Yaratılış - Ateş Anıları 1
Eduardo GaleanoYaratılış - Ateş Anıları 1 Gönderileri
Yaratılış - Ateş Anıları 1 kitaplarını, Yaratılış - Ateş Anıları 1 sözleri ve alıntılarını, Yaratılış - Ateş Anıları 1 yazarlarını, Yaratılış - Ateş Anıları 1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kendini kandırma. Burada ne rahat var, ne de neşe.
'Benim alt düzey varlığıma ve söyleyişimdeki kabalığa değil, beni bunları söylemeye iten iradeye bakın'
...bu gece dünyadan düşüyoruz.
beni gökyüzüne götür, Tanrı'yı tanımak istiyorum...
Kolomb, ırmağın akış yönünün tersine, havanın ağırlığının olmadığı yere doğru ilerleyerek Doğu’nun en öte sınırına ulaştı. Burada , dünyanın bu en güzel ülkelerinde , erkekler zekâ, yaratıcılık, cesaret sergiliyorlar, son derece güzel kadınların tek giysileri ise uzun saçları ve gövdelerinin çevresini saran bol İncili gerdanlıklar.
Akşam Kristof Kolomb, Ozama Irmağının yanında, mektup yazıyor. Gövdesi romatizmadan gıcırdasa da yüreği sevinçle çarpıyor. Kâşif, Katolik Majesteleri için apaçık ortada olan şeyi açıklıyor: Yeryüzü Cenneti bir kadının meme başındadır.
Flüt çalarak aşk ilan edilir ya da avcıların dönüşü bildirilir. Waiwai kızılderilileri flüt nağmeleriyle konuklarını çağırırlar. Tukano’lar için flüt ağlar, Kalina'lar için flüt konuşur,
Mayalara göre daha gök yokken ve toprak daha uyanmamışken zaman doğmuştu ve bir adı vardı. Günler doğudan yola çıkıp yürümeye başladılar,
tik gün bağırsaklanndan göğü ve yeri yarattı. İkinci gün yağmurun aşağı inmesi için bir merdiven yaptı.
Deniz ve kara çevrimleri ile nesnelerin çokluğu üçüncü günün işiydi.
Çok kötü bir tarih öğrencisiydim. Tarih dersleri mumyalar müzesine ya da Ölüler Diyarına gezilere benziyordu. Geçmiş cansız, boş, dilsizdi. Bize içi boşaltılmış vicdanlarla bugüne boyun eğmemiz için geçmişi öğretiyorlardı:
Tarih zaten yapılıp bitmişti, biz tarihi yapmayacak, onu kabullenecektik. Zavallı Tarih artık soluk almıyordu: bilimsel metinlerde ihanet edilmiş,
sınıflarda çarpıtılmış, tarihlere boğulmuş olarak müzelere hapsetmişler, çeîenklerle bronz heykellerin, mermer anıtların altına gömmüşlerdi onu
Makiritare Kızılderilileri, Tanrının düşünde yemek görürse bereket ve yemek verdiğini bilirler. Tanrı yaşam düşü görürse, doğar ve doğurur.
Mağribiler Hıristiyan İspanyolların sekiz yüzyıldır burada yaşayan İslam kültürüne bağlı İspanyollara verdiği ad. Yahudi kültürüne bağlı binlerce, binlerce İspanyol sürgüne mahkûm oldu. Mağribiler de aynı şekilde vaftizle sürgün arasında seçim yapmak zorunda kalacaklar. Sahte dönmeleri ise Engizisyonunun ateşleri bekliyor.
Başpiskopos Cisneros’un buyruğuyla Granada'nın Müslüman bilginleri hapishaneyi boyluyor. Yükselen alevler, din ve şiiri, felsefe ve bilimi, İslam kitaplarını, bu topraklan sulayıp buralar da çiçek açmış bir kültürün sözcüklerini yok olmaktan koruyan tek nüsha kitapları yutuyor.