kendi otantik yollarında yürüyebilirler. Bilincine varma ve seçim yapma süreçleri, kişi olgunlaştıkça, onun yaşamında öne geçerler; zaten özgürleşmenin anlamı da budur. Yoksa otantisiteden her kendiliğinden arzunun anında ifade edilmesi ve karşılanması gibi akıldışı bir tutum çıkarılmamalıdır. (Prochaska, 1984; Boss, 1963).
Varoluşçu yaklaşıma göre, terapötik içerikte yer alması gereken kişisel işlevsellik düzeylerinin dördüncüsü, bu üç çatışma alanının ötesinde yer alan, otantisitenin yaşama geçirilmesiyle yani yaşamdaki anlam, değerler ve ideallerle ilgilidir. Varoluşçular, yaşamın anlamını keşfetmeye çalışmakla değil, yaşamımızdan bir anlam yaratmaya çalışmakla uğraşırlar; yaşama nasıl cevap vereceğimiz sorusuyla değil, yaşamın bir soru olmadığı cevabıyla ilgilenirler. Varoluşumuzu anlamlı kılan şey, yanında yer almayı seçtiğimiz şeyden türeyecektir. Varoluşçu yaklaşıma göre, yaşamın da terapinin de ideali, varoluşuyla ilgili anlam ve değerler yaratacak şekilde seçimler yaparak, otantik olmak şeklinde özetlenebilir. (Prochaska, 1984; Boss, 1963).
Varoluşçu terapist, hastayı ne biyolojik ne toplumsal ne de psikolojik yanlarına indirgeyecek ama tüm bu yaklaşımların depresyon tedavisindeki olumlu katkılarından yararlanarak hastasını önce depresyondan çıkarabilmek için uğraşacak; sonra da yine her psikoterapi ekolünün hastası için uygun bulduğu tekniklerinden faydalanarak hastasının otantisite yolunda ilerlemesini sağlayabilmek için çaba gösterecektir. Onun teorik önyargıları yoktur ama insanın ne olup ne olmadığı konusunda açık ve net bir fikir ve tavır sahibidir.
Ontoanalitik terapinin temel amacı, bireyin kendisiyle, başkalarıyla ve dünyayla, etkili ve doyurucu bir ritmik kapasite içersinde yaşayabileceği açıklığı ve olanakları göstermeye çalışmaktır.
Reklam
Varoluşçu yaklaşım , olanca esnekliği ve bütünleştirici gücüyle ve insanı derinlemesine kavramaya çalışan düşünce geleneğiyle daha avantajlı bir konum sergilemektedir. Varoluşçu terapist, hastayı ne biyolojik ne toplumsal ne de psikolojik yanlarına indirgeyecek ama tüm bu yaklaşımların depresyon tedavisindeki olumlu katkılarından yararlanarak hastasını önce depresyondan çıkarabilmek için uğraşacak; sonra da yine her psikoterapi ekolünün hastası için uygun bulduğu tekniklerinden faydalanarak hastasının otantisite yolunda ilerlemesini sağlayabilmek için çaba gösterecektir. Onun teorik önyargıları yoktur ama insanın ne olup ne olmadığı konusunda açık ve net bir fikir ve tavır sahibidir.
"Psikoterapinin danışanın varoluşuyla ilgilenmesi, bireyin varlığının gizli, örtük zemininin yani bireyin varlık için potansiyelinin sorun edinilmesi demektir."
Sayfa 151Kitabı okudu
"Depresif için gelecek bellidir; gelecek açıktır ve kesindir. Gelecek ölmüştür ; hiçbir yeni olasılığın ortaya çıkamayacağı kadar aşırı belirlenmiş olan bu gelecek, umutsuzlukla yüklüdür. Geleceği donmuş bir birey için yaşam, anlamını yitirmiştir; o, nesnelerden bir nesnedir artık. "
Sayfa 173Kitabı okudu
Her insan öznesi, ebeveynlerinin dilinde somutlaşmış kültüre özgü anlamlarca önceden yapılanmış, sembolik bir düzenin içerisine doğmaktadır.
Sayfa 148
Reklam
Kendisini kendisinin göstermesine izin vermek…
Sayfa 150
Bir bütün olarak Varlık, hep bizden önce ve bizim çevremizde olandır… bir bütün olarak Varlık, belirli ölçülerde daima tamamlayıcılığa sahiptir; bizim etrafındaki her şey, öteki her şeyle bağlantılıdır. Tüm şeyler, birlikte ait olma niteliğine sahiptir.
Sayfa 105
İnsan öncelikle kendisinin en iyi tanığıdır.
Sayfa 10 - Önsözden
24 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.