Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

2017 Kasım

Yedikıta - Sayı 111

Yedikıta Dergisi
Ahıska bir gül idi gitti Bir ehl-i dil idi gitti Söyleyin Sultan Mahmud’a İstanbul’un kilidi gitti Şaire bu dörtlüğü söyleten Ahıska, Ardahan-Posof’ta, sınırlarımızdan yarım saat uzakta bir Osmanlı şehridir. Fethi, ta Hz. Osman (r.a.) devrine kadar gidiyor. Osmanlılar devrinde 250 yıl Çıldır eyaletine merkezlik yapmış Kafkas kartallarının yuvası Ahıska, o meşum Osmanlı-Rus harpleriyle (önce 1829, sonra 1877-1878) bir daha dönmemecesine Rus idaresi altına girdi. Ama son darbe, Stalin’den gelecekti. Ruslar 1944 Kasım ayının soğuk bir gecesinde kamyonlara doldurdukları Ahıskalıları, yine onlara inşa ettirdikleri raylar üzerinde bekleyen trenlere doldurdular. Gidişlerine ahırlarındaki hayvanları bile ağladı. Kalkan tren, hedefine varıncaya kadar bir daha durmamak için emir almıştı. Ölenlerin naaşları, yollarda karlar üstüne atılıverdi. Kalanları ise daha çok acı bekliyordu. Sanki 40 bin Ahıska Türkünün İkinci Dünya Savaşı’nda, Stalin’in emriyle Rus ordusunda savaştırıldığı yetmezmiş gibi, geriye kalan 100 binden fazla Ahıskalı, Orta Asya’nın bozkırlarına saçıldı. Hayatlar, hayaller parça parça oldu. İçlerinden çok azı, ancak Stalin öldükten sonra “Vatan, vatan!” diyerek Ahıska’ya dönebildi. Kendisiyle o günleri konuştuğumuz Seyfeddin Amca, bu şansı bulabilenlerden biri. Onun anlattıkları, Veysel Sekmen’in araştırmaları ve Ahmet Apaydın’ın seyahat notları ve fotoğraflarıyla Ahıskalı Türklerin sürgünü, bu ayki dosya konumuz oldu. Yaptırdığı çeşmeye “İsmim ifşa olmasın!” diye yazdıran Manisalı hayırseveri, Recep Kankal; Süleyman Çelebi’nin Vesiletü’n-Necat diye yazdığı, bizimse Mevlid-i Şerif diye okuduğumuz eserini, Ahmed Pak; Türk gitse de Türkçenin yaşadığı beyaz şehir, dâru’l-cihâd Belgrad’ı, İlker Süleyman Doğan; Asr-ı Saadet’ten ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’den hatıralarla dolu, Cennet pınarı Gars Kuyusu’nu, Fatih Karaboğa kaleme aldılar. İstanbul’daki sayılı müzayedecilerden Uğur Yegin, geçmişe dokunan eller bölümümüzde sorularımızı cevapladı. Vesiletü’n-Necat olması temennilerimizle, Mevlid Kandili’nizi tebrik ederiz. Keyifli okumalar…
Dergi:
Yedikıta Dergisi
Yedikıta Dergisi
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 16 dk.Sayfa Sayısı: 80Basım Tarihi: Kasım 2017Yayınevi: Yedikıta Dergisi
Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
80 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Dergimiz gene oldukça iyi. Özellikle Türklük üzerinde durulması çok hoş olmuş. Bunun yanında ekleyeceğim bazı noktalar olacak. Mesela Avusturya – Viyana’da sergilenen ve Dünyanın en büyük 2. Osmanlı müzesini tanıtmaları gibi. Ya da Osmanlı için Cihan Devleti denilmesi ve Cihana 7 yardımı de tema olarak işlenmiş. Bunlar önemli. Ahıska Türkleri için ayrılan bölüm de beni mest etti diyebilirim. Bu sefer sanki yayın yönetmeni, ‘Milliyetçilik böyle olur’ anlayışını çok iyi yansıtmış. Yaşadıkları, yaşananlar, şuan bulundukları yerler. Her şey oldukça iyi yansıtılmış ve ben bir tarihçi olarak isimlerini bile duymadığıma utanacak kadar okudum. Gereksiz hiçbir bilgi yok. Tamamen öğretici ve sıkmayan bilgiler ışığında oldukça öğretici bir yazıydı ve etkisinde kaldım diyebilirim. Vesiletü’n-Necat. Yani bilinen adıyla Mevlit ve nereden nasıl geldiği. Biraz da bu aya bağlı bir hadise olsa da bağlantısı oldukça iyi olmuş. Bu ay ki dergimiz de gene dopdoluydu. Ne ara okudum ne ara bitirdim anlayamadım ama bu dergiyi iyice okuyorum. Çünkü çoğu zaman kısa kısa değinilip geçilen şeyler burada bir şekilde ve detaylıca karşımıza çıkıyor.
Yedikıta - Sayı 111
Yedikıta - Sayı 111Yedikıta Dergisi · Yedikıta Dergisi · 201723 okunma
Reklam
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.