En Eski Yavaşla kitaplarını, en eski Yavaşla sözleri ve alıntılarını, en eski Yavaşla yazarlarını, en eski Yavaşla yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsan tabiatı tahrip ediyor, onu gayrişahsi hale getiriyor, nesnelleştiriyor ve sonunda ona diz çöktürmek, onu yağmalamak istiyor. Kendimizi daha geniş bir bütünün parçası saymıyor, tabiatla aramıza duvar örüyoruz. O duvarlar sonra bizim zindanımız oluyor.
İlişkilerin, aşkların, dostlukların ve hatta sohbetin bile kısa ömürlü ve sanal olduğu dünyada, insanların kendilerini gerçek olarak hissetmeleri zorlaşıyor. Ne dünya ne de kendileri gerçek. Her şey, 'bir dürbünün tersinden bakıyor gibi' bulanık.
Sevmek için zaman ayırmak gerekir. Bilmek için zamana ihtiyaç duyarız. Güzelliği ancak zaman ayırarak fark ederiz. Zamanla olgunlaşırız. Lütfen yavaş gidiniz.
Saygıyı sadece belirli insanlara hasrediyoruz. Sadece bizden daha güçlü gördüğümüz kişi veya kurumlara saygı gösteriyoruz. Bizimle eşit statüde bulunmayan insanların ihtiyaçlarına saygı duymuyoruz.
Modernite gençliği adeta kutsuyor, bütün hayatı gençliğin kendisini tekrar ettiği bir döngü olarak kurmak istiyor. Bu da, yaşamışlığın getireceği derinliği reddetmek anlamına geliyor.
Kişisel hayatımızın ayrıntılarını yabancılara açarak onların güvenini kazanmak istiyoruz, karşılığında onların da kendi hayatlarını bize açmalarını bekliyoruz.
Kemal Sayar hayatı ve yaşam şeklimizi, modern çağın bize getirdikleri ve bizden götürdüklerini, zamana ayak uydurmak için hayatı nasıl kaçırdığımızı o kadar güzel bir biçimde sunmuş ki okurken hem farkındalık kazanıyorsunuz hemde sanki sohbet ediyormuşsunuz gibi keyif alarak konunun içerisine giriyorsunuz. Her sayfada çok ayrı ve çok güzel noktalara öyle güzel denilmiş ki..
Okurken modern çağa ayak uydurmak için nasıl insani değerlerden vazgeçtiğimizi, hayır ben öyle değilimdir derken aslında tam olarak öyle olduğunuzu fark ediyor ve istem dışı hayatınızı ve değerlerinizi yeniden gözden geçiriyorsunuz. Hayatınızı ve hayat tarzınızı yeniden gözden geçirmek istiyorsanız, size farkındalık katacak mükemmel bir kitap.
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Klasik kişisel gelişim kitaplarından biri mi acaba diye başladım kitaba fakat düşündüğüm gibi çıkmadı. Kitap 4 ana bölüm ve birçok alt başlıktan oluşuyor. Her başlıkla farklı bir konuya değinilmiş. İçinde olduğumuz 'modern çağın' gözden kaçırdığımız taraflarına dikkat çekerek farkındalığımızı arttırmaya çalışıyor. Ve bunu başarıyor da. Hemen her cümleden sonra ''Ah evet ya. Ne kadar doğru. Gerçekten de öyle değil mi?'' gibi cümleler kurdurdu bu kitap bana. Yaşantınıza farklı bir noktadan bakmanızı sağlayacak, size kendinizi sorgulatacak bir kitap.
İşyerinde herkes anonim, teknoloji insanları işyerinde yalnızlaştırır.Bilgisayarının içine gömülmüş onlarca kafa geniş bir salonda hiçbir mahremiyetleri olmaksızın çalışır.Çabuk iletişimin ve e-maillerin gayrişahsi doğası, insanları yalıtır ve yabancılaştırır.Aşırı çalışma ve her an küçülme tehdidi stres yaratır.Ve nihayet, buradan benmerkezli bir popüler kültür üretilir, artık iyiliğin adap ve erkanı değil, yükselme arzusunun zalimliği iş başındadır.
"Saatlerini doğanın ve iç dünyalarının çevrimine ayarlayanlar, güneşi ve gökyüzünü görebilenler, hayatı uzun bir şimdi veya yekpare, geniş bir an olarak yaşayabilenler, 'içime çektiğim hava değil gökyüzüdür' diyebilenler eve mutlu dönüyor."
''Hayatı sadeleştirmek gerekiyor, basit yaşayan insanlar, kanaat edebilenler, ele geçirmeyi reddedenler, kendilerini sınırlandırabilenler bir adım önde yürüyor.
Onlar, nadide sarı laleler gibi ışıltılarıyla dünyayı güzelleştiriyor.''
Hız ve artan hareketlilik, toplumu daha fazla kutuplaştırır. Özel taşıtlarıyla seyahat edenler ile ulaşım için toplu taşıma araçlarına bel bağlayanlar arasındaki uçurum büyür.Araba kullanamayacak kadar genç ve yaşlı olanlar veya maddi sorunlar yüzünden araba sahibi olamayanlar, giderek ikinci sınıf vatandaş oluverirler.