Bu yazıyı, kitabı okumayanlar okumasın notuyla başlayayım. Güzel bir kitap olduğunu söyleyebilirim ama birçok da eleştirim olacak. Mesela öz konu belliyken bu kadar dallanıp budaklandırmaya ne gerek vardı anlamadım. Konu ve şahıslarla alakası olmayan başka hikayeler, sanki sayfalar dolsun diye yazılmış. Bir yazar bir kitapta çok büyük bir başarı sağladıysa diğer kitaplarda bunu sağlamakta zorluk yaşıyor olabilir. İç baskı veya ticari kaygı da olabilir bunun adı bilmiyorum. Nebi Wahdati'nin evinde oturan kiracı Markos'un 100 sayfalık Yunan Adası hikayesine ne gerek vardı anlamadım mesela. Bu 100 sayfa boyunca Peri ve Abdullahla alakalı nerdeyse hiç bir şey öğrenmedik. Kitabın adının da konuyla alakası yok. Ben düz mantık bir insanım. "Ve Dağlar Yankılandı" ise bir kitabın adı orda mutlaka dağ olmalı :) Yani bu hikayenin Paris'e, Yunan Adalarına ve Amerika'ya bağlanacağı ve büyük çoğunluğunun buralarda geçeceği okuyucuya bir sürpriz oluyor. İnternette sıkça karşılaşılan Aldatan Başlık hikayesi gibi birşey. Tıklayınca farklı bir içerikle karşılaşıyorsunuz. Bu yüzden eksiyi verdim onu söyleyeyim. İkinci husus öz konuyu ilgilendiren kırılma anlarının 3.kişilerin 4. kişilere anlattığı mektuplarda veya iç seslerinde görüyoruz. Parçaları birleştirmek okuycuya kalıyor. Eğer dikkatli okumadıysanız başa dönersiniz. Bütün bu handikapları aşan şey ise yazarın kalem gücü. Gerçekten kendini okutturabilen bir yetenek. O yüzden alın okuyun ama 3.kişilerin hikayesine de hazırlıklı olun. Dağ yok hikayede.