Hiçbir dostluğu artık eskidi diye "hesaptan düşme"dim; tersine eski sevgiyi bireysel tarihimin eşsiz bir değeri olarak gördüm. Kolay değil içimizde filizlenip yeşeren sevgiyi besleyerek büyütmek; tıpkı çatlayan bir çekirdekten zamanla ulu bir ağacın büyümesi gibi... Yıllarca besleyip büyüttüğümüz dostluk ağacını nasıl acımasızca bir balta vuruşuyla birden öldürebiliriz? Ama... Dostluk, sevgi, hiç de ben neden olmadan bozulmuşsa, yitirilmişse, ben de oluruna bırakırım. Üstüne düşmem, ardından koşmam hiç... Üzülmedim, acımadım, acı çekmedim değil dostlukları yitirince ama üzünçlerimi salt kendime sakladım, acılarımı da değerli ve çok gizli hazinem olarak kıskançlıkla başkalarına göstermedim.
Benim yapay gösterişlerle yaşamın üstünde olmak diye kaygım, amacım yok. Nasıl yüzüstü bırakabilirim yaşadığım yılları... Ancak aklımı ve yüreğimi de yaşamım boyunca savunmak istiyorum.
Birbirimiz için yaratılmış olduğumuza inandık hep. Birbirimizi bunca sevmişken, tarihin hiçbir zamanında coğrafyanın hiçbir yerinde neden birbirimizin olamadık?