Yaban kızlara Kent'te nasıl yaşanacağını öğretme işinj Nata üstlendi ve görevini içtenlikle yaptı. Kuralları öğretti. Kurallar adalet içermediğinden adaleti öğretmedi. İnanılana şahsen inanmasa bile inananlarla nasıl yaşanabileceğini gösterdi.
Sistemin takasa dayandığını ve takasın adil olmadığını anlamıştı. Dışarıdan bakabilecek kadar uzağından gelmişti çünkü. Ve karşılıklılıktan azade her köle, sistemi boyanmamış gözle görebilirdi. Ama Modh "ama" demesini sağlayacak bir başka sistem, bir başka sistem olasılığı bilmiyordu. Nata'nın da böyle bir alternatiften, içinde adalete yer olan, "ama" sözcüğünün söylenip anlam taşıyabileceği erişilemez ama mümkün yerden haberdar değildi.
Köyde iki tür insan yaşardı: Tullular ve köleler. Kent'teyse üç tür vardı ve hiç kimse türünü değiştiremiyor, kendi türüyle evlenemiyordu. Taçlar toprak ve köle sahibiydiler. Hepsi reis, rahip ve dünyada yaşayan tanrılardı. Toprak insanları köleydi. Bir Toprak kadını bir Taç erkeğiyle evlendiğinde, Nata ve Hehum gibi bir Taç insanına yakın muamele görse bile, daima Toprak insanı kalıyordu. Bir de diğerleri vardı: Kökler.
Bir kitap size on beş yaşınızdayken söylediği şeyi elli yaşındayken de söyler ama söylediği o zaman öyle farklı gelir ki, size yepyeni bir kitap okuyormuşsunuz gibi gelir.
İlgincti. Kendilerini Tanrı olarak goren bir topluluk olan Taçlar, kole edindikleri Toprak toplulugunun kiz cocuklarini ilerde kendilerine es yapmak icin zorla kacirip, ailelerini kilictan geciriyorlar. Garip olan sey; adetlere gore zaten hicbir topluluk kendi toplulugundan es secemiyor. Yani "Toprak"lari sadece Taclar es secebiliyor ve onlar da kole olarak itaat ediyor eee daha niye zorla kaciriyorsunuz? Cok abuk kurallara dayanan topluluklar ve 2 kiz kardesin huzunlu hikayesi var. Bir yerden sonra merak edip okumaya devam ediyorsun. Okuduguma memnun olma konusunda hissiz kaldim. Ama tavsiye etmeyecegime eminim.
Yaban KızlarUrsula K. Le Guin · Versus Kitap Yayınları · 2011914 okunma
İyi bir romanı okumak, romanı izlemek, romanı yaşamak, romanı duyumsamak, romanı yaşamak, romanın kendisi olmak, kısacası romanı yazmak dışında ne varsa yapmaktır. Okumak bir iş birliği, bir katılımdır.