"Bu sessizlik insanı koynuna alınca tabii biraz gücü kalmışsa, ona neler düşündürüyor! Kişi ancak böyle zamanlarda kendisiyle başbaşa kalabiliyor; değerini, duyarsızlığını işte o zaman anlıyor; vicdanın ne demek olduğunu idrak ediyor."
Soluk soluğa sonra ne oldu diyerek üzüntü ve gözyaşıyla aklımda "şuan ne yapmalı?" Diye biten hüzün dolu bir romandı.
Ecdadın orada kanıyla sulamış olduğu topraklar bugün ne halde? Din kardeşlerimizin kafirin sözlerine kanıp din kardeşini öldurmeleri hala devam ediyor.. Ümmet ne zaman uyanacak? Ne zaman silkelenip kendine gelecek? İki yüzyıldır akan kan Müslümanların.. Birliğimizin parçalandıgı, kardeş olduğumuzun unutturuldugu, yeryüzünde cer cop gibi değersiz olduğumuz günler ne zaman sona erecek? Adı sanı unutulmuş dünyanın bir köşesinde mezarı bile bulunmayan ecdad ahirette bizden hesap sormaz mı? Biz ne için öldük siz ne için yaşıyorsunuz diye ...
Ahmet Tevfik Paşa'nın, subayların, erlerin kadınların, çocukların on binlerce vatan evladını yutan vadilere, tepelere nemli gözlerle bakarken dudakları kıpırdıyordu. Bundan sonra gelip geçerken onlara bir Fatiha okuyan olacak mıydı? Nice nesiller buraya gömülmüştü; kavuklu,sarıklı, kalpaklı nesiller... Bir milletin ölüsü bir toprağı vatan yapmaya yetseydi Yemen'in Türk vatanı olduğundan kim şüphe edebilirdi? Şehitlerin cesetleri ile beslenen kayın, çam ağaçlarının dallarını rüzgar okşarken onları seyreden elemli gözlerin önünde tarihin en dramatik olayları cereyan ediyordu.