Çarlık Rusya'sında Bir Türk Savaş Tutsağının Anıları

Vetluga Irmağı

Mehmet Arif Ölçen

En Beğenilen Vetluga Irmağı Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Vetluga Irmağı sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Vetluga Irmağı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çevirmen aracılığıyla tatlı bir söyleşiye dalmıştık ki, kapı birden açıldı ve içeriye uzun boylu, zayıf, tabla gibi şapkası olan bir Rus subayı girdi, hepimize Türkçe olarak “Merhaba efendiler nasılsınız?” diye sordu. Dilimizi nerede, nasıl öğrenmişti? “Teşekkür ederiz, buyurun.” Odadaki iskemlelerden birine oturdu. “Türkçeyi güzel konuşuyorsunuz, Türk müsünüz?” diye sordum. Sormamla birlikte irkildim. “Tanrı göstermesin ki Türk olayım. Ben İstanbul’da elçilikte çalıştım. Ünlü şair Tevfik Fikret’ten Türkçe ders aldım. Şimdi 14.Türkistan kolordusunda istihbarat subayıyım. Adım Yüzbaşı Bedrensky. Çar ailesindenim.İşte, soyluluk nişanım” Sol cebinin üzerine iliştirilmiş Çarlık armasını gösteriyordu. Düzgün Türkçeyle konuşmasını sürdürdü: “Biz iki yıl için savaşa hazırlandık. Siz savaşı kaç ay sürdürebilir siniz?” “Yurdumuzdan düşman çıkıncaya kadar” dedik dördümüz birden
Bolşevik Hükümeti, yönetimi ele alalı iki ay olduğu halde, odamıza kadar gelen erler, bize komünizmin erdeminden söz ediyor ve yakında bütün dünya işçilerinin ayaklanacağını, Lenin sayesinde kapitalistlerin yok edileceğini ve işçilerin rahata kavuşacaklarını söylüyorlardı. Karısına göndereceği mektubu bile bizim Rusça bilen subaylarımıza yazdıran bu okumasız yazmasız erlerin iki üç ay gibi kısa bir sürede Bolşevik rejimini kavramaları ve onun savunucusu olmalarını anlamakta güçlük çekiyorduk. Üç yıllık savaşta milyonlarca insanını yitirmiş, yoksul ve perişan duruma düşmüş bu ülkenin koşulları onlara, ilkelerini yaymanın en uygun ortamını hazırlamıştı. Savaştan yenik ve yoksul, aç ve bitkin çıkmış Rusya’nın geçirmesi doğal olan toplumsal bunalımını fırsat bilerek, yoğun bir kampanyaya girişmiş, ülkenin her yöresinde kongreler, bildiriler, söylevler ve gazete yayınlarıyla kendi ilkelerini pekiştirmeye başlamışlardı. Bu cahil Rus erleri bile, şimdi o ilkelerin en azılı savunucularıydı.
Reklam
“Siz Türkler Rusların mezarını Çanakkale’de kazdınız.”
Kar yağmıyordu. Fırtına da eski gücünü yitirmişti. Yarım saat gitmiştik ki, süngülü iki Rus eri durdular. Bir kayanın dibinde, sırtında yamçısı, uzun boylu bir adam duruyordu. Erlerden biri kayanın dibinde duran adama doğru yüksek sesle bir şeyler söyledi. Adam bana doğru gelmeye başladı. Süngülü erlerden biri geleni göstererek “Bulkovinik komandi” dedi. Komutandı gelen demek. Alay komutanı. Askerce selam verdim. “Sadıs” dedi. Rahat. Bir çevirmen çağırdı. Elini ceketimin kollarından içeri soktu. Parmaklarıyla çamaşırlarımı yokladı Çevirmen komutanın dediklerini aktardı: “Bu ceket ve kaputla üşümüyor musun?” “Üşümüyorum, alışkınım.” “Aşınız nedir, ne yer ne içersiniz?” “Aşımız seyyar mutfaklarda yapılır, akşam sabah sıcak yemek yer ve çay içeriz” dedim. Oysa mutfağımız yoktu. Sıcak çay da içmezdik. Erzurum’un köylerinden gönderilen donmuş, katı bazlamaları, koynumuzda ısıtır yeriz diyemezdim elbet. Bu gerçekleri Rus komutanına nasıl söyleyebilirdim. Daha da bu sabah, beş saat önce, kar üstünde ayaklarımın donduğunu, dişlerimin bir birine çarparak konuşmama engel olduğunu, tutsak düştüğüm zaman ilk kez sıcak çay içtiğimi nasıl açıklayabilirdim. Uzun boylu, esmer alay komutanına baktım. O da bana bakıyordu. Sevecen bir hali vardı.
Varnavin kasabasında küçük bir sinema vardı. Bazı geceler oraya gidiyorduk. 15 Nisan 1918, tutsak Türk subayları ve erleri için önemli bir gün oldu. Bir gurup o günün gecesinde sinemadaydık. Salonda perdenin açılmasını bekliyorduk. Film başlar başlamaz içeri gireceğiz. Salonda şık giyimli Rus aileleri vardı. Birkaç arkadaş ayakta konuşuyorduk.
Varnavin kasabasına Varşovalı diş hekimi çok güzel bir kadın gelmişti. Tutsak subayların çoğu o gelir gelmez dişlerini tedavi ettirme izni aldılar. Onların arasında ben de vardım. Ama asıl amaç bu ince uzun zarif diş hekimi kadını seyretmek, parmaklarının ağzımıza, dudaklarımıza dokunduğunu duymaktı.
Reklam
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.