Amerikalı, fikirlerden yola çıkıp gerçeklik üreterek kolektif çılgınlığı iyi kötü gerçekleştirirken, Avrupalı gerçekliği fikirlere dönüştürürken, sürekli değişen ve üstelik kendine ait olmayan bir gerçeklikle karşı karşıya bulunan Doğulu’nun tavrı ne olacaktır?
Böylece bütün tarihi, uzlaşmaz karşıtlıklarla özetlenmektedir: bir yandan deliliği övüp öte yandan bilinçli kalmak, bir yandan bedenle ruhun uzlaşması yönünde hareket edip öte yandan bu birleşmenin gerisinde kalmak, bir yandan geleneksel değerlere saldırıp öte yandan gırtlağına kadar Doğulu öğretilerin batıniliğine gömülmek.
bu yeni dünyanın amansız bir mantığının olduğu, bana hazır bir yapıyı dayattığı ve benim bunun seyrini değiştirmeyi de, tam şu anda bulunduğumuz yere varmak için onun aldığı yolu geri geri gidebilmeyi de beceremediğimdir.
Yıllarca ülkesinden uzak kalmış genç bir adam, İran' a geri döndüğünde Tahran havaalanından çıkınca evine gitmek için bir taksiye biner. Yarı yolda şoföre, ilk tütüncüde durmasını söyler.
"Tütüncüde ne yapacaksınız beyim?" diye sorar şoför.
'Ne mi yapacağım? Sigara alacağım.
"Sigara mı? Sigarayı camide satıyorlar.'"
"'Camide mi? Yahu cami Allah'ın evidir, oraya ibadet etmeye gidilmez mi?"
"Yanlış beyim! İbadet etmek için üniversiteye gidilir."
"Peki o zaman öğrenim nerede yapılıyor?"
"Öğrenim hapiste yapılıyor, beyim."
"Hapis hırsızların yeri değil mi?"
"Yine yanlış beyim! Hırsızlar hükümete atanıyor."
"Hep bir yerlerde karanlık kalan bir şeyler, doldurulması gereken bir boşluk vardır; ve bu boşluklar, bilgilerin dokusunda pot yapan delikler gibidirler."