Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Yavaşla Yorumları ve İncelemeleri
Yavaşla yorumları ve incelemelerini, Yavaşla kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Yavaşla puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsan yarına koşarcasına ulaşmaya çalışırken, bugüne göz ucuyla bile bakmıyor ne yazık ki… Ya hastalık, ya bir kayıp çelme taksa da, insan koşmaya meyilli varlık. Oysa bir durup üzerini silkelese ve durup etrafına baksa nereye koştuğunu, neden koştuğunu sorgulayacaktır. İnsanı, insan yorar ama en çokta kendisi yorar. Kitap ilmek ilmek işlemiş bu koşturmayı. Üslup, cümleler arasındaki ahenk sizi kolunuzdan tutup yavaşlatıyor :) Hayatı son sürat yaşayanlara muazzam bir ihtar.
246 syf.
·
Puan vermedi
Büyüğün küçüğü yendiği bir dünyadan, hızlının yavaşı yuttuğu bir dünyaya doğru gidiyoruz. Afrika sözünde söylendiği gibi, “O kadar hızlı gidiyoruz ki ruhlarımız arkada kalıyor.” Kemal Sayar, daha akıllı telefonların, daha hızlı internetin ve daha hızlı otomobillerin çağında yaşayan bizlere, üzerinde “Yavaşla!” yazan bir tabela gösteriyor âdeta. Hatırlamanın, o geniş şimdide yani anda olmanın, yavaşlığın keşfi ve keyfini sürmenin erdemleri üzerinde düşünmeye çağırıyor bizi. Herkesin zamansızlıktan yakındığı bu çağda; hız yapmanın zaman kazandırmadığını, o hızla benliğimizden, sevdiklerimizden ve biricik hayatımızı duyumsayarak yaşamaktan uzaklaştığımızı anlatıyor. Modern hayatın baş döndürücü hızından uzaklaşmak ve sevdiklerinin gözlerinin içine bakmak isteyenler için, kılavuz bir kitap.
Her kitabın bir nasibi olduğuna yürekten inanan insanlardan biriyim. Özellikle ülkemizde yaşanan deprem felaketi sonrasında küçük dersler çıkarabileceğim bir kitaptı benim için. Olayları özümseyerek, sindirerek ve anlamlandırarak yaşamadığımı fark etmemi sağladı.
Alın aldırın, okuyun okutturun.
Selam ve dua ile
Yavaşla
Hayatı yavaş yaşama özgürlüğünü arayanlardanım.
Sükûnete ihtiyacı var ruhumuzun. Kalplerin ancak Allah'ı zikrettiğinde sükûn bulabileceği kendi içimizdeki hücrelerde îtikâfa durmalıyız.
.
.
Hızın vakti bereketlendirmediği gerçeği ile ânı ve güzel olanı temâşa edemediğimiz zaman yüzleşiyoruz. Ruhumuza sirâyet etmeyen sükûnet yerini yorucu bir telâşa bırakıyor.
.
Kitapta özellikle dikkatimi çeken ve hoşuma giden iki kavram oldu.
"İhtimam ahlakı" ve "dijital perhiz."
.
Kemal Sayar ihtimam ahlakının "başkasının önüne geçmeyi içimize sindiremediğimizde, onun hak ve özgürlükler konusunda bizden geride olduğunu düşünmediğimizde" başladığını söylüyor.
Bu tanım bana "îsâr" kavramını hatırlattı. Îsârın ne demek olduğunu üniversitede arapça dersinde bir metin çevirisinde öğrenmiştim. Yermük savaşında Hz. Huzeyfe'nin gözünden ölmeden önce su isteyip de o suyu içemeden şehâdeti tadanlar şâhane bir îsar temsilidir.
.
Evet, ihtimam ahlâkına ihtiyacımız var.
Îsar bilincini gündemde tutmaya daha çok ihtiyacımız var.
.
Tüketim çağında zamanı da, zamanın kalitesini de en hızlı tüketen şeylerden biri dijital medya. Haftanın iki günü sosyal medya kullanımı sınırlandırılabilir mi?
Mesela sadece pazartesi ve perşembe günleri.
Perhiz olarak değil de oruç bilinciyle...
Çünkü perhizi bozmak kolay, orucu değil.
.
Yavaşlıkla ihmalkarlığı karıştırma gafletinde bulunuyorum bazen...
Bu kitabı bana iki kere hediye ettikten sonra ancak okuyabilen ben, pek kıymetli arkadaşıma önce özür beyanımı sonra da muhabbetle teşekkürlerimi sunuyorum.
Herhangi bir kitabı okumak için bile doğru zamanın olması gerektiğini düşünen insanlardanım bu kitap düşüncemi tam olarak doğrular nitelikteydi . Uzun zamandır okuma listemde olan kitabı yılın son ayında bitirmem bana bir mesajdı diye düşündürdü. 2023 benim için yoğun duygu , yoğun ve hızlı kararların alınıp yaşandığı bedelinin ödendiği bir yıldı yavaşlamam gerektiğini sindire sindire okuduğum her sayfasında kendimi gördüğüm lezzeti damağımda kalan bir eser, iyi ki dedirtti .
Çağımızın en büyük hastalığı hız ve tüketim çağına bibliyografi tadındaydı. Alternatifin , bolluğun çok olduğunu ama huzurun olmadığını ruh bilimiyle ilişkilendirerek anlatmış Sayın Kemal SAYAR. 2024 hepimiz için durup düşündüğümüz , dinlendiğimiz , ruhumuzu, duygularımızı dinleyebildiğimiz aynı zamanda anlaşılabildiğimiz ve paylaşabildiğimiz bir yıl olsun
246 syf.
·
Puan vermedi
Kemal Sayar’ın deneme türünde okuduğum ilk kitabı oldu kendisi. Modern insan çıkmazlarının tahlilleri de diyebiliriz.
‘’Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için, Dost’un evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim ‘’
Yunus Emre
Daha ilk sayfasında bu alıntıyla başlayan kitapta nelerle karşılaşacağımızın fikrini biraz veriyor. Kitap hakkında alıntılarım yeterli bilgiyi vermiştir diye umarak kitabı anlatmayıp bu da böyle bir anımdır diyerek incelemeyi bitirmek istiyorum.
Dahiliye stajında hocamız iletişim becerileri ‘Kötü haber verme’ dersinde hasta deyince aklınıza hangi duygular geliyor diye sırayla sormuştu. Ben Sevgi demiştim. Hocamız tabi davulun sesi uzaktan hoş gelir minvalinde konuşarak meslekteki zorlukları başından geçen olayları anlatıyordu, benim cevabım şaşırtmıştı hocayı. Araştırmalara göre de kötü haberi verirken şiddete maruz kalınma olasılığı yükseliyormuş. Hocamızın açısından bakınca da haklı görüyorum. O yüzden anahtar kelimemiz sempati değil empati olmalı diyerek hocama bu noktada katılıyorum.
Bağlayacak olursam artık çalışma hayatına geçip 24 saatte yüzlerce kişiyle aynı özveriyle ilgilenmeye başlayınca insanın arada bir ‘Yavaşla’ması, bazı şeyleri neden niçin yaptığını durup düşünmesi ve tekrar tekrar hatırlaması gerekiyor ki içimizdeki 'Sevgi' ölmesin. :) Hayatımın bu döneminde okumuş olmam iyi oldu. Başka bir zaman diliminde okusaydım bu kadar sevmeyebilirdim. Doğru zamanda okunabilecek bir kitap olarak tavsiye olunur.
Çağımızın hızlı atan kalbine sakin bir ritim katan etkileyici bir eser. Yavaşla… çünkü hızlı olan çabuk yorulur bana kalırsa. Kemal sayar kitabında bu düsturu sık sık dile getirmekle birlikte dikkat çekici başlıklarla ayırdığı 4 ana bölümde özetle : Yavaşlamanın neden gerektiğini, modernite potasında eriyen toplumumuzu ve ailemizi inceliyor. Adeta toplumun röntgenini çeken yazarın kaleminde kendimize dair birçok izlenim ediniyoruz. Herbir cümlesinin altı çizilesi.
Tespitleri ruhumuza tatlı bir sancı gibi giriyor ve kitabı okuduğumuz kısa süre boyunca da olsa çağımızı ve düşünce zeminimize oturttuğumuz çarpık yaşamlarımızı; uykudaki gözlerimize yüksek sesle fısıldıyor.
Bence herbir bölüm yavaş yavaş, sindirerek okunmalı ve yakın bir dostla demli bir çay eşliğinde tartışılmalı. Benim için güzel bir soluklanma arası oldu. Hepimizin bu kitabı okuyarak soluk alması ve yaşadığını hissetmesi temennisiyle…
·
Puan vermedi
Büyüğün küçüğü yendiği bir dünyadan, hızlının yavaşı yuttuğu bir dünyaya doğru gidiyoruz.
Afrika sözünde söylendiği gibi, "O kadar hızlı gidiyoruz ki ruhlarımız arkada kalıyor." Kitabı incelerken bu cümleleri okuduğumda çok etkilendim gerçektende çok hızlı yaşamıyor muyuz? Bir çok şeyi es geçerek belkide...
Okumayı istediğim ama henüz temin edemediğim bir kitap inşaallah okumayı çok istiyorum :)
𝕂𝕚𝕥𝕒𝕡 𝕐𝕠𝕣𝕦𝕞𝕦
Hayatı son sürat yaşayanlara; hayatın 'dur' düğmesine basmayı ve yavaşlamayı nefes almakla nitelendiren bana göre bir başucu kitabı.
Yazar dijital perhizle hayatlarımıza itikâf önerisinde bulunuyor,
"Hız uyuşturuyor. Artık her yerde ve hiçbir yerdeyiz. Orada ama buradayız. Dostumuzla sohbetteyiz ama telefonun veya sohbet ağının ucundayız. Aslında bütün varlığımızla bir yerde değiliz, parça parça orada ve buradayız." Aslında kitabın özeti gibi bu satırlar.
Hayatın koşturmacasında, hep aceleci ve hızlı bir hayat içinde kendime ' dur' demek için okuyup istifade ettiğim ve nerdeyse her satırın altını çizdiğim bir kitap oldu, kesinlikle tavsiyemdir.
Bismillahirrahmanirrahim...
Kitabı belki yazarın Sadettin Ökten ile olan kitaplarını okumadan önce okusaydım daha keyif alırdım onunla olan kitapları okuduktan sonra okuduğum için biraz yavan geldi bana . Çünkü o kitaplarda öyle bir lezzet var ki ikisi arasında olan muhabbet o kadar sarıyor ki ben bu kitaptan da aynısını beklediğim için bir miktar bozuldum. Kitap gayet güzel ve öğretici bir kitap yazarın bazı olaylar üzerine kaleme aldığı yazılar şeklinde ilerliyor gayet akıcı da. Benim yoğun tempom sebebiyle hızlı değil ağır okuduğum bir kitaptı. Zaten kitapta yavaşlamayı öneriyor ve tadını çıkarmam gerektiğini düşündüm. Varsın bu aylık kitap okuma hedefim tutmasın, hatta yıllık tutmasın. Okuduklarımı hayatıma ekleyeyim bana yeter e böyle düşünmeyi de öğrendiğime göre kitap gayet faydalı olmuş demektir. İlgilenenler gönül rahatlığıyla okumasını yapabilir....
246 syf.
10/10 puan verdi
Yiyip içtiğimiz mekanlar, bindiğimiz arabalar, taktığımız mücevherler bizi soylu kılmaz. Soyluluk, ötekini işitebilmekten yapılma bir mücevherdir. Soylular, kalplerini bir mücevher gibi taşıyan ve kalpleriyle düşünen insanlardır. Bu ülkenin en soylu insanları, diğerlerinin acısını içinde en çok hissedenlerdir. Bu görmek ve hissetmek istiyorsak etrafımızın farkına varmalı, sabretmeli, inanmalı, bir adım atmalı ve mümkünse yavaşlamalı. Her şeyin bir zamanı var ve her şey zamanında güzeldir.
Yavaşla:)
Yaşadığımız hız çağında böyle bir kitabı yazmak nasıl da zor olmuştur. İnsanların artık hiç bir şekilde yavaşlamaya tahammülü yoktur. Hep bir yerlere yetişme hep bir şeyin anında olması isteği üzerindeyiz. Yavaşlamaya o kadar ihtiyacımız var ki yavaşlayıp etrafımızdaki güzellikleri ve nimetleri tefekkür edebilmeliyiz. Bu hız niye? Yetişmeye çalıştığımız şey nedir peki ? Neyden bu kadar hızlı kaçıyoruz? Halbuki ne kadar hızlansak da varacağımız yer değişmeyecektir. Bu yüzden yavaşlayıp sakin sakin dinlene dinlene yol almak insan için daha güzeldir. Hızlanarak kaçırdığımız inceliği yavaşlayarak elde edebileceğiz. Bu kitap bana hayatımdaki hızlılıkların ne kadar gereksiz ve yersiz olduğunu gösterdi. Bu kitabı okuyana kadar yavaşlamanın bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum. Kitap da şöyle bir cümle geçiyor, "Hayat hep kendimize doğru bir yolculuktur." kendimize olan o yolculuğu ağır ağır sükunetle tamamlamalıyız ve kendimize bir nefes alma zamanı vermek zorundayız. Cümlelerimi yine kitaptan bir alıntı ile bitiriyorum "Yavaşlayın! Bu hayattan sadece bir defa geçeceksiniz."
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Daha önce bu tür kitaplar da okusam bu kitap gerçekten çok güzeldi.
Yazar içinde bulunduğumuz zamanı öyle güzel anlatmış ki kitabı okurken insan sorguluyor neden bu kadar hızlı gittiğimizi.
Bu kitabı okuduktan sonra insan etrafına hiç bakmadığını fark ediyor . Bir yolu günde 5 defa geçiyoruz ama kafamızı kaldırıp , yaptığımız işlere biraz olsun ara vererek dikkatli bakmıyoruz.
Kıyı taraflarda oturanlar kaç defa sahile dinlenmeye gittiniz ya da bulunduğunuz şehirdeki mimari yapıyı en son ne zaman ziyaret ettiniz, ne zaman kendinize ve ailenize zaman ayırıp şehir turuna çıktınız??
Çıkmadıysanız, kendinize vakit ayırmadıysanız , bir yerleri gezmediyseniz vakit kaybetmeden gidin, görün.
Şunu unutmayın
BU HAYATTAN BİR DEFA GEÇECEKSİNİZ !!
Yeni dünya düzeniyle etrafımıza bakmadan, şimdiyi es geçip hep geleceğe yönelik bir şeyler yaptığımız düzende etrafımıza bakmamızı bize hatırlatan, aslında bildiğimiz ama hiç üzerinde durmadığımız şeyleri bize hatırlatan, muhakkak okunması gereken bir kitap
Hiç ara vermeden okunabilecek bir kitap değil. Okurken sürekli düşüneceksiniz. "Aaa evet gerçekten bu böyle, böyle yapıyoruz böyle oluyor." diyeceksiniz. Hayatınızdan, çevrenizden ve kendinizden örnekler bulup kitabın sayfaları arasına bırakacaksınız. Farklı bir bakış açısı kazandırarak birçok şeyi sorgulamanıza neden olabilecek bir kitap. Okunması, okutulması gerekenlerden.
Ve șu çağrıya da kulak verelim:
"Hayatla bağ kur, onunla dönüş, genişle ve onu genişlet. Ruhunun nefes almasına izin ver. Sevdiklerinin seni görmesine izin ver. Her şey bir mucize, sen bakmayı bilirsen. Mucizeyi kaçırma. Dur ve seyret.
Bu hayattan bir defa geçeceksin."
Yavaşla.