Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yaşadıklarım ve Düşlediklerim

Gülten Dayıoğlu

Yaşadıklarım ve Düşlediklerim Gönderileri

Yaşadıklarım ve Düşlediklerim kitaplarını, Yaşadıklarım ve Düşlediklerim sözleri ve alıntılarını, Yaşadıklarım ve Düşlediklerim yazarlarını, Yaşadıklarım ve Düşlediklerim yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu takıntısı nedeniyle Parbat Dağı'nın Esrarı kitabını kaybediyor
Eserlerimi yayınevine vermeden önce altı kez okurum. Eksikleri ve yanlışları, zihin süzgecinden geçirdikten sonra "Benden bu kadar," diyerek iç rahatlığıyla yayınevine veririm.
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
Onca bilim kurgu eseri yazan bir yazarın masum isteği
Olanak bulsam bu yaşımda, ölmek pahasına da olsa uzay yolculuklarına katılırım. Okurlarımdan biri, günün birinde bu gezilere katılma olanağı bulursa, lütfen orada beni anımsasın. Bu bile bana yeter.
Sayfa 103Kitabı okudu
Ah, şahane!
Ev oturmalarında bile bit kırma işi yapılırdı. Kimse de bu durumu yadırgamazdı. Bitin yumurtalarına sirke, yumurtadan yeni çıkmış yavrularına yavşak denirdi. Bit, pire, yavşak halk dilini bile etkilemişti.Öyle ki bu sözcüklerden deyimler, atasözleri bile üretilmişti. Örneğin sonradan zengin olan birine "Biti kanlandı," denirdi. Saygısız, görgüsüz, yakışıksız davranan insanlar da şu sözlerle betimlenirdi: "Yavşak büyüdü, bit oldu. Enik büyüdü, it oldu."
Sayfa 100Kitabı okudu
Bitliyken masal dinleme keyfi:)
Çocukluğumda köyde yaşadığımız dönemlerde akşamları evlerde toplanılırdı. Masal anaları, sınırsız düşlerle örülmüş masallar anlatırlardı. O masalları dinlerken sadece çocukların değil, büyüklerin bile başlarını, bedenlerini hart hart kaşıyıp durmaları gözümün önünde canlandı. Çocukluk günlerimde bit pire eşliğinde dinlediğim o masalların, yazarlığıma önemli katkılar sağladığını belirtmemek haksızlık olur.
Ece aşağı Ece yukarı:)
Yeni eve yerleştikten sonra romanı coşku içinde yazmaya başladım. Evi yenilememiz yetmiyor gibi bir de bana yeni daktilo alındı. Bu daktilo yeni çıkan elektronik daktilolardandı. Öylesine sevmiştim ki!... Daktiloma Ece adını koydum. Bunun nedenini bilmiyorum. İçimden öyle geldi. Büyük harflerle ECE yazıp daktilomun alnına yapıştırdım. Dünya Çocukların Olsa' yı yazarken edindiğim bu Ece takıntısı, bana neler kazandırdı bir bilseniz! O romanı bitirince Ölümsüz Ece adında bir çocuk romanı yazdım. Sonra Ece ile Yüce adında her sayfası resimli, yirmi kitaplık bir çocuk kitabı dizisi yazdım. 1991'de ilk torunumuz dünyaya geldi. Oğlumla gelinim benim Ece adına olan tutkum nedeniyle ilk göz ağrımız olan minik kıza Ece adını vermişler. Daha ne olsun değil mi?
Reklam
Bir yazar, dünyada olup biten her şeyden etkilenir. Olumlu olumsuz, hiçbir olaydan soyutlanamaz.
Ben de böyle satırları okurken sık sık ağlarım
"Komutanım, ben de askerim. Ve yeri geldikçe kana kana ağlıyorum. Asker ağlamaz sözü yanlış. Sıcak bir yüreğe sahip olan herkes, acı karşısında ağlar. Askerin yüreği de sıcaktır. O da ağlama hakkına sahiptir."
Kişisel gelişimine gösterdiği özen takdir edilesi
Öğretmenliğe başladığım yıllarda, kişisel ve kültürel anlamda gelişmem, açıklarımı kapamam gerektiği bilincine erişmiştim. Bu bilinçle, sürücü belgesi edinme kursuyla, hızlı okuma tekniklerini öğrenme kursuna katıldım. Lisede yabancı dil derslerinde Fransızca öğrenmiştik. Ek dil dersi ise İngilizce idi. Ders saatleri az olduğundan, İngilizcem pek yetersiz kalmıştı. Kendimi geliştirme çabalarım sürerken, İngilizcemi de ilerletmek istedim. Bu amaçla iki yılı İstanbul'da, bir ayı da İngiltere'deki bir dil okulunda, yoğunlaştırılmış dil kurslarına katılarak İngilizcemi olabildiğince geliştirdim.
Yolu kimlerle kesişmemiş ki
Arayış içinde çırpındığım zor günlerde, bana yol yordam gösteren aydın kişilerden biri de Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, rahmetli Abdi İpekçi'ydi. 1966 yılında, Cumhuriyet gazetesi yönetiminde gerçekleşen değişiklik nedeniyle oradan ayrılıp Milliyet'in kapısını çalmıştım. Oraya kabul edilmiştim ama gazetecilik mesleğindeki sığlığım, deneyimsizliğim kısa sürede ortaya çıktı. Buna karşın bana, "Sen git," demediler. Özellikle Abdi İpekçi adeta bana hocalık yaptı. Düşünce yazılarımı okur, acımasızca eleştirir, neyi nasıl yazmam gerektiğini anlatırdı. Çünkü kendisi o sıralar, basın yayın yüksek okulunda da hocaydı. Bir bakıma, benim gibilere alışkındı.
39 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.